Hüseyin Kuru

Düşünceler...

SİLİVRİ, tarihsel sürecine bakıldığında yazılı kaynaklara göre M.Ö. 7. y.y.'da kurulmuş sayısız etnik, dini ve dönemsel krallıklara ve kültürlere ev sahipliği yapmış hatta helenler, haçlılar ve latin ordularının ayağı altında da ezilmiş bir bölgedir.
Ancak Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları gibi muazzam medeniyetlerden ve kültürlerden de nasiplenmiş ve ev sahipliği yapmıştır.
Neredeyse her dönemde Silivri bir sayfiye yeri ve yazlık bir bölge olarak bilinmiş ve kullanılmıştır.
Sonuç olarak hem bu kadim kültürleri ve zenginliği bünyesinde barındırıyor olması, hem de denizi, temiz havası, tarım ürünleri, yoğurdu ve sayısız değerleri ile her zaman batı ile doğu akslarının merkezinde kalan bir ilçe olmuştur; farklı bir yerleşkedir.

&&&

Geçen yüzyılın ilk yarısında yaşanan Dünya savaşları ile ülkenin durumu malum... Açlık, yokluk ve kıtlık. Ülke ne durumda ise Silivri'de aynıdır. Büyüme bir tarafa ülke ile beraber bölge ekonomisinin de küçüldüğü, kabuğuna çekildiği bir dönem olmuştur.
İşin kötü tarafı bölgenin tarihi mirası da yok edilmiştir. Kale alanı, kiliseler, Anastasia Surları, çeşmeler velhasılı kelâm eskiye ait ne varsa yıkılıp kullanılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu kendinden önceki medeniyetlerin tarihi eserlerine dokunmadığı gibi yaşatmıştır. Hatta sembolik olarak fetihlerden sonra değerlendirmiş ve aslına dokunmamış, işlevini değiştirerek korumuştur. Tabi vandalizm kişilere ve yönetimlere bağlıdır. Eğer düzenin sahipleri tarihine geçmişi inkar ederek bu eserlere nasıl bakarsa işte o zaman yokluk ve kıtlık zamanında ‘taş lazım, ama para yok' gerekçesi ile bu eserlerden sökülerek bir şeyler inşa etmek veya yok edilmesine göz yummak gene o gün ki idareye ve erke bağlıdır.
Sonuçta dini bir bakış veya yorumla da bu tür tarihi eserler korunabilirmiş!
Bugün mevcut ve ayakta kalan birkaç eser ise korunup kollanmaya çalışılıyor. Bu konuda yapılan işleri de takdir etmek lazım. Günümüze kadar ulaşan eserleri koruyalım yeter!
&&&

Silivri bölgesine dikkat ederseniz varoş kültürü olmayan bir bölgedir ve gecekondulaşma tarihi de yoktur.
Lakin şehirleşme planı eksiktir, yeni merkezlerin oluşması ise zaman almaktadır.
Dikkat edilirse kentleşme olgusu ise daha çok mahalle kültürü üzerinedir. Yerleşik düzenin eski mahallelerde ikameti ve bu alanlara sıkışması ilçenin topoğrafik yapısı, yanlış planlama ve vizyon eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Tabi bu işler biraz da ülkenin siyasi ve ekonomik konjoktürü ile de ilgilidir.

&&&

İlçenin kent kültürü zayıf olmamakla beraber yayılma alanları ve yeni merkezlerin imara geç açılması, yeni projelerin inşasına imkan verilecek şekilde bir şehirleşme planının zamanında yapılmaması ve düşünülmemesi büyük eksikliktir.
Halbuki bu planların 30-40 sene evvelinden yapılması gerekirdi.

&&&

Bölgenin yıllardır yazlık ve çiftlik evleri tarzında bir yapılaşma ile kısıtlı bir gelişme göstermesi zamana matuf ve göreceli gelişmelerdir. 1970'lerde başlayan bu süreç neredeyse 50 yıla yaklaşan bir durumdur.
Sonuçta denizden istifade edilmesi proje veya projelerle değil sadece yazlık amaçlı siteler inşa ederek sağlanabilmiştir.
Günümüzde ise bir iki istisna sahile cepheli arsa kalmamıştır!

&&&

Tabi burada üzerinde durulması gereken diğer bir konu da Silivri'nin depremden etkilenecek bölgeler içinde devamlı olarak basında yer almasıdır ki bölge açısından büyük handikaptır.
Özellikle rakım olarak deniz seviyesinde zamanında inşa edilen bu konut alanlarının büyük risklere maruz kalacağı ve depremden etkileneceği açık bir şekilde ortadadır.
Bundan dolayı rakımı yüksek ve sağlam zeminli alanlarda yeni merkezlerin kurulması ve şimdiden bu çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Doğru şehirleşme ve büyümenin ancak bu bakış açısıyla sağlanabileceği idrak ve iz'ana da muhtaç değildir.

&&&
Diğer önemli bir konu da şehirleşme olgusunu ciddi şekilde etkileyen önemli bir handikap ise ilçeyi ikiye bölen E-5 otoyoludur. Neredeyse şehir merkezi E-5 otoyoluna mahkum edilmiştir çünkü merkez belediye konutlar bölgesine ulaşamıyor. Tek bir alt geçit var ve ulaşımda da ciddi sorunlar yaşanıyor.
Şehir; sonuç olarak dar ve ince bir alana hapsedilmiştir. Bugün ise Silivri kabına sığamıyor, şehir merkezinde de aşırı bir araç trafiği ve otopark sorunu nedeniyle bir keşmekeş yaşanıyor. Velev ki sahile inmek ve gezmek mümkün bile değildir.
Malum Kiptaş 1 ve 2 arasında ki bölge Silivri'nin ihtiyaç duyduğu yeni merkezlerden biri olacak. Hem merkeze ve tüm lokasyonlara yakın, hem de sağlam zemini olan bir bölge, hem de yeni projeler ve yatırımlar bölgesi nedeniyle inşasına da yeni başlandı.
Malum bu bölgenin TOKİ tarafından rezerv alan olarak tutulması ve geleceğe matuf yatırımlar için seçilmiş olması, bölge de binlerce konutun inşası anlamına geliyor. Bunun için de trafik düzenlemesi, ulaşım, köprü, alt geçit ve diğer enstrümanlar devreye sokulmalıdır ve E-5 otoyolu için yeni projeler geliştirilmelidir.
İyi haftalar...

YORUM YAP