Sevginar Sali

İbre Çalık’ta, Çalık nerede?

Gün gün değişen Belediye Başkan Aday borsamızda, özellikle AK Parti açısından bir değişim ümidim vardı, can çekişir hale geldi. Hüseyin Turan diye inleyen kulisler ilk ismi duyulduğunda “O da kimmiş?!” diye sorulan isme, Pazar itibariyle “Galiba Süleyman Çalık aday”a dayandı… Hafta sonu rehaveti, fantazisidir diye düşünüp ‘bizim adaylara' fazla umut bağladığım Çarşamba günü itibariyle anlaşıldı, yoksa ‘AK Parti'ye mi demeliydim!?
Neyse sonuç itibariyle bıraktığım noktadan bir günlük Kayseri ziyaretimin ardından AK Parti'de ibre halen Süleyman Çalık'ı gösteriyor. Çalık'ı kaç kişi gördü Silivri'de bilmem ama ibre ondan yana : )
Şahsına yabancı, referansları altında hepimiz ezim ezim ezilirken, varlığıyla müşerref olanlar bari çıksa ortaya da konuşsa… Bürokrat aday adayının halis, mulis niyeti 1 Aralık'ta istifa etmek için son tarihte netleşecek. Gerçi rotayı kararlı bir biçimde Silivri'ye kırdığı duyumları, bunu bilmek ve duymak istemeyenleri sağır edercesine güçlü! Şehir efsanesi gibi almış başını giderken, sürpriz beklentilerinin de üstünde yüksek adaylık olasılığı şaşkınlıkta zirve yaptı. Karakaş'ı 2014'te aday yapmayarak büyük sürprize imza atan AK Parti aynı anlayış ve yönde hedef yükseltme hususunda epey kararlı görünüyor.
AK Parti'nin Çalık ile seçim kazanma olasılığından önce teşkilata böyle bir aday profilinin nasıl kabul ettirileceği tartışılmalı. “Damat istedi oldu!” çok fena bir ön bildirim haberiniz ola.
Süleyman Çalık'ın kişiliğini, niteliklerini asla tartışmam. Hatta ikincisini okurken ağzım açık kaldı; itiraf edeyim. Ancak her şeyin bir yolu, yordamı, usulü var. Siyaset ne kadar nankör olursa olsun, vicdanınızı aldırmış olsanız dahi sizi asla terk etmeyecek belli limitlerde her şeye rağmen varlığını koruyan bir hak, hukuk ölçüsü var… Dünyanın en doğru adayını bile bulmuş olsanız, yanlış yöntemle kritik bir seçimde onunla ancak fiyaskoya imza atarsınız. AK Parti'nin bir kez daha seçim kazanamamasını asla dert etmiyorum, kaygım seçim gerekçesiyle Özcan Işıklar'ın içindeki ve ancak sıkı bir rakip karşısında ortaya çıkacak potansiyele kavuşamamak!

BALDÖKTÜ'NÜN YARIŞI KENDİSİYLE
Bu anlaşılması güç siyasi oyunlar beni bunalttı. İşte böyle bir zamanda geldi Nurullah Baldöktü'nün Kayseri daveti. Geçen yıl da gitmiştik; Nuh Naci Yazgan Üniversitesi'ne iki yurt ve spor salonu kazandıran Şerife-Nurullah Baldöktü çiftine hizmet madalyalarını düzenlenen törende dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki takdim etmişti.
Gelelim bu yılki ziyaret sebebimize…
1988 yılında babası Nuh Mehmet Baldöktü'nün Kayseri'ye kazandırdığı Anadolu Lisesi'ni baştan aşağı okul müdürünün bir telefonuyla yenileyen Nurullah Baldöktü'nün ismi eğitim kurumuna kazandırılan konferans salonuna verildi. Açılış ve teşekkür programına katılım daveti ilaç gibi geldi… Eğitimciler biraz şaşkın bir telefonlarıyla ertesi gün kalfasını okula gönderen Baldöktü'ye minnettarlık ve mutlulukla yaklaşırken, öğrencilerin gözlerinde başka bir arayış. Bu 84 yıllık çınarın gölgesinde sadece daha iyi eğitim koşullarına sahip olmadılar, karşılıksız, beklentisiz yardımlaşmanın şifrelerini çözmeye çalışıyorlar… Bizim kuşak da yetişti de günümüz maalesef hayır ve karşılıksız yardımlar ile tanışma hususunda pek şanslı değil. Bu hareketlerin yansıttığı ışık karşısında gözleri kamaşıyor doğal olarak. Merakları, heyecanları, mutlulukları görülmeye değerdi…
“Hayır yaptıkça kazandım” diyen Nurullah Baldöktü, geçmişinde 17 yaşında şehit olan oğlunun acısını unutmak için okullar, camiler, talebe yurtları yatırarak hayır işlerine başlayan bir baba mirası, işçileri dini vecibelerini yerine rahat getirsin diye camiler inşa eden bir atanın turunu… Yirminin üzerinde hayır eseri sahibi Nurullah Baldöktü, babasıyla yarışın açık ara galibi, hayır işinde artık sadece kendisiyle rekabet halinde…
Güzel şeyler paylaşılınca daima çoğalır…
Hayırlarınız kabul olsun, ömrünüze ömür katsın…

YORUM YAP