“AKP’nin Türkiye’ye kurduğu o tuzağa CHP düşmemeli...”

“AKP’nin Türkiye’ye kurduğu o tuzağa CHP düşmemeli...”

21.01.2016 11:33:33

İlk kısmını dün verdiğimiz Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile Murat Karayalçın'dan sonra Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığına Cemal Canpolat'ın oturmasını sağlayan il kongresini de konuştuk… İşte Işıklar'ın olay hakkındaki değerlendirmesi…

“TALİHSİZ BİR DÖNEMDE YAPILDI”
Sevginar UYGUN: CHP İl Kongresine dair değerlendirmeniz nedir?
Özcan IŞIKLAR: İstanbul, 20 milyonluk bir şehir. CHP için olduğu gibi bütün partiler için çok önemli. Türkiye'nin neredeyse dörtte biri olan bir yerde seçim yapılıyor. Terörün, iç çatışmaların, kaygıların hat safhada olduğu, insanların yarına umudu kalmadığı bir dönemde kongrenin gerçekleşmesi bizim için çok talihsiz oldu. Kamuoyunun bu meşguliyetinden dolayı İl Kongreleri tartışılamadı. 3 gün kongreyi tartışıp sonuçlarının, İstanbul'un sorunlarının konuşulacağı bir kongre olmasını bekliyorduk ama maalesef genel gündem etkisi altında kalarak.

“SALON TAHSİSİ BİLE SIKINTILI OLDU”
Daha iyi bir salon aranıp bulunamadığını biliyorum, İl Başkanı çok yakındı. CHP'ye kongre yapacak salon tahsis edilmesinde bile sıkıntı çıktığını duydum. Selim Sırrı Tarcan'da 3 gün yapılması planlanmıştı ama maalesef imkan olmadı. Şeklen böyle bir sonuç var.

“AKP'NİN TÜRKİYE'YE KURDUĞU O TUZAĞA CHP DÜŞMEMELİ”
Kongreler çekişmeli geçebilir. Bu çok doğaldır. İnsanlar iddialarını ortaya koyabilir. Partinin geleceğine, İstanbul'un ve ülkenin sorunlarına çözüm önerisi olan herkesin gelip düşüncesini söylemeye açık yerlerdir kurultaylar. Parti içi çekişmelerden özellikle etnik kökene dayalı ya da etnik temelli, kimlik üzerinden siyaset yapılmasını bir anlamda AKP'nin Türkiye'ye ötekileştirdiği, monte ettiği bir anlayışı partimizden kurtarmak için bir çalışma yapılması gereği İl Kongresinde açık bir şekilde ortaya çıktı. AKP'nin Türkiye'ye kurduğu o tuzağa bizim partimizin düşmemesi lazım.

“BİZİM PARTİMİZİN VAR OLUŞ SEBEBİ HÜMANİST DEĞERLERDİR”
İl Kongresinde bunun kaygısının duyulduğunu fark ettim. Dini temelli siyaset maalesef AKP'nin 14 yıldır Türkiye'ye dayattığı bir model. Bütün kurumları kendi gibi yapmaya çalışıyor. Benim anlayışımda olmayan ‘öteki', öteki olunca ‘düşman', düşman olunca ‘yok edilmesi gereken' bir anlayış dayatılıyor. Bölmenin sonu yok. Her şeyi ayrıştırma sebebi sayarsanız o noktaya gelir. O modeli kurumlarımızın içine taşıyarak bizi de aynılaştırmak için bir çabaları var. Buna karşı CHP'nin çok dikkatli olması lazım. Bütün inançlara hoşgörüyle bakabilen, sosyal demokrat, hümanist değerler bizim var oluş sebebimiz. Bunları korumamız gerekiyor. CHP'nin herkesi kucaklayan, her anlayışın orada temsil edilebildiği bir yapı olarak korunması bu ülkenin huzura kavuşması için bizim en büyük mecburiyetimiz. Bunun teminatı bizim olmamız lazım.

“İÇ ÇEKİŞMELERİ BİR KENARA BIRAKMALIYIZ”
Aynı modeli içimizde yaşarsak olamayız. İl Kongresinde buraya çekmek isteyen birkaç anlayışı gördük. İl Başkanımıza yaptığımız ziyarette kendisine bu kaygılarımızı, partinin iç çekişmeleri artık terk ederek dışa dönmesi gerektiğini ilettik.

“BİZİM PARLAMENTER SİSTEMİMİZ BU KADAR GÜÇLÜ”
AKP'nin dayattığı bu anlayış birçok odaları, meslek kuruluşlarını, baroları bütün sivil toplum kurumlarını etkisiz hale getirdiği gibi CHP'yi de böyle bir anlayışa sürüklemek istiyor. İşte bugün MHP'nin içindeki karışıklığın, HDP'yi baraj altına itmek istemelerinin altında yatan bir proje. Bir tane 65'lik parti, 8-9'luk üç dört tane partiyle çok özendiğimiz o Mısır'a benzer bir model oluşturmayı düşünüyorlar. İşte tartışmalar belli. Kurtuluş Savaşı dünya tarihinde bir kurucu meclisle, TBMM'nin iradesinde yürütülen ilk mücadeledir. Bizim parlamenter sistemimiz bu kadar güçlü. Bunu kuvvetlendirmek, hatalı kısımlarını bulup onarmak ve daha çağdaş hale getirmek yerine Kurtuluş Savaşındaki kuruluş iradesini içeren meclis yapısını değiştirmeye çalışan bir anlayışın baskısında Kurultaya gidiyoruz. Net sonuçlar çıkarmak buradan zordur ama CHP'nin İstanbul Kurultayı her zaman önemlidir çünkü 20 milyonluk insanı ilgilendiren ve 75 milyonluk Türkiye'nin geleceğine yön verecek kurultaylardan biridir.

“KAZANAN KİM OLURSA OLSUN PARTİMİZİN İL BAŞKANIDIR”
Genel Merkezin kongresinden sonra yapılan en büyük kurultay bu; nüfus ve temsil ettiği ilçe sayısı açısından. Hepimizin buradan çok şey çıkardığını düşünüyorum. “Parti içinde rakip olabiliriz ama düşman değiliz. Hepimiz partinin başarısı için uğraşacağız” diyerek İl Başkanımız da bunu bize çok net bir şekilde söyledi. Biz de var gücümüzle onun çalışmalarına destek olacağımızı ifade ettik. Ben çok umutlu bir başlangıç olacağını düşünüyorum. Kim kazanırsa kazansın partimizin İl Başkanıdır. Kongrenin sonuçları Genel Merkeze nasıl yansır onu da Pazar günü göreceğiz.

“CHP'DE AKP'DEKİ GİBİ DAYATMACI SİYASET ANLAYIŞ YOK”
Benim tek kaygım aslında hepimizin ortak kaygısı bu; AKP'nin dayattığı bir parti modeli var. Biat etmiş, kafalarını eğmiş, İlçe Başkanına kadar atamayla geliyor. Seçim aslında göstermelik bir süreç. Onlarda mahalle başkanlıklarına kadar il başkanı atıyor. Bizde böyle bir kültür yok. Demokrasi ortamını kötüye kullanmak da doğru değil ama AKP gibi de emir komuta zincirinde biat kültürüne dayalı olmak da doğru değil. CHP'de öyle dayatmacı bir siyaset anlayışı yok. Partimizdeki görüntü neyse Türkiye'ye onu model gösteriyoruz. Türkiye'de böyle olsun istiyoruz. Herkes konuşabilsin, düşüncesini söyleyebilsin. Kongremizin bu anlamda bence olumlu sonuçlara yol açacağını düşünüyorum. İstanbul'un siyaseti Türkiye'nin genel gündemiyle alakalı. Artık dışa döneceğiz. İlçe ilçe gezilecek. Çalışmalar yapılacak. İl Başkanımız İstanbul'un bütün dinamikleriyle birlikte sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler geliştirerek yeni bir seçime şimdiden hazırlanacağının mesajını verdi.”

Haber MERKEZİ

YORUM YAP