İbrahim Çeşmecioğlu

Ya çekiç ol sağlam vur, ya da çivi ol sağlam dur

İnsanın aklıyla birlikte içgüdüsel yaşama dair pek çok becerisini yitirdiği anlaşılıyor. Çünkü aklı ona verili bilgilerini aşacak olağanüstü kolaylıklar kazandırmıştır zaman içinde. Kullanılmayan organ ve edimleri küçülerek, yerini ters orantılı biçimde beynin mucizevi gücüne bırakmıştır. Mesela köpeklerin burunlarının hemen ardında iki milyar koku reseptörü, tehlikeyi sezmek ve avını bulmakta varoluş sebebiyken; insanda beş altı milyon reseptör anca bulunmaktadır. Büyük bir fark değil mi! Bu küçük örnek bile insanoğlunun beynine ne ölçüde dayandığı ve gücünden ne oranda faydalandığını açık göstermektedir… Ancak dünyanın tamamında ussal yaratının eşit manada etkin olduğunu ne yazık ki söyleyemeyiz. Rönesansı, sanayi devrimini, ekonomik, iktisadi, sosyal ve kültürel devrimleri yapabilmiş ülkelerle, bunun farkında bile olamayan toplumlar arasında acıklı farklar ortaya çıkmış böylece! Biz bunu daha vurucu olması adına iki basit aletle metaforik olarak anlatmaya çalıştık.
Yanlış vurulmuş çivi, tabanı delip ayağa batınca: Güya, kendilerince düşünerek düzenin düzenbazları, kahroldular günler geceler boyunca(!) Öyle ya; dünyanın çivisi de batıyordu cümle cana hayatları boyunca! Neren acıyorsa canın oradadır diyerek, her şeyi çekiç çiviye yordular! Amma ve lakin: Ne ustayı, ne ölçüyü arayıp sordular.. Hele ki etleri delinip kan içinde kalınca, ayaktakımı gerekti kerpetenle birlikte! cümbür cemaat dedi ki: sürmez bu böyle, acıya sürgünüz biteviye; üzülmez bunca eşref-i mahlukat, dimdik duran çivi, hınçla vuran çekiçle birlikte! Halbuki anlamak gerekti; yanlış vurulan çivi, doğru çakılanı derdest ederdi! Ah ah… acımadan gelişme nasıl olsundu ki! Sancımayan uzuv, sağalmayı nasıl arasın? Ayaklar baş, başlar ayak olunca: Bilgisizlik akla, hayasızlık ahlaka, arsızlık, cümleye, cana, hem dahi baştanbaşa hayata, eğri çiviler olup batmaya başladı! Tabanlar karar vermişti canı yanınca, huzursuz histerileri ve alık ayaktakımıyla! Öyle ya neren acıyorsa, canın oradaydı nasılsa… Kundura sorunu, çözülmüştü çözülmesine fakat çekici zalim, çiviyi hain ilan edenler, uzayın anaforunda sersem sepelek savrulurken; dünyanın da çivisini çıkarmışlardı, fark ettiler! Artık tabanları yağlatıp ayaktakımına vurmalı bir an önce, dağa bayıra, ovaya... Korkmalı zira korkmalı; baş ile ayak arasında, inceden inceye üflüyordu mabat(!) Büyük sorun bu çekiçle çivi! Maazallah… Maazallah! çivi durur çekiç vurur sonra, insanın gözü başı ayrı oynayınca!!!

YORUM YAP