Ahmet Yücegök

Ve, Pişti Oldu


İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş geçen hafta sessiz sedasız Silivri ziyaretinin yankıları hala sürüyor.
Beyanlarından anlaşıldığım kadarıyla Sayın Topbaş, hala 29 Mart 2009’da…
Orada kalmış…
Ya da…
 O gün aklından çıkmıyor…
Sayın Büyük Şehir Belediye Başkanı, her gelişinde ayni şeyleri söylüyor…
“Silivri insanı nankör” demiyor, diyemiyor ama o manaya gelecek her şeyi söylüyor…Geçen yıl sel sonrası geldiğinde, o acılı günde bile “ Silivri Esnaf Odası Başkanı Ali Tabakoğlu bilgi verirken “sen de daha önce itiraz edenlerdenmişsin” deyip azarlamıştı. Sanki, Silivri insanı ona veya onuın buradaki uzantısına oyvermek zorundaymış gibi. Sanki, kendisine oy vermeleri karşılığında babasından miras kalanları dağıtmış gibi. Oysa, Silivri insanı onun dediklerini 29 Mart 2009 öncesi anladı…
Ve, o günü ,tercihini yaparken onun tekrarladıklarını göz önüne aldı…
Yaptıklarını unutmamıştı…
Zaten,unutacak gibi de değildi…
Silivri, AKP’li Belediye başkanı ve yöneticiler neredeyse, her gün birkaç saat tekrarladılar. doğalgaz meselesini…
 Beş yıl boyunca, her gün Silivri’ye “Belediye Binasını biz yaptık” diye her gün   Silivri insanının “başına  kaktılar “ …
Yüzlerce, binlerce defa “Silivri’de Yüz Yılın Altyapısı tamamlandı” dendi…
 Oysa, Silivri insanı “DOĞAL GAZ” ne demek, “ALTYAPI” ne demek. Yapılan “BİNALAR” ne demekti. Biliyordu...
“Seymen Villaları”
“Şaban Dişli, KİPA” meselesinin de biliyordu.
Ve…
Belediye Başkanlarının da, o göreve, nutuk atmak, lak lak yapmak için seçilmediklerini de biliyordu Silivri insanı. Bunun bilincindeydi…
 Sanki,“AKP Belediye başkanlığını kazanmadan önce Silivri yokmuş, Silivri tarihi onlarla başlamış “gibi, tam beş yıl” Silivri bizim sayemizde ihya oldu” lafları.
Ki, daha önce bahsettim “yapılanların neredeyse tamamına yakını İl Özel İdaresi, İBB ve Bakanlıklar bütçesinden” Neyse.
Şimdi…
İki de bir  “karşılığını alamadık” diyorlar…
 Bu kadarına da pes yani.
Koca,koca adamlar, yıllardır siyasetin içindeler, sanki tek varis olarak kendisine kalan babasının çiftliğinden yapılmış o yatırımlar” gibi serzenişte bulunuyor…Ne kadar ilkel bir yaklaşım…Çok yazık.Bu kadar yıldır, siyasetin içinde olan ve bugün nüfusu Avrupa’nın bir çok ülkesinden fazla bir kenti yöneten bir Belediye başkanı, bu sözler kendisine hiç yakışmıyor.
Kamuya ait bir yere isteyerek,tasarlayarak talip olunmuş,vatandaşta “tamam” demiş, seni görevlendirmiş.Takdir eder veya etmez.Ederse, tekrar görevlendirir “sen devam et” der.
Şuna benzer !.
“Adam fabrikada müdürlüğüne talip olmuş, talip olurken de, üretimi şu kadar arttıracağım.O kadar da, arttırmış. İyi,güzel. Bundan sonra, Fabrikanın patronu,“teşekkür” eder.Dilerse ödüllendirir de, arkasından “yeni yıl için üretimin ayni şekilde devam edilmesini istiyorsa”, “sözleşmesini” devam ettirebilir.Ya da, “üretimin daha fazla artmasını istiyorum”der “daha fazla arttırırım diyen birisine o görevi” verir. Bu değişim işin doğası gereğidir. Belediye seçimleri de öyle. Başbakanlık ta …  
***
İşin bir başka yanı…
AKP’nin il başkanı Ramazan başlamadan önce “bu yıl Ramazan çadırlarını çok az kuracağız” demişti.
Öyle mi yaptı?. Sözünde durdu mu? Çadırlar azaldı mı?
Bilmiyorum ama her sokak “iftar çadırı” olduğunu biliyorum.
Demek ki…
Doğru söylememişler…
 Aslında, “çadırlarda yaptığımız duygu sömürüsü ve istismar, az geldi, tüm sokaklara ve mahallelere yayacağız” demeleri gerekirdi..
İstanbul’un her yanında…
 “iftar yemekler başladı”   .
 İBB’nin finanse ettiği yemekler bunlar…
 Paraları, İ.B.Belediyesi kasasından çıkıyor.
Peki…
İ.B.B.’nin kasası ne demek? .
“İçinde, tüyü bitmemiş yetimin hakkının olduğu kasa” değil mi ?.
Herkesin ödediği vergilerden oluşan bir kasa değil mi ?.
Bazıları…
“ zararı yok, ihtiyacı olana verilsin” diyebilir.
De..
Yemekte yapılan o konuşmalara ne demeli ?.…Onlar ne olacak?.  
Hem sonra…
Kimin parasıyla, siyaset yapılıyor?.
Bunlar hoş şeyler mi?.
Günah değil mi?.
 Ayrıca…
 İstanbul’da, Silivri’de başka partilerin de var olduğunu düşünecek olursak, ortada haksız bir rekabet yok mu? .
Ve…
Diğer partilerin sesi çıkmıyorsa, yapılan doğru mu?.
***
Bilinen bir şey …
“Silivri’de verilen bu iftar yemeklerinin hiç birini Silivri AKP vermiyor. İ.B.B veriyor. AKP Silivri yöneticileri siyasetini” yapıyor.
“Ne var bunda?” denebilir.
“Diğer partiler de yemeğe katılsın onlar da siyasetini yapsın” denebilir…
Ama…
O zaman …
Düşünebiliyor musunuz?.
Silivri’de verilen o iftar yemeklerine bütün partilerin ilçe örgütleri gelmiş.Her biri kendi partisinin REFERAMDUM propagandasını yapmaya başlamış.Gözünüzün önüne getirin. Nitekim, İstanbul’un Şişli ilçesinde düzenlenen böyle bir iftar yemeğinde, referandum da “evet” oyu isteyen AKP’li yöneticiye, yemekte   başka partilerden insanlar varmış, müdahale etmişler. Arbede yaşanmış. Gazetelerde,Televizyonlarda gördük..
***
İftar yemekleri Silivri’de hala devam ediyor…
Ve, Silivri AKP’li yöneticiler, gayet normalmiş gibi, hala siyasi konuşmalar yapıyor…
***
Bence…
 Silivri’de bu yılın en önemli olayı
“MEGA Saray’da verilen iftar yemeği”
Diğer adıyla…
“Kuruluş yıldönümü ve barışma yemeği”  
“efendim parayı şunlar ödedi”  
“gak,guk”.
Kısaca…
“pişti”oldular…

KİMİ KANDIRIYORSUN ?
12 Eylül’e az kaldı.
Sayın Başbakan aklına geleni söylüyor. Her zamanki gibi.
Ağzından çıkanı kulağının duymadığından eminim.
Bir başbakan ağzından çıkan bu küfürlerin, kahvehanelerde veya döner bıçaklarıyla maç seyretmeye gelenlerin bile o dili kullandığına emin değilim.
Yakın tarihten söz ediyor CHP’yi suçlamak için .
Tarihten haberi yok…
 Suçlamaların hiçbiri doğru değil…
 Referandumda istediği sonucu almak için akla hayale gelmeyen numaralar yapıyor sayın başbakan. Bu gün hala dağlarının bombalandığı dünkü adı Dersim, bu günkü adı Tunceli ilimizin tarihte “Dersim İsyanı” olarak geçen bu olayı diline dolamış.Bir tarihçe edasıyla, bilgiçlik taslayarak İsmet İnönü ve CHP’yi suçluyor.
Sayın,başbakanın her sözü FAUL.  
Ne, o zamanın Başbakanından haberi var…
Ne, o zamanın Genelkurmay Başkanından …
Ne,Cumhurbaşkanından …
Sayın Başbakan…
İnsanların gözünün içine baka, baka tarihi bilgiler yanlış dillendiriliyor…
Oysa…
Bütün amacı…
Referandum yoluyla “yargıyı tamamen ele geçirmek”
 Bunu herkes biliyor…
Göz göre, göre ;
“bakın bakalım, bir tane tayin edeceğiz yazan maddesi var mı” diyor.
 Meydan okuyor…
 Tek taraflı yayın yapan Medya Kuruluşlarından  “hayır” diyen herkesi tehdit ediyor…
Herkes bilir ki…
AKP İktidarı öncesi yargı bu duruma düşürülmemişti.Yavaş işliyordu.Yer,yer istenmeyen şeyler olmuştu belki ama hiçbir iktidar, sanki “rakip parti” gibi suçlamamıştı YÜKSEK yargıyı…
Referandum maddelerinin ikisinde gayet açık bir şekilde “yargının yürütmenin emrine girmesi” isteniyor…
Bu sistem değişikliğidir…
Bizim sistemimiz “yürütme-yasama –yargı” olmak üzere, üçlü bir sistemdir. 2002 Yılından bu yana Meclis çoğunluğundan dolayı “Yargı ve Yürütme”ayni. AKP’nin olmayan bir tek yargı kalmıştı,  şimdi onu istiyor.
Tek parti iktidarı demek bile yanlış;
“tek kişi” iktidarı…
Bir de…
“Özgürlük” diyor…
Biz de inandık…

AÇILIN GÖRELİM
Efendim, Sayın Başbakan “İmralı ile görüşüldü” diyenler için ağza alınmayacak sözleri bir çırpıda söyledi. Sonra, görüşülen karşı taraftan durum açıklanınca “Efendim, ben görüşmedim devletin ilgili birimleri görüştü” dedi. Sanki “sen gittin görüştün” diyen olmuş gibi.
 En son …
“Muhatap İmralı” kendisi ile görüşüldüğünü  itiraf etti.
Ne zaman?.
Bir sürü gürültüden sonra…
Şimdi…
 Eğer, açılım devam ediyorsa…
 Lafı eğip bükmeğe gerek yok, “görüşüldü” deyin.Ne görüşüldüğünü de açıkça söyleyin,bilelim.Ne var bunda?.
 
VAKİT AZALDI
 Muhtarlarla iftar yemeği.İş adamları ile iftar yemeği.Mahalle aralarında İ.B.B.tarafından denip AKP Silivri İlçe örgütünün REFERANDUM propagandasına dönüştürülen iftar yemekleri.Özetle verilen tüm “REFERANDUM  YEMEKLERİ” yakında sona eriyor…
Tekrar ediyorum…
Bu gün bu köşeden bazı haksızlıkları yazabiliyorum. Bazı haksızlıklara “hayır” diyebiliyorum. Dinlendiğimizi düşünsek bile “siyasi karşıtlarım hakkında” konuşmalar yapabiliyorum.Çünkü,Yargıya hala güveniyorum.
Ve, Sayın Başbakan, Devletin olanaklarıyla referandumda “evet” deyin,diyor. Referandum gezilerinde, Devletin uçağını kullanıyor.Devletin memurunu kullanıyor.TRT’yi kullanıyor. 
Az kaldı…   

HAFTANIN İYİ LAFI
“Referandum  sonucu HAYIR çıkarsa ülke kurtulur.Evet çıkarsa RECEP BEY kurtulur.”
(ANONİM)

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
“…Anayasa mahkemesi, Meclisten çıkan yasaların Anayasaya uygun olup olmadığına karar verir. Birinci görevi budur. İkinci görevi ise yüksek mahkeme sıfatıyla, siyasileri yargılamak. Böyle mahkeme olunca Meclisten buraya üye seçilmesi gayet doğal.”

(Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın hafta içinde Silivri’ye yapmış olduğu ziyaretteki konuşmasından... )  

GÜNE UYAN
 “Hırsızın zekâtı, iftarı haramdır.”
Emekli vaiz Mehmet Akyüz/ 27/8/2010-Yalçın Bayer -Hürriyet

YORUM YAP