“Ülkemizin imzası Atatürk’tür”

“Ülkemizin imzası Atatürk’tür”

12.11.2021 08:46:41

İBB Kasım ayı oturumunda söz alan CHP Belediye Meclis Üyesi Bora Balcıoğlu, 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada, “Büyük Atatürk bu ülkede seni seven ve anlayan bir gençlik her zaman var olacaktır. Nasıl ki her eserin bir imzası varsa ülkemizin imzası da Atatürk'tür.” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin Kasım Ayı oturumunda söz alan İBB ve Silivri Belediyesi CHP'li Meclis Üyesi Bora Balcıoğlu, 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü'nün anlam ve önemine şu sözleriyle değindi: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ve ulusal önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 83. yıl dönümü vesilesiyle, onu bir kez daha anmak amacıyla Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

“TARİH BİLE BU LİDERİN BAŞARDIKLARINDAN BAHSEDERKEN ZORLANIYOR”

Ömrünün tamamını onu var eden topraklara, milletine ve o milletin gelecek kuşaklarına adayan bir liderden hakkıyla bahsetmek, bahsedebilmek benim açımdan oldukça güç zira tarih bile bu liderin yüksek azmi ve dehası sayesinde başardıklarından bahsederken zorlanıyor.

57 yıllık yaşamında açlık, yokluk, sefalet ve moral çöküntüsüne rağmen milletinden aldığı güç ile önce askeri ardından siyasi dehası sayesinde, milletinin ve vatanının bağımsızlığı için girdiği her mücadeleyi zaferle taçlandırarak adını silinemeyecek biçimde Türk ve Dünya tarihine altın harflerle yazdıran bir lidere sahip olabilmek…Çok şanslıyız.

Böylesi bir liderin ışığında ilerlediğimiz için ne kadar şanslı olduğumuzu her düşündüğümde, çalışma azmim, ulusumuzun geleceği ile ilgili umudum ve başarabileceklerimizin sınırı kat kat artıyor. Gururlanıyorum. Şükrediyorum.

Henüz daha 31 yaşında genç bir subay iken arkadaşı Salih Bozok'a yazdığı mektupta “…vatan mutlaka selameti bulacak, millet mesut olacaktır… Kendi saadetini memleketin saadeti için feda edebilen vatan evlatları çoktur…” diyor.

Atatürk, hayatının her döneminde ailesi ve şahsi geleceği ile yurdu ve milleti arasında tercih yapmak zorunda kaldığında, tercihini her defasında vatanı ve milleti yönünde yapmıştır.

Ben okuduklarımdan, incelediklerimden, dinlediklerimden anlayabildiğim, görebildiğim kadarıyla Atatürk'ü “merhametli ve gerçekçi bir stratejist” olarak imgeledim.

Ulu Önder'i diğer pek çok liderden ayıran yanının “çoklu zekaya sahip olması” olduğu çoğu otorite tarafından kabul görmüş durumdadır.

Yaşamını incelediğimizde bizler de bunu fark edebiliyoruz. Örneğin ikiden fazla yabancı dile hâkim olması ya da ileri görüşlülüğü ve sıralı stratejik adımlar atması; çağının çok ilerisinde olması, savaş anında bile dünyanın diğer ucundaki teknik gelişmeleri takip etme arzusunda olması gibi…

ATATÜRK'ÜN HAYATINDAN KESİTLER

Müsaadenizle, Atatürk'ün hayatından bazı kesitleri sizlere aktararak onu yad etmek ve evlatlarımıza onu biraz daha yakından tanıtmak istiyorum.

*Öylesine ahlaklı bir genç düşünün ki; “böyle gelmiş böyle giden” bir düzende hırsızlık mallarından verilen hisseyi kabul etmeyip “…ben namuslu bir askerim. Benimle arkadaş olmak isteyenlerin de namuslu olmaları gerekir.” desin ve “bugünün değil yarının adamı” olsun…

*Öylesine bir Başkomutan düşünün ki; 238 yıldır çözülen, dağılan ve geri çekilen orduyu taarruz edebilecek birlik ve güce eriştirsin…

* Bir Başöğretmen düşünün; okuma yazma oranının %8,6 olduğu bir memlekette, harf inkılabı ile okuma yazma oranının 14 yıl içinde 3 kat artmasını sağlasın. Askeri teknikten, geometriye; tarihten, vatandaşlık bilgisine kadar farklı alanlarda yazılı eserler bıraksın…

Ve bir başöğretmen düşünün ki: Ömrü boyunca -cephe gerisinde dahi- bulabildiği her fırsatta farklı dillerde, altlarını çizerek ve notlar alarak en az 3997 adet kitap okumuş olsun…

* Bir lider düşünün; savaşta -cephede dahi- ulusunun geleceğini planlasın; yapacağı devrimleri, o devrimlerin aşamalarını ve çıkabilecek engelleri nasıl bertaraf edebileceğini hesaplasın…

* Öylesine bir devlet insanı düşünün ki; on yıllardır savaşta varını yoğunu kaybetmiş, elinde avucunda hiçbir şeyi kalmamış üzerine bir de devralınan borçları ödemek zorunda kalan bir ülkeyi;

15 yılda ağır sanayi de dahil en az 45 fabrika açılan ve temeli atılan, bu fabrikalarda ürettiklerini ihraç eden; devraldığı borçların büyük kısmını ödeyen ve seri üretim uçak dahi üretebilen bir ülke haline getirsin …

* Bir ilerici ve kadın erkek eşitliğine önem veren mebus düşünün; kadın ve erkek yurttaşların eşit olduğunu; cephede nasıl birlikte savaştılarsa hayatın diğer tüm alanlarında da yan yana ve eşit konumlanmaları gerektiğini savunsun.

Bu uğurda ilk somut adımı da dünyada pek çok ülkeden önce bizim ülkemizde kadınların seçme ve seçilme haklarını elde etmelerine destek olarak vermiş olsun.

* Bir reis-i cumhur düşünün; Hatay Cumhuriyeti'ne askeri müdahaleyi planlayan Fransızlar'a “Hatay benim şahsi davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz” diyen ve ardından doktorlarının “Paşam hastalığınız ileri aşamada, istirahatiniz şart” sözlerine aldırmadan bizzat Adana ve Mersin'deki askeri birlikleri denetlemeye giden bir reis-i cumhur düşünün.

Milletinin bekası uğruna kendi canından geçen, ömrünü milletine feda eden bir reis-i cumhur …

* Bir hümanist düşünün; ömrünün büyük kısmı savaş meydanlarında geçmiş bir komutan olsun ancak yine de “Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz!” diye savaşa girebiliriz.

Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.” “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyebilsin.

* Bir tabiat hayranı, doğaya meftun kişi düşünün; yaklaşık 400 yıllık çınar ağacının kesileceğini öğrendiğinde onu kesmeye çalışana “...sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki kesmeye muktedir görüyorsun kendini…” deyip “ağacın kesilmesine sebep olacak evin kaydırılması” emrini versin…

Ve; Soylu bir baba düşünün; Onu ve evlatlarını öldürmeye gelen “başkalarının evlatları” için; “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuştur.” diyebilsin!

Büyük Atatürk bu ülkede seni seven ve anlayan bir gençlik her zaman var olacaktır. Nasıl ki her eserin bir imzası varsa ülkemizin imzası da Atatürk'tür.”

 

YORUM YAP