Sevginar Sali

Karıncaya dönüşme zamanı...


Torba Yasası, kamu borçları affı (daha doğrusu faizlerinin silinmesi) kapsamında belediye gelirlerinde meydana gelen düşüş festivallerin etkisinde çok da hissedilmedi. Yatırım ve hizmetler konusunda yaşanan aksamayı renkli etkinliklerin coşkusu başarıyla kamufle etti. Zaten daha 6 ay önce hizmet ve yatırımdan ziyade Silivri’de olduğu kadar yönetim ve çalışmasına razı olduğunu halkımızın çoğunluğu siyasi iradesiyle ortaya koydu.
Hizmetler olağan üstü bir şekilde devam etmese de yatırımlar yapılmasa da "Silivri’de yaşamanın güzelliği” yaz boyunca çeşitli mahallemizde sürdürülen nitelikli etkinliklerle hissettirildi. Ve bu duyguyu terk etmemize izin verilmedi, oluşturulan süreklilikle…
Son baharda herkesin işine gücüne odaklanması, hava koşullarının etkisinde alta yapıdaki ve diğer günlük ihtiyaçların daha acil gündemimize gelmesi bundan sonraki süreçte kaçınılmaz.
İlk dönemdeki İBB ve Hükümetin destek sunmadığı gerekçesi Silivri Belediyesi’nin bundan sonra kullanabileceği nitelikte değil. Hani bir kıstas vardır ya; bir şeyin miktarı arttıkça etkisinin azaldığına dair… Söz konusu gerekçeyi Silivri Belediyesi ziyadesiyle ilk döneminde kullandı. İBB ve Hükümet desteğini arkasına alarak ilçemizde çalışmalar yapması beklentisiyle bir yerel iktidar seçmedi Silivri halkı da… Bunun için Işıklar ve yönetimi artık, kendi imkanlarını kendilerinin yaratma sorumluluğuyla yüzleşmeli. Maliyeti yüksek yatırımlar yerine daha düşük bütçelerle etkisi yüksek hizmetler yapma konusunda ikinci dönemde daha iyi bir netice alınması da güven tazeleyen Başkan ve ekibinden halkı beklentiler arasında.
Evet, Silivri halkı seçtiği yerel yönetimden ‘çok şey’ beklemiyor… Ama bunu ‘hiçbir şey’ beklemediği biçiminde düşünmek büyük yanılgıya yol açar. İkinci dönem seçimleri sonrasında güven tazelemiş olsa da yönetime yeni duruma alışma konusunda tanınan zaman da son bahar ile birlikte doldu. İçinde tatil haklarının da kullanıldığı varsayımıyla önümüzdeki günlerde daha somut ve ciddi adımlar ile konulardan söz etmeye başlamamız gerektiğini kabul etmek, gereğini yapmak vaktidir.
Karınca ve ağustos böceğinin masalıyla büyüyen toplumun fertleri olarak ne demek istediğim ve düşündüğüm kolayca anlaşılacaktır sanıyorum…

HAFTA SONU SİLİVRİ YİNE HAREKETLİ
Festivaller bitti de Ülkü Ocakları yeni eğitim öğretim dönemi münasebetiyle Cumartesi akşamı sahili şenlendirecek, Pazar akşamı ise Küpe FM’nin 20. Yıl onuruna güzel bir eğlence ziyafeti Silivrilileri bekliyor. Pazartesi günü okulların açılmasıyla ciddi bir yoğunluk maratonu başlayacak.
Ve iyi ki varsın Küpe FM, nice senelere; Silivri’nin kulağına küpe olmaya devam etmeniz dileğiyle. Silivri’de radyo ile radyoculuk deyince ben Kamil Bilici’yi ayır yere koyarım. Bir takım eksiklikleri var da kesinlikle mesleği ve yaptığı işin niteliğine ilişkin değil. O ne olduğunu biliyor : ) İyi ki sen de varsın Kamil Bilici, sesin ve duruşunla radyoculuk mesleğini icra etme konusundaki haklı ısrarınla başarılarının devamını diliyorum.

BİR GARİP DÜNYA…
Bir yandan çağa ayak uydurmayı tartışıyoruz üniversite kenti olmayı, silikon vadileri, teknokent projelerini diğer yandan bir üst geçit yapılamadığı için pisi pisine giden canları gündemimizde olağan kabul etme eğilimini gösteriyoruz. Üst geçir varken altından geçenler de toplumumuzun kanayan sorunu…
Çok normal bir seyir değil izlediğimiz. Konuya daha derinlemesine inmek istemiyorum; çünkü çok can sıkıcı. Tedaviye gelen insanların bir anda sona eren hayatlarını haber yapmak çok sevimsiz ve acı… Ya bu kadar kötü ve olumsuz olan şeyi bir gün konuşup hemen ertesinde yeni başka can daha gidene kadar unutmaya, rafa kaldırmaya ne demeli!? Yetkililere hayatlarımızı bu denli hafife almalarına imkanı sağlayan bizleriz. Yine unutacağız, yine unutacağız… Yangın ocağımıza düşene kadar… İşte o zaman unutmak yerine cayır cayır yanacağız…
Allah esirgesin!
İyi hafta sonları...

YORUM YAP