Ahmet Yücegök

Silivri'den...

Havalar az biraz iyi olduğunda, güneşi gören sahilde soluğu alıyor. Bilhassa Cumartesi ve Pazar günlerinde…
Geçtiğimiz hafta Pazar günü Boşnakbahçe tarafına doğru “balığı pişirerek satan” dükkanlarda yer yoktu… Muhtemelen, İstanbul Merkezinden gelmiş çoluk çocuk hafta sonu balık ziyafetindeler…
Birçok Avrupa ülkesinden fazla nüfusa sahip İstanbul'un bir ilçesiyiz. Yıllardır özlediğimiz bir tablo bu, değil mi?
***
Çarşamba günü Belediyenin Nikah Salonunda “Huzur Toplantısı” yapıldı… Öylesine bir ilgiye ilk defa rastlıyorum. Bundan önce de bu tür toplantılar olur ve çoğuna da gitmişimdir. Bu defa neden bu kadar kalabalık diye düşündüm ve şu kanıya vardım:
“Bir toplantının ne kadar önemli olduğu ilgilenen sayısı ile orantılıysa, siyasetin önderleri ile bürokraside yet-kililerin mutlaka orada olması gerekir.”
Silivri Huzurlu bir İlçe… Ne dersiniz? Yanılıyor muyum?

BU KADARINA DA PES!
Dalgakıran uzatılıyor…
Mutlaka bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Saygı duyarım…
Ama…
O ne öyle!
Denizin rengi, çamur rengi olmuş…
Resmen toprak dolduruluyor… Çamur dolduruluyor… Bu kadar beceriksizlik! Bu kadar denetimsizlik…
Yetkililer nerede? Keza… Sorumlular?

BURADA BİR HATA VAR
İmar Affı “suiistimalleri” yıkıldı… Haberin başlığı böyle. Altında Silivri Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Gecekondu Denetim ve Uygulama Birimi koordinesinde, Temizlik İşleri ve Zabıta Müdürlüğü tarafından İlçe Jandarma Komutanlığı destekleriyle tüm emniyet ve güvenlik tedbirleri alınarak gerçekleşen “fotoğraflı” bir yıkım çalışması. Başarı ile tamamlanmış. Haber doğru. Kaçak bir yapı kazsız belasız yıkılmış…
Tamam da… O baştaki “İmar Affı” başlığı yanlış. Çünkü hiçbir zaman “af” denmedi. Yasa yapıcılar hep “İmar Barışı” dediler… İçeriği de anlaşılır değil o da ayrı konu…

ÇEVREMİZDEN
Silivri'den, Sinekli Sapağı'ndan, Alipaşa, KçKılıçlı, B.Kılıçlı Mahallesinden sonra K.Sinekli Mahallemize giderken tepeyi çıktığınızda sola doğru bakın yeşillikler içinde “yeşili güzel” bir düzenleme göreceksiniz. Üzerinde İstanbul Büyük Şehir Belediyesi yazan bir tak var…
İlk bakışta, sanki çocuk parkıymış gibi bir düzenleme zannedeceksiniz. Ama burnunuza inanılmaz kötü kokular gelecek…
Sakın ola ki…
Nerede olduğunuzu kokunun nereden geldiğini düşünmeyin önünüze bakın yoksa üzerinde Esenyurt, Avcılar, Bağcılar, Esenler, Gaziosmanpaşa v.s. Belediyesi yazılı kamyonlardan birine toslarsınız…
Bu “eser” İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin eseri… Ve kokunun Silivri'ye ermesi an meselesi…

YEREL SİYASET
Süleyman Çalık… Hafta içinde AKP kanadından çıkan sesin sahibi. Son dakika “Ben geldim ve adayım” demiş…
Bir rivayete göre “Reis git sen adaysın” demiş…
Gündeme o düşene kadar:
• “Tahir Sert kesinmiş”, dendi…
• “Hüseyin Turan belli olmuş” dendi…
• “Metin Karakaş hak ediyor o gösterilmiş” dendi…
• Emrah Maşalacı birkaç gün konuşuldu…
• “Sami Barlas kesinmiş” lafları dolaştı…
Taam ki, Süleyman Çalık adı duyulana kadar… Onun torpili en güçlüsüymüş… Çünkü “damat onu tutuyor” deniyor...
***
Bu arada… CHP İstanbul İl Başkanlığının, Belediye Meclis aday adaylarını tanıma amaçlı daveti oluyor. Aday, adaylarına “neden aday olduklarına dair” bazı sorular yöneltiyor… Bu sorular karşısında aday, adayları çok heyecanlanmış…

BİRAZ HAFİF KALMIŞ
Yine yağdı esti AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız… Bu defa hedefinde SOĞAN vardı… Piyasadaki soğanın fiyatını yükseltenleri yakalamak için “depoları basıp ortaya sereceğiz” dedi…
Nitekim bazı yerlerde zabıtalar basmış ve yakalamışlar suçluları. Bazı yerlerden görüntüleri televizyon kameralarından izledim “üretenleri” yakalamışlar yanlışlıkla…
Zabıtaların yanılması “Cumhurbaşkanın depo” sözüymüş…
Aslında… Hiçbir ürün tarlada kalmazmış mutlaka depolanması gerekiyormuş. Muhalefetin buna karşılık ürettiği slogan “soğana değil soyana bak” olmuş… Biraz hafif kalmış, değil mi?

İNANALIM MI?
AKP Genel Başkanı, ayni zamanda Cumhurbaşkanımız bu kez Arjantin'de. Orada yapılan çok mühim bir toplantı için gitti…
Dünya liderleri ile bir araya gelecekmiş…
Giderken Katar'dan hediye geldiği söylenen “Uçan Saray” ile gitmiş…
Sanırım oradaki hiçbir ülke liderinin uçan sarayı yoktur…
Böyle bir ihtişam karşısında, başta Amerikan Başkanı olmak üzere ülkesini dünyaya zengin kabul ettiren bütün liderlerin ağızları açık kalmıştır...
Türkiye (80) Milyonluk bir ülke ama kaç yüz milyonluk ülkelerden daha fazla itibar sahibi. Ne demişler “İtibardan tasarruf olmazmış”… Acaba!
Gerçekten öyle mi? İnanalım mı?

KARAR VERİLMİŞ
Yine, AKP Genel Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanımız, CHP Genel Başkanı için açtığı tazminat davasını kazanmış. Bir davadan birden fazla para kazanılıyor demek ki...
Kılıçdaroğlu'nun eski para ile trilyonu geçmiş ödeyeceği para… Öncekiler için “evini satmış” bakalım bunu nasıl ödeyecek?
Son MAN Adası Davası'nda “gitmiş veya gelmiş” olan para (15) Milyon dolar istenmemiş insaflı davranışmış.

Hayret etmemek elde değil… İlk itiraz “belgeler sahte” deniyor. Sahte olmadığı anlaşılıyor. Araştırma isteniyor “ticari sır araştırılamaz” diyor mahkeme ve cezayı basıyor…
Ayni yargıç olmasa bile aynı yargı, İçişleri Bakanı'nın Kılıçdaroğlu için söylemiş olduğu ağza alınmayacak küfürlerini inceliyor “bunlar hakaret değil eleştiri” diyor…

SON DAKİKA
“Ergenekon Davası Çöktü.”
Haber kanallarının çoğunda dinlediğim bir haber. Başlayalı kaç yıl oldu unuttum ama (4160) gün sonra bitti… Onunla beraber daha bir sürü dava vardı. Her akşam haber kanallarında bu davalara yönelik olarak yapmış oldukları “tutuklamalarla” ilgili ürettikleri suç unsurlarını seyrediyorduk. Havuz medyası görüntüleri biraz da abartılı veriyordu bizlerde bu görüntüleri koltuklarımızdan heyecanla izliyor “vay be!” diyorduk… Zamanın Başbakanı ben bu davanın “Savcısıyım” derken muhalefet kanadı “avukatıyım” diyordu. Başbakan, bununla yetinmiyor davayı yürüten savcının altına “zırhlı araç” verdiriyordu. Ne günlerdi be!
Ergenekon denilen bir “Örgüt” var deniyor, (588) kişi tutuklanıyor, (7) sanık ifade veremeden ölüyor, (7) sanık kanser oluyor, (60) bin telefon dinleniyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin 26'ncı Genel Kurmay Başkanı tutuklanıyor ve (4160) gün sonra “Ergenekon Örgütü'nün varlığı ispat edilememiştir” deniyor…
Şimdi…
• Adalet yerini buldu mu diyeceğiz, öyle mi kabul edeceğiz?
• Firari Savcılara kol kanat geren siyasi sorumlular…
• Tutukluların görüntülü haberlerini “ köpürterek” veren, kameraman dahil medya elemanları…
• Tutuklulara “sağlam” diye Rapor veren doktorlar v.s. dahil ucundan kenarından “destek veren” kim varsa...
Hesap vermeyecek mi?
Şayet Hesap vermez ise sorulmayacak mı?
Sorulmaz mı?
Mutlaka sorulacak, buna inancım tam…

TAPU VE ECRİMİSİL
Bazı AKP temsilcileri Çatalca Mahallerinde (Köylerinde) Tapu ve Ecrimisil konusu ile ilgili bu güne kadar yapılan düzenlemeleri eleştirmemden dolayı serzenişte bulunuyormuş. Geçtiğimiz haftalarda bir iş dolayısıyla bölgede bulunan bir arkadaş bana iletti. Kızmadım. Kızmadım ama birkaç kelime de edeyim istiyorum…

YORUM YAP