Zekât vermenin kazandırdıkları

Zekât vermenin kazandırdıkları

27.04.2021 15:26:17

Zekât; sözlükte artma, çoğalma ve temizliktir. Dindeki anlamı ise, zengin olan bir müslümanın yılda bir defa malının bir bölümünü yoksullara vermesidir. 

Zekât, İslam'ın şartlarından biri olan içtimaî-malî bir ibadettir. Zekât, kişinin keyfine bırakılmış bir yardım değil, fakirin zengin üzerindeki hakkı ve zenginin yerine getirmek zorunda olduğu bir görevdir. Nitekim Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: “Onların (zenginlerin) mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.” (Zâriyat, 19) Peygamberimiz (s.a.v) Muâz b. Cebel'i Yemen'e vali olarak gönderirken ona şu talimatı vermiştir: “Onları önce Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın elçisi olduğumu bilmeye ve tanımaya davet et. Eğer bunu kabul ederlerse, her gece ve gündüz üzerlerine beş vakit namazın farz kılındığını öğret. Eğer bunu da kabul ederlerse, Allah'ın kendilerine mallarından zekâtı farz kıldığını bildir; bu zekât, zenginlerinden alınır ve fakirlerine verilir.” (Buhâri, Zekât, 1)

Zekât, bir temizliktir. Kişinin maddi ve manevi varlığını temizleme ve arıtmayı sağlar. Hem malı temizler, hem de mal sahibinin gönlünü temizler, ahlakını yükseltir. Malın içerisinden bir miktar çıkarılarak fakire verildiğinde, mal arınmış ve safiyet kazanmış olur. Aynı şekilde zekât, insanın gönlünde bir leke olan ve sevilmeyen cimrilik hastalığından, aşırı mal hırsından kurtarır. Ona cömertlik ve kendi alın terinden bir pay verebilme, paylaşabilme ve verilen nimetlere şükretme özelliği kazandırır. Zekâtın bu yararı Kur'an-ı Kerim'de şöyle geçmektedir: “(Ey Muhammed!) Onların (servet sahiplerinin) mallarından zekât al; zekât, onların mallarını temizler, vicdanlarını arıtır.” (Tevbe, 103)

Zekât, malı bereketlendirir ve artmasını sağlar. Nitekim zekât kelimesinin sözlük anlamı da bunu göstermektedir. Malın zekâtla bereketlenmesinde, sevindirilen fakir bir gönlün ve duasının rolü büyüktür. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: “De ki: ‘Rabbim kullarından dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de kısar. Başkaları için ne harcarsanız Allah onun yerine yenisini verir. O rızık verenlerin en büyüğüdür.'” (Sebe', 39) Hayır amacıyla yapılan harcamalar Allah katında karşılıksız kalmadığı gibi gönül rızasıyla veren kişi bundan ötürü bir kayba da uğramış olmaz; onların yeri Allah Teâlâ tarafından bir şekilde doldurulur. Bu, ya yerine benzeri maddi imkânlar verilmesi ya da bitmez tükenmez bir hazine olan kanaat duygularının geliştirilmesi ve kişinin iç huzurunun arttırılması biçiminde olabilir. Peygamberimiz, malının zekâtını verenlerin mallarının artırılması için meleklerin de ona dua edeceklerini bildirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Her sabah iki melek iner. Birisi, ‘Allah'ım, sadaka verenin malına bolluk ver.' der, diğeri de, ‘Allah'ım, sadaka vermeyenin malını yok et.' der.”

Zekât, sosyal dayanışmayı güçlendirir, gelir dağılımında dengeyi sağlar, ihtiyaç sahiplerine uzanarak kardeşlik duygularını besler. Zengin ile yoksulu birbirine yaklaştırır.

Toplumdaki zenginler, ihtiyaç sahiplerine yardım ellerini uzatırlarsa, mallarının zekâtı ile onlara destek olurlarsa, onları kötü yollara sürüklenmekten ve toplum için problem olmaktan kurtarmış olurlar. Peygamberimiz yoksulluktan ve yoksulluğun getireceği olumsuzluklardan Allah'a sığınmışlardır. Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuştur: “Fakirlikten, darlıktan, zilletten, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan Allah'a sığının.” (Nesâi, İstiâze, 17)
Zekat gelir dağılımındaki adaletsizliği minimize ederek sosyal adaletin kökleşmesine katkı sağlar. Toplumda orta sınıfın güçlenmesi piyasada rahatlık meydana getirir. Mal sadece bir sınıfın tek elinde olmaktan çıkar, daha geniş kitlelerin piyasalara yön vermesi gerçekleşir. Malın sadece zenginler elinde dolaşan bir servet olması, âyet-i kerîme ile yasaklanmıştır: “ (Servet) içinizden sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir şey olmasın diye böyle hükmedilmiştir.” (Haşr, 7)

İşte bu sayılan ve sayamadığımız birçok hikmet ve yararlarından dolayı, Yüce Rabbimiz tarafından zekât ibadeti farz kılınmıştır. Biz inananlara düşen, Rabbimizin emirlerini en iyi şekilde yerine getirip rızasını kazanmaktır.
Orhan Doğan
Silivri Müftülüğü C.Vaizi

YORUM YAP