“Türk kadını geri bırakılmaya çalışılmakta”

“Türk kadını geri bırakılmaya çalışılmakta”

7.12.2021 14:59:03

CHP saflarından 5 Aralık Kadın Hakları Günü vesilesi ile söz alan Meclis Üyesi Elif Yılmazer, “Atatürk önderliğinde bu devrimi yaşayan Türk kadını, aradan geçen 87 yıla rağmen, ilerlemek bir yana geri bırakılmaya çalışılmaktadır” tespitinde bulunurken ilerlemek için güç birliği çağrısında bulundu.

CHP Belediye Meclis Üyesi Elif Yılmazer, Kadın Hakları ile ilgili şu konuşmayı yaptı: “Biz Kadınlar, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde birçok gelişmiş ülkeden önce, 5 Aralık 1934 tarihinde seçme ve seçilme hakkını kazandık.

Başbakan İsmet İnönü o tarihte yaptığı Meclis konuşmasında şöyle diyordu: “Bir memleketteki, yurdun her tarafı istilâya uğradığı zaman, kadınlar ateş altında erkeklerle beraber omuz omuza çalışırlar, memleketin geri kalan kısmını korumak ve beslemek için tarlanın kara toprağından yiyecek çıkarmaya çalışırlar. Elbette bu mevcudiyetlerin yurdun her köşesinde ve her tabakasında söz söylemeye hakları vardır. Türk inkılâbı denildiği vakit, bunun, kadının kurtuluş inkılâbı olduğu beraber söylenecektir.”

“BU BİR DEVRİMDİ…”

Kadınlar, eşit yurttaşlık kimliğine sımsıkı sarılarak 1935 yılında gerçekleşen seçimlerde sandıklara koşup oy kullandılar. Seçim sonucunda 17 kadın milletvekili Meclis'e girdi. 1936 yılında yapılan ara seçimle birlikte kadın milletvekili sayımız 18'e yükseldi. O zamanki parlamenter sayımıza göre bu oran yüzde 4,6'ya denk geliyordu ve parlamentoda kadın temsil oranı açısından dünyada ikinci sırada yer alıyorduk. Bu bir devrimdi…

Bu devrimin yankısı dünyada hala sürdüğü için Afganlı bir kadın aktivist, ''Çok büyük bir hayranlık duyuyorum. Türkler için muhteşem şeyler başarmış bir lider. Çocukluğumdan beri düşünürüm bunu, Atatürk bizim liderimiz olsaydı Afganistan'da neler olurdu? Bugün nasıl bir yaşamımız olurdu? Biz Afgan kadınları nelere sahip olurduk ve neler başarırdık? Biliyor musunuz bunun hayali bile çok güzel” diyor.

“TÜRK KADINI, ARADAN GEÇEN 87 YILA RAĞMEN, İLERLEMEK BİR YANA GERİ BIRAKILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR”

Atatürk önderliğinde bu devrimi yaşayan Türk kadını, aradan geçen 87 yıla rağmen, ilerlemek bir yana geri bırakılmaya çalışılmaktadır.

Öyle ki 1935 yılında parlamentoda kadın temsilinde ikinci sırada olan ülkemiz, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ve Parlamentolar Arası Birlik tarafından hazırlanan rapora göre, 129. sıraya gerilemiştir.

Ayrıca Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne üye olan 41 ülke arasında, parlamentoda kadın temsil oranı açısından sonuncuyuz.

Dünya Ekonomik Forumu'nun yayınladığı 2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'ne göre ise; 156 ülke arasında 133. sıradayız.

Kadın kimliğinin, ulusal meclislerde, yerel yönetimlerde temsili için belirlenmiş olan kritik eşik yüzde 33'dür. Bu oranın altı, ciddi bir demokrasi sorunudur.

“KADINLARIMIZ BUGÜN HER ALANDA NE YAZIK Kİ CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ İLE MÜCADELE ETMEK ZORUNDA BIRAKILMAKTA”

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 103  kadın milletvekili ile oranımız yüzde 17, kadın belediye başkanı oranımız ise yüzde 3,2'dir. Kadın muhtar sayımız son seçimlerde yüzde 66 oranında arttı. Bu artışla kadın muhtar oranı sadece yüzde 2,2'ye yükselebildi ve bu ülkenin 33 kentinin kadın milletvekili yok.

Kadınlarımız bugün her alanda ne yazık ki cinsiyet eşitsizliği ile mücadele etmekte ve etmek zorunda bırakılmaktadır. Kadınlar ve erkeklerin eşit görülmediği, eşit olmadığının söylendiği ve dışlandığı bir ülkede muasır medeniyet seviyesinden bahsetmemiz mümkün değildir.

Kadınların özgür ve eşit bireyler durumuna gelmesi için mücadele etmek, yalnız kadınların değil, Laik Demokratik Sosyal Hukuk Devleti idealine inanan herkesin görevidir.

Geldiğimiz noktada (erkek egemen) yönetim anlayışının altında yaşamaya ve siyaset yapmaya zorlanan kadınlar bugün hala, “sözde” verilen hakların “özde” kullanılması için mücadele veriyorlar.

Seçme ve seçilme hakkının alındığı bu günde siyasi partilerde kadınların karar mekanizmalarında daha fazla yer alması ve hak ettikleri yetkiye sahip olmaları için Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim yasasının yeniden düzenlenmesi bir zorunluluktur.

Verdikleri mücadele ile Kadınlarımız, eğitim alanından sağlığa, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına, siyasetten ekonomiye kadar hayatın her alanında başarıyla görev almışlar ve almaya da devam edeceklerdir.

“ ‘GÜÇ BİRLİĞİ' OLUŞTURMALIYIZ”

Laik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın gururunu taşıyan, M. Kemal Atatürk'ün fikirlerini, düşüncelerini anlayan duygularını hisseden Mustafa Kemal Atatürk'ün eserlerini korumaya ant içmiş olan Türk Kadınları olarak tek yürek, tek ses ve tek yumruk halinde birlik  beraberlik içinde kenetlenmeli, birbirimizin elini tutup sahip çıkmalıyız. Yani kısacası önce kendi başaracaklarımıza  inanıp ‘güç birliği' oluşturmalıyız.

“ATATÜRK E BORÇLU OLDUĞUMUZU ASLA UNUTMAMALIYIZ”

Eğer bu gün siyasette öyle ya da böyle söz sahibi isek bunu her sözüyle bizlere ışık olan, ders veren, yol gösteren, yolumuzu aydınlatan M.Kemal Atatürk e borçlu olduğumuzu asla unutmamalıyız.

5 Aralık 1934 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dehası ve aydınlanma mücadelesinin açtığı yolda, nüfusun yarısı oluşturan kadınlar olarak Ata'mıza ve mücadele arkadaşlarına olan şükran ve minnetimizle Seçme ve Seçilme Hakkı'mızın 87. yılında, Ata'mızın "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." sözlerinden aldığımız cesaretle adaletli bir dünyanın oluşması için kadın gücüne ve enerjisine ihtiyaç olduğu, gerçek demokrasiye ancak eşit hak ve özgürlükler ile ulaşılabileceği gerçeğinin ışığında umudumuzla, direncimizle bugünü ve yarını kazanmak için mücadelemize devam edeceğiz.

Bu duygu ve düşünceler ile birlikte CHP grubum adına hakları için mücadele eden ve direnen tüm kadınların onurlu mücadelesini selamlıyorum.”

YORUM YAP