Ferhan Tezcan

Dünya futbolu değişiyor mu?

1982 dünya kupası İspanya'da idi. İspanya doğal güzellikleri yanında başta antik olmak üzere tarihi doyumsuzluklarında olduğu bir memleketti. Yiyecek derseniz başta meşhur 'Paella' olmak üzere deniz mahsulü ağırlıklı bir sofra kültürü vardı.

Tabii inanılmaz bir futbol ülkesiydi. O tarihte MİLLİYET gazetesi yazarıydım. Ama İspanya'ya ilk ayak basışım 1976 yılında olmuştu. Gazeteye yeni girmiştim. Kasım ayıydı. Milliyet'in Madrid'de bulunan tecrübeli temsilcisi Süleyman Şalom'un evinde kalıyordum. Hatta hiç unutmadığım bir olay oldu.

İspanya'da Franco rejimi sona ermişti. Yeni başbakan Felipe Gonzales Meclis'te yemin edecekti. Yemin töreni televizyondaydı. Felipe başladı konuşmaya konuşmanın sonunda hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ama ne ağlama. Sanki bütün İspanya ağlıyordu. Franco ile ağır bir baskı rejimi geçirmiş olan İspanyollar biraz olsun ferahlamışlardı. O İspanya işte dünya kupası düzenliyordu.

O maçları içinde unutamadığım iki maç vardı. Biri Alman kaleci Schumacher'in Fransız oyuncu Battıston'a tekme ile vurduğu Almanya-Fransa maçı. Bir diğeri de finalde İtalya  -Almanya maçı. Bu iki maçta hatıralarımdan hiç silinmedi.

Sonra 1986 dünya kupasında çalıştım. Meksika'daydı. Yani Maradona'nın ortaya çıktığı kupa. Oysa Maradona 1980 yılında Moskova'da Dünya gençler kupasında kendini göstermişti. Finali Arjantin -Belçika oynamış ve Maradona görenleri hayretler içinde bırakmıştı. 1982 dünya kupasında ise fazla varlık gösterememişti. Ama bu kupa onundu. İngiltere maçında attığı gol için 'Tanrının eli' deyimini kullanmıştı. O zamanki final Almanya-Arjantin arasında oynanmış, Almanya'nın nefesi tükenmiş, son sözü Burruchaga söylemiş ve Arjantin Almanya'yı 3-2 yenmişti.

1992 'de televizyon dünyasına girince pek dünya kupalarına gidecek vaktim olmayacaktı. Önce Ahmet Özal ile KANAL 6'yı kurmuştuk. Sonra 1994'de KANAL D'nin kuruluşunda bulunduk. Ben o ara Uğur Dündar üstadıma 5 saat süren İsveç-Türkiye maçı sonrası bir ARENA yapma şansım da oldu.

Daha sonra SHOW TV'ye transfer. Orada CINE 5 kurulumu. Ardından DİGITURK kurulumu ve 1999 sonunda LIG TV'yi kurup genel müdürlüğüm.

Bunların hepsi gözümün önünden bir film şeridi gibi akıyor.

Şimdi İstanbul'da bir televizyona çıkıp her hafta futbol yorumu yapıyorum. Bir Üniversite'de hocalık yapıyorum. İki gazetede yazıyorum. Hayat böyle geçiyor.

Gelelim devam eden dünya kupasına.

Futbol çok hızlandı. Defans mesafeleri 20 metreye indi. Çabukluk ve sürat çok önemli Taktik anlayış ve rakibin boşluklarını bulmak beceri istiyor.

Bir Belçika yaştan emekli oldu. Başka emekli olanlarda vardı. Alman milli takımı da hocadan kaybetti.  Haftaya final var. Yani artık bir dünya kupası daha bitecek ve liglere döneceğiz. Yani anlayacağınız futbol gözle bile zor takip edeceğimiz hale geldi.

Bu arada bir dünya kupası organize etmek de ülkemizin bir isteği. Bakalım FIFA başkanı Infantino'nun Türkiye'ye bir desteği olacak mı?

Hoşça kalın…

 

YORUM YAP