Handan Demirkıran

Yangının ardından psikolojisi

Ülkemiz afete maruz kalma ve afet tehlikelerini sıklıkla yaşama açısından oldukça riskli bir konumdadır. Bulunduğu coğrafi konum itibariyle dünyada önde gelen deprem bölgelerinden birisi olarak yer almaktadır. Bunun yanında afetlerin sadece doğal yollarla meydana gelmediği, beşeri unsurlara bağlı olarak yaşanan terör saldırıları, maden kazaları, hatta trafik kazaları birer afet olarak düşünüldüğünde, afetlerin ülkemizdeki etkisi korkunç boyutlara ulaşmaktadır.

Son zamanlarda bu afetler arasında yer alan yangın haberlerini de sıkça duyuyoruz. Afetlerin yaşandığı anda ve sonrasında, insanlar üzerinde önemli derecede psikolojik etkiler görülmektedir. Afet meydana geldikten hemen sonra verilebilecek psikolojik tepkiler şu şekildedir:

  • Mantıklı düşünememe
  • Her şey gerçekdışıymış gibi hissetme. Yaşadıklarına inanama, bunların bir rüya olduğunu düşünme
  • Duygusal karmaşa (heyecan, şok, gerginlik, sinirlilik, öfke, bunalma, çaresizlik)
  • Rüyalar ve kâbuslar
  • Bellek ve dikkat sorunları
  • Artan huzursuzluk, kendini toplumdan dışlama ve depresyon
  • Hayatta kalmaya çalışma, suçluluk ve yas gibi duygulara kapılma
  • Yerinde duramama; uyku bozukluğu, iştahta değişim; içki/sigara kullanımında artış
  • Güvensizlik

Afetin hemen ardında verilen bu psikolojik tepkiler bu aşamada beklenen tepkilerdir ve normal olarak değerlendirilir. Yıllardır yaşadıkları evlerinin, bahçelerinin, mahallelerinin yandığını görmeleri; fiziksel olarak yanmasının yanında anıların, geçmişin yok olması insanlar için oldukça yıkıcı bir psikoloji yaratır. Bu nedenle bu psikolojik tepkiler akut süreçte normal karşılanır. Ancak aynı belirtiler 6 aydan uzun sürer, şiddetini arttırırsa kronik aşamaya geçer. Akut dönemde alınan psikolojik destek, bu sürecin kronikleşmesini önleyebilir.

Dünyayı küresel düzeyde tehdit eden ve temelde insan etkinliklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan doğal afetlerin her geçen gün daha fazla insan psikolojisini, günlük yaşamı ve geleceğe ilişkin beklentileri olumsuz yönde etkilemektedir. Bu da varoluşsal soru ve sorunlara yol açmaktadır. İçinde yaşanılan ve yarın ne olacak sorusuna cevap verilmekte zorlanılan bir zaman diliminde küresel ölçekli afetler, dünyayı tehdit edercesine doğal yaşam alanlarını ve ekosistemi tahrip etmekte, insanların gerek özel, gerekse kamusal yaşam alanlarını daraltmaktadır.

Afet söz konusu edildiğinde psikopatoloji ve travma kavramları akla gelmelidir. Travmanın insan üzerindeki etkileri sanılanın ötesinde de ağır seyretmektedir. Canlılar ve özellikle insanlar savunma düzeneği olarak korku ve anksiyeteyi kullanırlar. Korku ve anksiyete tehdit ve tehlikeyi önceden fark edip tedbir almayı sağlayan ve sağ kalabilmeyi temin eden önde gelen savunma düzenekleri içinde yer alır. Korku ve anksiyete kişide gerginliğe ve tehlike beklentisine yol açar. İçgüdü düzenlenme problemi insanlarda anksiyete bozukluğunun en önemli nedenidir.

Afetlerden sonra kalıcı özellik gösteren travma semptomları görülebilmektedir. Bunlar arasında anksiyete semptomları, uyum problemleri, agresyonlar, saldırganlıklar sayılabilir. Çocuklardaki uyum problemleri ailenin ahengine ve işlev düzeylerine bağlıdır. Kızlarda anksiyete oranları daha yüksek seyir göstermektedir. Buna karşılık erkek çocuklarda agresif davranışlar daha baskındır. Travmaya maruziyet süresi ve yaşı arttıkça anksiyete bozuklukları, depresyon, saldırganlık daha çok ön plana çıkmaktadır.

Afetlerden sonra görülen (TSSB, depresyon, anksiyete vb.) psikiyatrik bozukluklar çocuklarda psikolojik semptomlara, ailede işlevsel bozukluğa, ebeveynlerde ruhsal hastalıklara, bakım verenlerde uyumsal bozukluğa yol açar. Afetler ailenin sevdiği nesnelerden ve canlılardan ayrılmasına (hayvanlar vb.), su ve gıda desteğine mahkûm kalmasına sebebiyet verir. Bunlara ev yıkımlarını, okula ve işe devamsızlığını, aile içi çatışmaları, iletişim problemlerini, bedensel sağlık meselelerini, toplumdaki gerginliği ve umutsuzluğu eklemek gerekir.

Bu süreçte Türk Psikologlar Derneği ve gönüllü birçok meslektaşım destek için afet bölgesinde bulunmaktadır. Buradaki insanların yaralarının sarıldığı ve bu bölgelerin tekrar yeşerdiği günlere kavuşmak dileğiyle.

YORUM YAP