Ahmet Yücegök

SABIR DİLİYORUM

Kaç defa yazdım.
Her yıl aynı şeyler.
Tekrardan vazgeçmediler.
Geçmiyorlar.
Öyle görünüyor ki.
Geçmeyecekler de…
&&&
Evet konumuz; İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin Silivri'de verdiği iftar yemekleri.
Sanki AKP'nin Silivri teşkilatının verdiği bir yemekmiş gibi pazarlanıyor…
Ve bunu hep yapıyorlar.
Ve yemeğin amacı belli olmasına rağmen.
Başta milletvekili olmak üzere.
Sırasıyla Mahalle temsilcisine varana kadar.
Önüne gelen konuşuyor.
Her biri AKP yetkili ve sorumlusu.
Öyle olunca.
Konuşmalar da siyasi oluyor.
Peki yakışık alıyor mu?
Bilemiyorum da ben yemeğe katılanlara sabır diliyorum.

KEMİKLEŞTİRİR
Ramazan ayını fırsat bilip.
Bir çok kişi ve kurum sokak aralarında yemek veriyor.
Gerekçesi; bir araya gelmekmiş.
Dolayısıyla “Birlik ve beraberliğimize katkı sağlamak” mış.
Ben emin değilim ama inşallah o niyete hizmet eder.
&&&
Nedenini araştırmak için.
İsterseniz, İBB'nin düzenlediği ve Silivri AKP'nin “ev sahipliği” yaptığı yemekleri gözümüzün önüne getirelim…
Ve yemeklere davet edilenler ve davete icabet edenler ile bu yemeklerde başta İlçe Başkanı olmak üzere sırasıyla, mahalle temsilcisine kadar yapılan konuşmalar gözümüzün önüne gelsin…
O yemekte konuşan AKP sözcülerinin söylediklerini düşünelim isterseniz.
O sözlerden birlik ve beraberlik çıkar mı?
Yoksa tam tersi.
Tarafları kemikleştirir mi?

AMAN HA...
Tarla yangınlarının sık yaşandığı bir bölgeyiz. Bırakın ateşle oynamayı.
Yerdeki cam parçalarından yansıyan güneş ışınları ile tutuşabilir otlar. Nitekim geçtiğimiz Pazar gün Fener Mahalle-mizde benzer olay gerçekleşmiş.
Öyle bir günlerdeyiz...
Ardından “anız yakmalar” gelecek.
&&&
“Anız yakma” bildiğiniz gibi bazı çiftçilerin kullandığı “tarlayı anızdan temizleme” yöntemi…
&&&
Bir zamanlar “Silivri Çevre Derneği” olarak epey soruşturduk konunun uzmanı hiç kimse “anız yakmak iyidir, faydalıdır” demedi.
Tam tersine uzun, uzun zararlarından bahsettiler…
O nedenle... Aman ha …

RASTLAMADIM
Oldum olası Silivri'nin en gözde yeridir sahil...
Sahil denince az buz bir alan anlaşılmamalı…
Gümüsşyaka'dan Selimpaşa'ya kadar herkese açık bir koridor…
Sabah akşam yürüyenlere rastlarsınız.
Hiç boş kalmaz.
Bilhassa akşamları…
&&&
Sahildeyim sağım solum.
Ve adım başı mısırcı, dondurmacı, kestaneci, köfteci v.s.…
Bu görüntü hiç hoş değil…
Ha bu görüntü için “Ne yapsınlar ekmek parası” diyen vardır ve işsizliğe çözümmüş gibi değerlendirebilirsiniz bu tabloyu…
Lakin bu güne kadar işsizliği yok etmenin yolu “seyyar satıcılıktır” diyen uzmana rastlamadım...

KAYGILANMAMAK MÜMKÜN MÜ?
Adam “Hapishane de herkesi ziyaret ederiz” diyor.
O başka bir yerde.
“Hastanede teröristleri ziyaret ettiler” diyor.
&&&
Bildiğiniz gibi olay Televizyon kanallarının birinde.
O gece programı izleyen herkesin gözleri önünde cereyan etti…
&&&
Ama o hala aynı şeyi tekrarlayıp duruyor. İyi de varsayalım ki söylediği doğru.
O kişi için söylüyorum.
Bu dil “O makama uygun bir dil mi?”
&&&
Ve ne hazindir ki “Tekrarlama” devam ediyor.
&&&
Aklıma “Dolmabahçe'de” belden üstleri çıplak (70) kişi başı kapalı bir kadına saldırıyor, yetmiyor üzerine işiyor” muş, olayı geldi ve şimdi dünden daha çok kaygılıyım…

YANLIŞ KOMŞU MU?
Haberlerde, Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız Rusya Devlet Başkanı ve Başbakanına gönderdikleri mesajını duydum... Şaşırmadım desem yalan olur…
Çünkü olayın başlangıcı “dün” gibi gözümün önünde…
O gün sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle “Suriye sınırımızda Rus savaş uçağı düşürüldü” haberi medyada en geniş yer aldı.
Öyle ki, o gün, Cumhurbaşkanımız ve başbakanımız düşürülmesi emrini ben verdim yarışına girdiler...
Gayet tabii ki Rusya'nın gecikmedi…
Ardından...
“Haklı veya haksız” tartışmaları başladı.
Çünkü en geniş sınır komşularımızdan biriydi Rusya…
O nedenle de…
Tartışma uzun süre devam etmiş iki ülke arasında müthiş bir gerginlik yaşanmıştı. Sonunda Suriye sınırı savaş uçaklarımız için tehlikeli bölge haline gelmişti…
Rus turistler gelmez oldu.
Elmalar portakallar, domatesler eli-mizde kaldı.
Rusya'da iş yapan bazı işadamlarımızı kovuldu v.s.
&&&
Tekrar başa dönüyorum.
Evet mesaj gitti.
Rusya'nın cevabı. Şartlarımız yerine gelmeden “eski duruma gelemeyiz” olmuş.
“Ev alma koşu al”.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”
“Çalma komşunun kapısını çalarlar kapını”
“Diklenmek değil dik durmak önemli.”
Bunlar özlü sözler.
Ve şu an “Papaz” olmadığımız komşumuz yok…
Acaba yanlış komşumu seçmişiz?
Ne derseniz ?

SÖZÜN BİTTİĞİ YER
Silivri'nin en önemli ve en eski sorunu.
Dün olduğu gibi.
Bu günde ayni Tapu ve Ecrimisil sorunu...
Ve, ellerinde, çözümün anahtarı olan İktidar sahiplerinden “tık” yok…
&&&
İçinde bulunduğumuz ay, Ramazan ayı ve Genel iktidarın Silivri uzantıları da o yemeklerin bazılarında boy göstermekte...
Hatta bazılarında uzun, uzun konuşmalar yapıyorlar.
Ne diyeyim!

İSTER İNAN İSTER İNANMA
“AKP, generalleri içeri atarken puan kazandı, salarken de. Anlaşılır bir durum değil.”
(Levent Gültekin )

BİR ÖZLÜ SÖZ
“Sorumsuz devlet hepimizin sorunudur.”
(18/06/2016-Hürriyet/Ertuğrul Özkök)

VE, YORUMSUZ
Yıl 2002.
Bir yılda (7) şehit.
Yıl 2016. (6) ayda (550) şehit.

YORUM YAP