Mustafa Suphi Lapçin

Eğrikapılı Mehmed Rasim

Eğrikapılı Mehmed Rasim Efendinin sülüs-nesih kıtası

1099 (1688) dünyaya geldi. İstanbul'un Eğrikapı semtinde doğduğu için bu lakapla anılmaktadır. Babası aynı semtteki Molla Aşki mescidinin imamı hattat Yusuf  Efendidir. Suyolcuzade Mehmed Necip Efendi'nin doğumuna düşürdüğü Farsça “Bâd nâmâver-i irfân Mehemmed Râsim” mısrasını Mehmed Rasim sonradan kullandığı şahsi mühürüne kazdırmıştır. Çocukluğunda tahsili esnasında babasından sülüs-nesih yazılarını öğrendikten sonra onun izniyle Haşimizade Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi'den derse başladı. Aklam-ı Sittenin her nevini ayrı ayrı meşkederek on sekiz yaşında icazetname aldı ve hocasının takdirini kazandı.

Galata Sarayı'nın 1126 (1714) yılındaki açılışında Mehmed Rasim sadrazam Şehid Ali Paşa tarafından buraya muallim tayin edildi ve yıllarca pek çok talebeye hüsn-i hat meşketti. Fakat bütün hat üstatları gibi Topkapı Sarayı'na hoca olarak nakli arzusunu taşıyan Mehmed Rasim bu emeline ancak 1737 erişebildi. Ta'lik hattatı Nur Mustafa Efendi'nin ölümüyle açılan hat muallimliği Galata Sarayı'na ek olarak Mehmed Rasim'e verildi. Kendisinden sonra da Topkapı Sarayı'na hat hocası olacak Hattatların Galata Sarayı'ndan naklen tayinleri bir teamül haline geldi. Aynı zamanda Saray-ı Amire katipliğine getirilen Mehmed Rasim'e buradaki diğer hat üstatları ile birlikte ilk defa olarak hırka-i şerifi ziyaret şerefinin verildiğini Tuhfe-i Hattatin nakledilmektedir. 14 Mayıs 1756'da veremden ölen Rasim Efendi Eğrikapı dışındaki kabristana gömüldü. Hala duran kitabesi, talebesi Mestçizade Ahmed Efendi tarafından devrinin celi sülüs üslubuyla yazılmıştır.

Mehmed Rasim hayatı boyunca altmış musaf, 1000 kadar en'am ve keyf suresi, delailül-hayrat ve vakfiye, hilye, kıta ve murakka, mesabih-i şerif, mesarik-i şerif yazdı. Eserlerini o devrin meşhur müzehhipleri olan Haydarpaşalı İbrahim Çelebi, Drağmanlı Süleyman Çelebi, Bursalı Abdurrahman Çelebi ve Sultanselimli Raşid Mustafa Çelebi bezemişlerdir. Mehmed Rasim'in Mustafa Rakım öncesi anlayışa göre yazdığı celi sülüs kitabelerden zamanımıza gelenleri, Azapkapı'daki Saliha Sultan Sebili'nin altı beyitlik ve iki çeşmenin yirmi iki beyitlik kitabesi (1732-33) Nuruosmaniye Cami cümle kapısındaki tarihsiz “inne's salate” ayetidir. Bu sonuncusunun taşçı ustaların ihmali yüzünden aslına göre çok bozulduğunu nakleden Mustakimzade, Saliha Sultan Kitabesindeki “elif”lerinde zülfesiz olduğunu yazmaktaysa da bunların zülfesi vardır.

Medrese  mezunu olduğu Arapça ve Farça'ya hakimiyeti bulunduğu anlaşılan Mehmed Rasim'in seksen dört sayfa hacmindeki divançesi ve münşeat örneklerinin toplandığı bir yazma nüsha zamanımıza gelmiştir. Bu divançe Rasim Efendi'nin şiir ve inşa sahasında da başarılı olduğu göstermektedir. Eserde kaside, gazel ve şarkı nevileri dışında birçok tarih manzumesi, münşeatta ise arz-ı hal ve mektup numuneleri yer almaktadır. Nakşibendi tarikatına mensup bulunan Rasim Efendi hayatı boyunca kalemini abdestsiz halde divitine sokmamış olmasıyla da tanınır.

Sanat hayatı boyunca meşk ve talim tarafı ağır basan ve 1000 kadar hattat yetiştirdiği rivayet edilen Mehmed Rasim, Müstakimzade gibi bir hat ve hattatlar tarihi yazarına hocalık etmiş olduğu için Tuhfe-i Hattatin'de kendisinden tafsilatlı olarak bahsedildiği gibi doksan dört öğrencisinin biyografisine de yer verilmiştir. Rasim efendi sanat hayatı boyunca Hafız Osman'ın üslubuna bağlı kalmıştır.

YORUM YAP