Hüseyin Kuru

Emlak yatırımlarına dikkat..!

 Konut satın alırken hedef kitlelerin çok dikkat etmesi gereken kriterler vardır.. başta deprem güvenliği, yapı kalitesi, konseptler, malzeme lejantları, teslim süresi, iskan ve yasal mükellefiyetler vs. gibi başlıkların iyi araştırılması gerekiyor.. aksi halde maddi ve manevi zararların ve üzüntülerin yanı sıra uzun yıllar sürecek bir hengamenin de içine düşülmesi kaçınılmaz olacaktır.

Öncelikli kriter yapının mutlak surette yasal olmasıdır.. aksi halde kaçak, ruhsatsız veya iskansız bir konut veya işyeri yatırımı, fiyatı her ne kadar ehven olursa olsun, satın alındığında hayatınızın berbat, paranızın da heder olacağını bilin, yeter.

Çünkü örnekleri de ortada.. mesela, dükkan yatırımınızı kiraya verdiğiniz takdirde iskandan kaynaklanan sorunlarda karşınıza ruhsat alamama vb. diğer konuların çıkacağını bilin.. konutta da hakeza doğalgaz ve asansörlerin açılmaması ve fazladan elektrik faturalarına hazır olmanız gerekiyor..!

Bir mülk satın alınırken bu başlıkların alıcılar tarafından mutlaka incelenmesi ve araştırılması gerekmektedir.                                                                                                                                         ***

Konumuz inşaat sektörü olduğu için fikir ve düşüncelerimizi beyan ediyoruz.

Takdir edilir ki her sektörde mutlak surette ticari zihniyeti doğru veya bozuk şirketler vardır.

Yapılan işin kalitesi, normlar, standartlar ve kalibrasyonlarına dikkat eden, işini doğru yapan şirketler olduğu gibi yanlış yapanlar da vardır.

Özellikle son dönemlerde dikkat ediyorum hedef kitleler de şöyle bir arayış var; bütçeye göre hareket etmek!

Fiyata göre mülk arayışı sizlere doğru yatırıma götürmeyecektir.

Neden?

Bakınız eğer bütçeye göre mutlak surette bir mülk alınacaksa seçimin doğru olması içinde yukarıda yazılı başlıklarında olması gerekmiyor mu?

İşte işin bam teli de burası.. millet alıyor, bizde alalım yaklaşımı doğru değildir..

Bu durum -tabiri caizse- tam bir sürü psikolojisidir.

Yani ‘bu kadar insan bir şey aldıysa bir şey olmaz' mantığı ve düşüncesi yanlıştır.

Ve yanlış olduğu da ortaya çıkması fazla zaman almayacaktır..!

                                                        ***

Yıllar önce Silivri'de başlayan ve çok hesaplı rakamlara villa inşa edeceğini iddia eden bir proje vardı.

Fiyatına bakarak bunu bir fırsat gibi gören algılayan tanıdığım birçok insan            -uyarılarıma rağmen beni dinlemediler- villa için istenen paraları hem de peşin olarak bu projeye yatırdılar.

Bu proje aynı zamanda basında -barter sistemi anlaştıkları villa karşılığı reklam- ulusal gazetelerde çok yoğun bir şekilde bir reklam/ilan kampanyası da yapıyordu.

O zaman ülkenin en büyük gazetesinde reklam/ilan bölümünde çalışan üst düzey bir arkadaşımı uyardım ve dedim ki; ‘bu şirket ilan verilen projede ki bu villaları, bu paralara mal edemezler ve evleri de teslim edemezler.. sakın bu işin içinde olma' diye uyardım.

Arkadaşımda uyarı mı ciddiye aldı ve gerçekten de sonuç tam bir fiyasko oldu.. inşaatlar yarım kaldı ve şirket iflas etti.

Binlerce insan mağdur oldu ve parasını kaybetti.. gazetelerin ilgili bölümlerinde çalışan ve barter'a onay verenler de işini kaybetti.. lakin arkadaşım uyarımı ciddiye aldı ve kurtuldu.

Sadece fiyatına bakarak gayrimenkule yatırım yapılmayacağını öğrenmemiz için illa kötü bir örnek olmamalıdır..!

                                                        ***

Bugüne dönersek, ekonomide veya siyasette yaşanan kaotik ve istikrarsız dönemlerde tabi ki faizler artıyor.. bu durum da yaşanan faiz artışları ile mevduat getirisinin emsal alınarak yatırım araçları içinde -diğer tüm argümanlar- başta olmak üzere emlak' ta irtifa kaybediyor ve satışlar düşüyor.

Sadece satışlar değil, rakamlarda ister istemez düşüyor..!

Bu durum da stoklarda biriken emlak'ta tabiatıyla arz şişiyor ve fiyat erozyonu yaşıyor.. tabiri caizse ayağa düşüyor ve özellikle 2.el gayrimenkul ciddi anlamda bir irtifa kaybediyor.

Bu durum da her ne kadar da olsa işini doğru düzgün tüm şirketler bile bu fiyatlama gerçeğinden ve rayiç oluşumundan ister istemez etkileniyor.

Nihayetinde finansal döngü sağlanamıyor, sektörel erozyon büyüyor ve güvensizlik oluşuyor.

Tabi ki şirketlerin günü kurtarma arayışı da yanlıştır ve işe ihanettir.

Bu durum gene toplum da bir güvensizlik oluşturacaktır.. ve bedeli ise ağır olacaktır.

                                                        ***

Yıllar önce yaşadığım bir tecrübeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sunflower projesine bir akademisyen aile bizden ev satın almak için gelmişti.. ve neredeyse 2 ay boyunca -istinasız söylüyorum- siteye her gün gelip gitti.

Satış departmanında ki arkadaşlarımda devamlı siteye gelen bu doktor aileyle ilgili müsbet-menfi bir durum da rapor edemedikleri için ben de bu aileyle tanışmak istedim.

Aile reisi geldi, tanıştık ve beyefendiye sunu söyledim; ‘sizler aileniz, efradınız, sülaleniz, arkadaşlarınız, akraba taallukatınız hemen hemen her gün birkaç defa eve, siteye bakıyorsunuz.. ben sizden şunu öğrenmek istiyorum, ortada bir güvensizlik mi var' dedim?

Cevabı şu oldu.. ‘benim 20 yıldır yaptığım tüm gayrimenkul yatırımlarımda ya ben yanlış kararlar verdim, ya da kazıklandım' dedi.

Bende ‘siz doğru insanları ve şirketleri bulamamışsınız.. sizin başınıza gelenlere bakarak tüm sektörü aynı kalıba sokarak veya yaptığınız yanlış işlerle doğruyu bulamazsınız.. size 1 hafta süre tanıyorum' dedim.

Mevzu uzun.. kısa keseyim, aileyle dost olduk, sonra benden farklı evler aldı..!

Halâ da komşumdur.

                                                        ***

Sonuç olarak; ticarette güven zedelenirse mutlak surette fatura ödenir.. tabiatıyla ne ekersen, onu biçersin.

İyi haftalar..

YORUM YAP