Hüseyin Kuru

İnşaat sektörü nereye koşuyor?

Kış dönemindeyiz, satın alma önceliği bu dönemlerde yavaşlıyor. Piyasalarda ise bir durgunluk hakim. Tabiatıyla bu durum ağır kış şartları, yağmur, çamur ve kar ile ilgili değil içte ve dışta gelişen olayların yanısıra konut finansman oranlarının da yüksek olması bunda büyük etken.
Basında çıkan bir haberle devam edelim. Merkez Bankası rakamlarına göre Türkiye genelinde Şubat ayında konut fiyatlarında artış hızı yavaşladı. Türkiye'de konut fiyatlarındaki artış Şubat'ta bir önceki yıla göre yüzde 12.96 arttı. Artış hızı ise Eylül'den bu yana en düşük seviyesine geriledi. Bir önceki aya göre artış ise yüzde 0.95 olarak gerçekleşti. Büyük illerde ise en hızlı artış İstanbul'da oldu. 2014 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre İstanbul, Ankara ve İzmir'de sırasıyla yüzde 1.19, yüzde 1.02 ve yüzde 1.15 oranlarında artış görülmüştür. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre İstanbul, Ankara ve İzmir'de sırasıyla yüzde 19.18, 11.19 ve 13.45 oranlarında artış gösterdi.

Her ne kadar bu olumsuzluklar inşaat sektörünü etkilese de sektör ‘küllerinden yeniden doğuyor' ve yoluna bir şekilde devam ediyor.
Artık satışların sadece iç piyasaya yönelik olmaması.. Aksine dış pazarlarda çok ciddi yabancı alıcı ve yatırımcılarla buluşması, sektörün geleceğine de umut serpiyor.
Malumunuz üzere mütekabiliyet yasasının kaldırılması ile ülke yeni bir ivme kazandı. İnşaat sektörüne paydaşlık yapan neredeyse 300 sektörün üretimi arttı.
Tabi sağlanan likidite ile cari açığın kapatılmasında büyük rol oynadığı ortaya çıktı. Sonuçta her yıl yabancılardan 4-5 milyar dolar seviyesinde para geliyor ve gelmeye de devam edecek.

***
İnsanımızda şöyle bir bakış açısı var; ‘Dünya'da mekan, ahirette iman...' kısacası kendim ve ailemin geleceği için ev almam lazım!
Bu olgu, idrak veya anlayış enflasyonist dönemlerde faizlerin yüksek olmasından dolayı hazine bonosu, tahvil, borsa ve faiz gibi yatırım araçlarında değerlendiriliyordu.
Günümüzde ise insanlar paralarını faizle değerlendirse bile alabileceği kazanç yıllık %8-9 mertebelerinde olacak. Bu da insanlara çok da cazip gelmiyor. Paranın neredeyse değerini bile koruyamıyor!
Zaten bu oranlar enflasyonla hemen hemen aynı mertebelerde. Hem paranın değerini korumak hem de ‘geleceğini güven altına almak' istiyorsa gayrimenkulden başka bir şansı da kalmıyor.
Kayserili'ye 2 kere 2'nin kaç yaptığını sormuşlar. Kayserili'nin yanıtı 4 olmamış! “Alacak mısın; satacak mısın?” demiş.
Türk toplumu pragmatistir hızlı düşünür, zamana matuf karar verir ama kesin sonuca gitmek ister. Toplumun mutlaka her kesiminin kendine göre iyi veya kötü bir yatırım formülü de vardır!
İnsanlar artık yatırıma yerel bazda bakıyor. Eskiden satın alma önceliği o zaman ki koşullara göre farklıydı.
Günümüzde ise yatırım kararlarını; merkezi hükümetin yatırım alanları, markalı projeler, aidiyet duygusu nedeniyle memleket sevdası, kentsel dönüşüm ve benzer parametrelere göre belirliyor ve satın alıyor. Yatırım formülünü kendi yazıyor ve kendi de yönetiyor.
Yani ‘satın alma öncelikleri' de değişti ve bu etkenler burada başrol oynuyor!
Eskiden Anadolu insanı kazancını ne olur, olmaz düşüncesi ile veya çocuğunun büyükşehirde üniversite tahsili için bir daire yatırımı pek revaçtaydı.
Ülkenin son 10 yılına bakıldığında gayrimenkul sadece bir bölgede artmıyor ki neredeyse tüm bölgelerde farklı ve yeni projeler üretiliyor ve satılıyor.

Şimdi dikkat edin, İstanbul veya Türkiye'nin her hangi bir şehrine bakın gayrimenkul fiyatları enflasyonun çok üzerinde artmışsa mutlaka işleyen bir arz/talep dengesi de var demektir.
Sonuç olarak gayrimenkul arsa rantına bağlı veya değil artıyorsa bile halâ daha Dünya ortalamalarının çok altında seyrediyor.
Gayrimenkulü etkileyen başlıca sebeplerden biri de nüfus hızımız her yıl % 1,3 oranında artış gösteriyor bu sayı takriben 650 bin civarıdır.
Tabi ki ülke olarak genç bir nüfusa sahip olmamız. Bunun neticesinde evliliklerin ve boşanmaların artması gibi nedenlerde bunda büyük etkendir. Sadece İstanbul'da her yıl yüz bin konut açığı ortaya çıkıyor

Devam edelim... Gazetelerde bir haber yayınlandı buna göre Merkez Bankasının yaptığı konut fiyatlarında ki artışın nedenlerinin yapıldığı bir araştırmaya göre; ‘kalitenin fiyatta önemli yer tuttuğu' sonucuna ulaşıldı.
Araştırmaya göre İstanbul'da 5 yılda yüzde 95,3 artan fiyat artışının yarısı kaliteden kaynaklandığı, fiyatların balon değil kalite farkı olduğu açıklandı!
Araştırmaya göre konutların kalite değişimini ölçmeye yarayan hedonik konut fiyat endeksi (HKFE) ile Merkez Bankasının 2010 yılında başlattığı konut fiyat endeksinin (KFE) karşılaştırıldığı çalışmada son 5 yıllık dönem de KFE'ye göre fiyatların yüzde 78.8 arttığı, HKFE ye göre ise yüzde 60.6 arttığı belirtilerek, 18.2 puanlık kısmın kalite artışından kaynaklandığı belirtildi.
Sonuçta yatırım mutlaka risk içerir, ama doğru mülk sizi abad eder!
İyi haftalar...

YORUM YAP