Ahmet Yücegök

Silivri'den...

Sİlİvrİ, haftaya 15 Temmuz hain kalkışmanın törenleriyle başladı…
***
Ve…
Yeni seçilen Silivri Spor Kulübü yöneticileri ile bir mekanda karşılaşma şansına sahip oldum…
Yönetim kendini tanıtırken “Silivrispor Kulübü demek, yalnız futbol demek değildir” dedi. Söylemeseler ben soracaktım. Bu güne kadar her Silivri Spor Yönetiminden duymak istediğim bir cümleydi bu.
Ve…
Silivri sahillerinden denize girmek, her yaz olduğu gibi bu yazda mümkün.Alınan haber böyle en azından…
Ve… 19-20-21 Temmuz günleri Silivri'nin Kavaklı Mahallesinde Köpek ırkları yarışması vardı …Uluslar arası bir yarışma bu...
Bu etkinliği, Silivri'nin tanıtımı açısından en elverişli etkinliklerden biri olarak görüyorum…

BİR DİRENİŞ ÜZERİNE
6 Mart 2019'dan bu yana devam eden “Kale Kayış” direnişi …
Kendileriyle ilk karşılaşmam Silivri Atatürk İskele Meydanı'nda oldu …
O gün bu gün hala devam ediyormuş …
Gidip, görme imkanım olmadı…
Da … Nereden biliyorum?
Yerel basından… Daha doğrusu, yerel basında yazan, Patron yanlısı birinin köşesini okudum…
Patrona şirin görünsün diye, direniştekilere ve sendikalarına vermiş veriştirmiş… Aklınca “kendini akıllı, işçileri hiçbir şeyden habersiz” olduğu iddiasında... Ayrıca. Sendika ile uğraşanlara da ağzına geleni söylemiş. Belli ki, insan hakları, yasa, yönetmelik, emek, emekçi, hak, hukuk, adalet laflarından belli ki nefret ediyor. En önemlisi de, kişi “ekmeğini grev kırıcılığı yaparak kazanmış” belli… Neyse …
***
İşleri için …
Ekmekleri için…
Sağlıkları için…
Yaşanası bir dünya için her türlü zorluğa karşı direnen Kale Kayış Fabrikası işçilerini selamlıyorum…

ÇEVREMDEN...
Her yaz ve her sabah ayni şekilde, tasarladığım ve her zaman yapamadığım sabah yürüyüşündeyim …
İstikamet …
Bağlar yolundan, Murat Çeşme'ye varmadan “kıyı, kıyı” Boşnakbahçe …
Bir zamanlar buralarda üzüm bağları vardı…
Yemyeşildi, içinde incir, badem, erik ve kayısı ağaçları olan tarlalardı buralar …
Şimdi, bina yapılmamış çok az yer kalmış.
Bir zamanlar ,hasat sonrası buralarda “anız yakanlar” olurdu bu günlerde. Şimdi yok. Çünkü, buralara tahıl ekilemiyor artık…
***
Sahi …
Aklıma geldi…
Silivri Çevre Derneği, anız yakmanın yanlış olduğunu ilk söyleyenlerdendir…
Bilgilendirme görevini, Ziraat Teknisyenliği ile birlikte yapmıştı …
Yine… Silivri Çevre Derneği …
O zamanlar …
Bazı sitelerin, denize uzanan, kamuya ait yolları kapatmalarına karşı sesini yükseltmiş, yolları açtırmıştı …
Nereden nereye !
***
Neyse…
Sabah yürüyüşüme devam ediyorum.
Bağlar Mevkii'nden Boşnak Bahçe tarafına doğru yarlarda kıyı-kıyı ilerlerken mucize eseri aşağıya düşmüyorum …
İnanın, eskiden buradan çok rahat geçerken şimdi, Patika dediğimiz tek bir insanın geçebileceği kadar bile yol kalmamış... Zar, zor geçiyorum…
Ve, bir zamanlar orasının Hastane olmasını çok istediğim ve bir dönem
“Dispanser” görevini yapmış olan “çamlığa” varıyorum…
Aman Allah'ım!
Bir sürü sokak köpeği dediğimiz başıboş köpek ve ürkütücü havlama sesleri ve inanılmaz bir pislik…
Halk arasında tekrarlanan “temizlik imandan gelir” sözü aklıma geliyor ve “demek ki bunlarda yok” diyorum, kendi kendime …
Evet… O saatlerde korkulacak bir yer buralar …
Sağlık ocağında …
Her taraf dağılmış dökülmüş, kapı baca kalmamış … Bitişiğindeki boş tarlaya, kimileri orasını hobi bahçesi gibi parsellemiş sanki…
Yan tarafındaki patikadan Tarihi Kalepark'a doğru ilerleyeyim istedim…
İnanın, boyumu aşan kurumuş otlardan zor ilerledim ...
Bir sonraki gün o otlar yoktu …
Belli ki, geceleri burasını mekan edinenler otları yakmışlar, çünkü otların yerinde “kül” gördüm ...
Nihayet …
Kapısında “Açık hava Müzesi Yazan” Kalepark'a ulaştım…
Oradan …
Şaban Demiray Caddesi, Turgut Reis İlkokulu ve her sabah gazetelerimi ve yoğurdumu aldığım bakkal …
Ve, mekanım …

YEREL SİYASET
Hafta içinde CHP'nin örgüt toplantısı vardı.
Silivri'de her partinin örgüt toplantısını yazmıyorum. Peki, bunu niye yazıyorum, derseniz hemen söyleyeyim. Birincisi, ortada, kaybedilen Yerel İktidar var. İkincisi (25) yıl sonra kazanılan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı var….
Ve…
CHP'nin bu tür toplantıları hem renkli hem de çok sesli geçer…
İlçe yöneticileri en acımasız şekilde eleştirilir…
Herkes içinde ne varsa serbestçe ortaya döker…
Ayrıca …
Bu tür toplantılarda konuşan çoktur…
Konuşmalar için sınırlama getirilir ama konuşması o kadar uzar ki, bu sınırlamaya kimse uymaz ve toplantıyı yöneten Başkan zamanı doğru kullanmak adına sık, sık uyarıda bulunmak zorunda kalır…
Konuşanların ezici çoğunluğu parti yöneticilerini hedefe koyarak, rakip partilerden duyulmayan en acımasız eleştirel sözleri söylerler…
Bu, bir anlamda parti içi demokrasidir...
Ve, bir anlamda partinin kurumlaşmış olduğunun göstergesidir…
Neyse…
Toplantı, tahmin edildiği gibi, ateşli konuşmalarla başladı, ortalara doğru kaybedilen İlçe Belediye Başkanlığı'nın nedenleri üzerine, sonlara doğru da yapılması gerekenler üzerine öneriler sunuldu…
Ve, birlik ve beraberlik sesleriyle sonlandı, diyebilirim…

ACABA NEDEN?
Görülmüş değil…
Bir Cumhurbaşkanı düşünün, ülkesi, hain bir saldırıyla karşı karşıya kalmış ve bu saldırı birlik ve beraberlik sayesinde (251) şehit vererek ve binlerce gazi sayesinde püskürtülmüş. O olayın yıldönümlerinde ulusa seslenişlerinde neler söyler ? Ya da nasıl bir konuşma yapması gerekir, bellidir değil mi?
Bir Cumhurbaşkanı burada Particilik yapar mı?
Bir Cumhurbaşkanı böyle bir günde yalnız kendi mensubu olduğu partisine mi seslenir?
Birlik beraberliğin tavan yaptığı böyle bir günün yıl dönümlerinde Cumhurbaşkanı , muhalefete akla hayale gelmeyen laflar eder mi?
Böyle bir şey düşünebilir mi?
Kimin işine gelir bu tür laflar?
15 Temmuz törenlerinden sonra siyasilerin yayınladıkları bildirileri inceleme fırsatım oldu…
Cumhurbaşkanı ayni zamanda Cumhurbaşkanı'nın söylemine karşılık, Muhalefet “FETÖ'nün Siyasi Ayağı” meselesini gündeme getirdi…
İktidar çok sert tepki gösterdi...
Nedenini kimse anlamadığı gibi ben de anlamış değilim… Siyasi ayağının nerede ve kim olduğunu AKP' li yöneticilerden başka kim bilebilir?
17/25 Aralık 2013 tarihine kadar birlikte iktidar ortağı diye biliniyordu…
Bir insan, bir örgüt neyse…
O kadar uzun süren ortaklık yaptığı birini tanımaz mı?
O kadar yakın tanımıyorlarsa neden ortaklık yaptılar?
Bu gün sanki ortaklık yapmamışlar gibi davranmalarını anlamakta zorlanıyorum...

ANLAMIŞ DEĞİLİM
Geçtiğimiz haftalarda AKP Bölge Milletvekili Tülay Kaynarca için “sorunun geçmişini bilmiyor” onun için bu güne kadar bir arpa boyu yol alamadı demiştim …Meclisteki konuşmasıyla bir kez daha yanılmadığımı ve haklı olduğumu anlamış oldum…
Gerçekten geçmişi bilmiyor…
Geçmişi bilmediği için de, TAPU sorununun çözümünün onlarla başladığını zannediyor…
***
İsteseler TAPU sorunun bir günde bitirirlerdi. Çünkü, her şart uygundu. Beceremediler demeyeceğim. İsteyerek yapmadılar...
Tülay Kaynarca “4 Mülkiyet Problemi artık sorun olmaktan çıktı” diyor...
İnanarak söylüyorsa … Merak ediyorum kimlerle temas halinde.

YORUM YAP