Ahmet Yücegök

UNUTMADIKLARIM - 9 HAZİRAN 2015

1980’li yılların sonlarına  doğru.
Çevre Hareketi  Dünya’da doruk noktasında.
Ve… Hareketin Silivri’de takip edeni var.
Ama
• Henüz, Silivri - İstanbul otobüsleri içinde sigara içmenin serbest olduğu günler.
• Belediyenin yeşil alanları çiçeklendirdiği yıllar.
• Sahilde "ayçiçeği”  çıtlatmanın   popüler olduğu yıllar.
• Geceleri, Belediyenin ektiği lalelerin  yerinden çıkarılıp evlere götürüldüğü  yıllar.
• Hatta. Kimilerinin , sahilde gezerken  "küçük suyunu”  denize akıttığı yıllar .
Bu arada. "Çevre Hareketi” diye bir hareket, Silivri’de  kıpırdanmaya başlıyor .
Ama dediğim gibi.
Silivri’de  çevre kirliliği de  almış başını gidiyor. Ve bir grup insan  bir araya geliyor ve  ilk adımı atıyorlar.
Bazı bürolarda toplanıp, örgütlü mücadele için, Silivri Çevre Derneği üzerine kafa yormaya başlıyorlar.
Bu bir gurup insan .
Çevrenin kirlenmesinden rahatsızlık duyan, toplumun her kesiminden birer temsilci ile  Derneğin Tüzüğü hazırlıyorlar.
Aralarında belirledikleri  geçici bir yönetim aracılığı ile  İlçe  Kaymakamlığına  veriyorlar.  Böylece.
Dernek kurulmuş oluyor.
Hemen. Göreve başlıyorlar.
İlk  eylemleri. Derneğin adının yazılı olduğu tişörtler hazırlatmak oluyor.
Sonra o tişörtleri giyerek, ellerinde süpürgelerle  Silivri’de ki sahillerde ve mahalle aralarında  temizlik kampanyası başlatıyorlar.
* Silivri’deki tüm okullarda  "Çevre” konulu "resim, müzik, kompozisyon ve şiir” konulu, ödüllü  yarışmalar düzenliyorlar.
* Yolcu  Otobüsleri içinde sigara içilmemesi için değişik eylemler geliştiriyorlar.  
* Sık, sık, konu üzerine sözü olan akademisyenlerle "Çevre ve  Deniz Kirliliği” konulu tartışmalı oturumlar düzenliyorlar .  
* Silivri Belediyesi , Silivri Balıkçılar Derneği ve Esnaf Odası ile ortaklaşa Silivri’de (5) Haziran günü "Dünya Çevre Günü” kutlamalarını organize ediyor.          
* Silivri’ye su temin edilen  tüm  kuyulardan numuneler alarak inceletiyor.
*Gümüşyaka Beldemizde, şenlikli ağaçlandırma kampanyaları düzenliyorlar. Hem de TRT dışında televizyon kanallarının olmadığı yıllarda.  
Bu arada da… Başka  yerlerde, nerede olursa olsun, nerede yapılırsa yapılsın, Çevre etkinlikleri destekliyor.
Kısaca… Yazmakla bitmeyecek kadar daha bir çok eyleme imza atıyor Silivri Çevre Derneği .
Özetle. Bu gün "Silivri’de Yaşamak Güzel” denebiliyorsa, Silivri Çevre Derneğinin  katkıları göz ardı edilemez.  
İyi de bunları niye yazdım!
Çünkü Silivri  gerçekten yaşanacak bir İlçe. İstanbul’un en güzel denizi, kumu, sahili  ve koyu burada.
Ve bu sahil,kum ve koy kirlenirse yerine yenisini koyamıyoruz. Nokta.
    
KAMUOYU ÜZERİNE
Hatırlarsınız. "Havuz Medyası”
Bu iktidar döneminde türedi
Egemenler bunu saklı gizli de  yapmadılar. Kasetlerden  dinledik.
Devletten ihale alan bir çok iş adamına telefon ettiler. Ya da, "sana  şu kadar pay düştü” deyip, haber uçurdular. Havuzda birikenlerden başka yerlere de dağıttılar ama esas amaçları "Havuz Medyası” idi. Başardılar da.
Böylece. Milyar dolarlık  Medya Guruplarına el konuldu. Ardından,  yandaşlara  "üç otuz” paraya kapatıldı. Hem de  Devlet Bankası kredisi ile.   
O gün bu gündür. O Gazeteler ve Televizyon Kanalları iktidarın borazanını öttürmekteler.
***
Silivri’de yerel seçim sonrasıydı.
Silivri Belediye Başkanı Belediyeden çıkacak ödemeler için yerel basına bazı kriterler koymuştu. Belediyenin İlan ve Reklam  ödemesi bu kriterlere göre yapılacak denmişti.
Belediye’lerin yetkisi dahilinde olan bir şeydi. Onun üzerine de bazı yerel basın mensupları, Gazetelerinden günlerce  tehdit kokan yazılar yazdılar. Silivri Belediye Başkanını  ve ona destek olmuş gibi görünen diğer Bölge Belediye Başkanlarını  hedef tahtasına koydular.
Yetmedi, o belediye başkanlarını  kınamayan CHP’li komşu belediyelere de savaş açtılar.
Yetmedi, ipe sapa gelmeyen en küçük bir olayı büyüterek yerel sınırların dışına kadar  taşıdılar. En küçük bir kahve dedikodusunu bile abartarak olmuş gibi pazarladılar.
Gayet tabii ki, basın, Belediyenin memuru gibi belediye Başkanının işine geldiği haberi yapacak değil. Görevi kamuoyuna doğru bilgi ulaştırmak.
Da bu sözünü ettiğim yerel basın mensuplarının amacı, kamuoyunu  doğru bilgilendirmek mi?
Yoksa! Neyse. Uzatmak istemiyorum. Nokta.

MUZ CUMHURİYETİ VE KLOZET   
Ülkenin, böylesine hukuk dinlemeyen  bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından yönetileceği aklımızın ucundan bile geçmedi taa ki, AKP iktidarına kadar.
Biliyorum.
"Geri de kalan bir muhabbet.”
 Ama, mesele o kadar basit değil.
Bizler ve bizden önceki kuşaklar iyi kötü bir  Anayasa ve yasalar çerçevesinde hareket etmişiz. Yargı  kararları için "boynumuz kıldan ince” demişiz. Yani, o  kötü dediğimiz Anayasa ve yasalara uymayanlara gereken cezaları veren  Mahkeme kararını tartışmadan kabul etmişiz. Kararı beğenmemişsek,  bir üst mahkemeye başvurmuşuz. Hiçbir Hakim’in kararından dolayı cezaevine girdiğine tanık olmadık.
Anayasa’ya uymayanlara, yasalarda var diyerekten,  kişiyi bu gün olmayan İDAM ile cezalandıran hakimleri bile bağrına başmış bir ülkeyiz biz. Taa ki, en son R.Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olana kadar.  
Belediye Meclislerinde her hangi bir uyuşmazlık konusu gündeme geldiğinde "o uyuşmazlık içi eğer Mahkeme kararı” varsa, Mahkeme Kararı tartışmasız olarak geçerli sayılmıştır.  
Bu gün hala ayni  Anayasa geçerli.
Ayni yasalar ortada.
Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ile ilgili kurallar olduğu gibi.
Yani makamı, sınıfı, toplum içinde statüsü ne olursa olsun, yasalar karşısında  herkes  eşittir kuralı geçerli.
Peki bu gün öylemi? Yani Cumhurbaşkanı Anayasa ve Yasalara uyuyor mu? Ne gezer! Ha efendim.
Cumhurbaşkanı görevde bulunduğu süre içinde  "Vatan Hainliği” dışında hiçbir suçtan yargılanamazmış.
İyide o zaman nasıl olacak ?
Ya da… Şöyle sorayım "vatan hainliği nasıl bir şey?”
***
"Klozet” meselesi. İlk olarak   meydanlarda siyaset aracı olarak kullanıldı...
Yetmedi. Yargıya taşındı.
Cumhurbaşkanımız  "altın klozet” meselesinde adı geçtiği için fena bozuldu "altın olduğunu  ispat ederse istifa ederim” dedi.
Yetmedi. Klozeti  siyasetin  gündemine sokan CHP  Genel Başkanına (100) bin liralık tazminat davası açtı.Şimdi. Mahkemeleşecekler.
Bilinen. Mahkemeler ilk mahkemede karar vermezler. O nedenle. İlk olarak "bilirkişiler” tayin edecektir. Karar o bilirkişilerin raporuna göre oluşacaktır.
"Bilirkişi zorunlu mu?” derseniz .
Zorunlu olmasa da, mecbur gibi bir şey.
Nedeni. Hakimin  "klozet”  meselesinden  yeterli bilgisi olmayabilir, o nedenle yanlış karar verebilir.
Neyse... Şimdi, ilk iş olarak, mahkemenin tespit ettiği bu  BİLİRKİŞİ veya KİŞİLER olay  mahalline gidip  klozetleri inceleyecek.
Ne var ki.
Kamuoyunda "kaçak” olarak adı geçen Saray’da  (1100) oda varmış.
Düşünün ki , tamamında  tuvalet var. Ve, her birinde birer klozet var. Yani, (1100) klozet.
Eee bu klozetler ayni büyüklükte mi ?.
Her biri gerçekten altın kaplama mı ?.
Gerçekten kaplama iseler  "kaç ayar” altından?   
Demem bütün bunlar uzmanlık işi.
O nedenle de. Başından söylediğim gibi  "Bilirkişi”  tayin etmek zorunlu olmasa bile zorunlu  gibi bir şey. Ha bu arada. Bahaneyle denetleme de yapılmış olacak.

BİLMEM ANLATABİLDİM Mİ ?
Yine binlerce yalanı "halkın üzerine”  savurdular. Utanmadan. Sıkılmadan ve yüzleri kızarmadan. Evet AKP Silivri İlçe  Başkanı, seçimler için, geçen hafta uğradığı Danamandra Mahallemizde önümüzde ki seçimin "yerel seçim” olduğunu zannederek  Silivri Belediye Başkanı ile ilgili bir sürü laf etmiş.
Ardından. Bazı vatandaştan gelen  sorulara cevaben de   "Bize oy verseydiniz tapu meselesini çözerdik” mealinde laf  etmiş. Buradan. Ben de soruyorum.
• 2002 Yılında ve 2004 Yılında en çok oy aldığınız yerleşim birimiydi o zaman ki   Danamandra . Şimdi, takvimler 2015’i gösteriyor. O gün bu gündür. Tamı tamına (13) yıl geçmiş. Hem de tek başına iktidar olarak. Bu zaman içinde neden çözmediniz?
• Sorunu çözmeniz için (13) yıl yetmedi mi?
• Vatandaşa verdiğiniz cevaplardan anlaşılan "Oy vermezseniz işiniz olmaz mı” onu mu , demek istiyorsunuz ?
Tekrar ediyorum.
Bakın! İktidara geldiğiniz yıl 2002.
Bu gün takvimler  2015’i gösteriyor.
Bilmem anlatabildim mi?

APTAL YERİNE KOYMAK
Hafta içinde sabah yürüyüşü sırasında "Silivri Asri Mezarlığı” yanından geçiyorum. Mezarlığın duvarlarına boydan boya asılı  iki afiş.
Afişlerde  biri eski "bu mezarlığın bakımı  İBB  tarafından yapılıyor” mealinde bir ialn.
Diğeri ise yeni asılmış belli.
Silivri Halkı imzalı.
Üzerinde "İETT ve Halk Ekmek Hizmetlerinden dolayı İBB’ye Teşekkür ederiz” yazısı.
***
Bu tür  hokkabazlıklara çok kızıyorum.
Öyle ya. Ben de Silivri Halkıyım !.
Bu pankarttan benim haberim yok . Ben kimseyi yetkilendirmemişim.
***
Bakar mısınız? Silivri’ler toplanıp karar almış ve  böyle bir pankart yazarak, TOPBAŞ’a teşekkür etmiş .
Yapmayın Allah aşkına.
Silivri insanını aptal yerine koymayın.
Bal gibi  AKP "organizasyonu”  bu!.

İSTER İNAN İSTER İNANMA
AKP’nin yeni mahalle yaptığı eski köylerden bazılarında,  Kahvehane içindeki  duvarda asılı   Atatürk’ün yıpranmış fotoğraflarını  görünce çok üzülmüş ve harekete geçmiş. Birer tane temin etmiş.

BU DA OLDU  
New York Times, "Bilin bakalım  kimin Beyaz Saray’dan (30) kat büyük  sarayı var ?” demiş. (05/06/2015-Cumhuriyet )

GÜNE UYAN
"Bölücülük, İslami ve dini bir özellik değildir.” (Doğan Kuban)

YORUM YAP