Yılmaz ve Barlas’tan, Yolçatı çıkarması

Yılmaz ve Barlas’tan, Yolçatı çıkarması

22.03.2024 11:26:43

Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, 5 yıl boyunca İBB'de Tarım Komisyon Başkanlığı görevini yürütmekte olan AK Parti Meclis Üyesi Sami Barlas ile Yolçatılılarla bir araya geldi, üretime destek çalışmalarının genişletilmesini değerlendirdiler.
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, geçtiğimiz gün Yolçatı Mahallesi'nde vatandaşlarla iftar sonrası çay sohbetinde bir araya geldi. Yılmaz'a, MHP Belediye Meclis Üyesi Sultan Aşkın, İBB Tarım Komisyonu Başkanı Belediye Meclis Üyesi Sami Barlas eşlik edenler arasındaydı.
AKTAŞ'TAN YILMAZ'A TEŞEKKÜR
Mahalle Muhtarı Samet Aktaş, görevi boyunca kendisine destek olanlara teşekkür ederek başladığı konuşmasına şu sözlerle sürdürdü: “Volkan Başkanımın geçen seçimlerde bir iki konuşmasına şahit olmuştum. “Uzak yakın, küçük büyük demeden herkese eşit şekilde davranacağım” diye. Bunların en büyüğüne bizim köyümüz örnektir. Başkanım yaptığınız yatırımlar için çok teşekkür ederim. Malum son dört içinde depremler, yangınlar ve pandemi yaşandı. Lojmanımız depremde zarar gördüğü için yıktık ve yenisini yaptık. Okulumuzun açılışında Volkan Başkanımızın çok büyük desteği var. Mera çalışmamız, daha da devam ediyor, kendisinin çok büyük yardımları oldu. Köy çiftçilerimize ayçiçeği, arpa, gübre, fide ve saman desteği için teşekkür ediyorum. Saat fark etmeksizin Başkanımızı ne zaman arasak yardımcı olduğu için çok teşekkür ederiz.
Bir iki yolumuz bozuk, malum yağışlardan dolayı bütün mahallelerimizde bu sorun yaşanıyor. Başkanımızın bunu da en kısa zamanda yapacağına inanıyorum. Teşekkür ediyorum.
Başkanım Pazar yerimiz kaldı. İnanıyorum, yaparsa Volkan Yılmaz yapar.”
BARLAS: AYNI DESTEĞİ BİR DAHA BEKLİYORUZ
İBB Tarım Komisyonu Başkanı ve Meclis Üyesi Sami Barlas söz alarak şu ifadelerine yer verdi: “2019 yılında bize en yüksek oy veren köylerimizden biri olarak bizi onurlandırdığınız için teşekkür ederim. Aynı desteği bir daha bekliyoruz.
“TÜM TALEPLERİNİZİ HALLETMEYE ÇALIŞTIK”
Yanınızda olmaya özen gösterdik. Alt yapınızdan üst yapınıza varana kadar talepleri halletmeye çalıştık. Eski muhtarımızla da yeni muhtarımızla da çalıştık. Muhtar adaylarımıza da başarılar diliyorum. Geçen gün Tarım Bakanımız geldiğinde sulama kanallarınızla ilgili konuyu muhtarımız da biz de ilettik ve Bakanımız kanalların iyileştirilmesi sulu tarımın daha fazla yapılabilmesi, köylümüzün daha fazla ekonomik değer kazanması için talimat verdi.
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü'nde şehitlerimizin kabrini ziyarete geldiğimde muhtarımla görüştük, yakacak odun almayan tek köy olduğunuzu biliyorum. Onu da görüştük, inşallah bir dahaki dönem Başkanımız kazandığında geldiğimde bu sobada ormandan aldığımız odunlarla ısınacağız. Onun da müjdesini verelim. Cumhur İttifakı bileşenleri olarak dertlerinizle dertlendik. Çözüm noktasında elimizden gelen mücadeleyi yaptık, yapmaya devam edeceğiz. İyi ki varsınız.”
YILMAZ: TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYANLARA TEŞEKKÜR EDERİM
Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Yolçatı hemşerilerine şöyle seslendi: “Öncelikle bu köye geçmişte hizmet eden kim varsa, geçmiş dönem muhtarımız, şimdiki muhtarımız, azalarımız, kanaat önderlerimiz, büyüklerimiz, taş üstüne taş koyan herkese, rahmetli olanlara rahmet, hayatta olanlara teşekkür ederim.
“BİZİ BU ŞEKİLDE BAĞRINIZA BASMANIZ MÜKÂFATLARIN EN BÜYÜ”
Biz bu akşamı çay sohbeti gibi düşünmüştük ama maşallah miting alanı gibi olmuş. Kahve dolmuş taşmış, dışarıda hanımefendiler bizi bekliyor. Bizi bu şekilde bağrınıza basmanız mükâfatların en büyü.
Beş yılda yapılanların, çekilen çilelerin, akıtılan alın terlerin, verilen mücadelelerin esasında en güzel göstergesi, sizin onlara ihtiyacınız olduğunda oradaki dostların sizi nasıl karşıladığı ve sahip çıktığı. Onun için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız, iyi ki biriz, beraberiz. Bu şekilde karşılanmak, bazen hiç tanımadığınız bir teyzenin, annenin teravi namazından sonraki dualarına konu olmak ve nasip almak bizim için her şeyden kıymetli.
“BÜTÜNCÜL BİR ANLAYIŞLA KUCAKLAYARAK ŞEHRİ YÖNETECEĞİMİZİ SÖYLEMİŞTİK”
Yola çıkarken Silivri Belediyesini yalnızca çarşıdan ibaret bir anlayışla yönetmeyeceğimize söylemiştik. Böyle bir anlayışla yönetilen bir şehri böyle yönetmeye devam edersek ihanet etmiş oluruz demiştik. Sizi unutulanları, görmezden gelenleri, kulaklarını tıkayanları şikayet etmiştik. Dertlerinizle dertlenmeyenleri, sizi kendi başınıza bırakanları, destek olmayanları size şikayet etmiştik. Onları sandıkta cezalandırın demiştik. Beş yıl sonra yöneticilerin karne notu sizin sandıkta tecelli ettiğiniz sonuç oluyor. Biz bunu boş bir söylem, altını dolduramayacağımız bir eylem olarak söylemedik. Çarşımız da sahilimiz de çok kıymetli ama Selimpaşa'mız da, Yolçatı'mız da, Değirmenköy'ümüz de, Danamandıra'mız da, Kurfallı'mız da, Akören'imiz de çok değerli. Hasılı 35 mahallemizi de birbirinden ayırmadan bütüncül bir anlayışla kucaklayarak şehri yöneteceğimizi söylemiştik.
“EN BÜYÜK POTANSİYELİ TARIM KENTİ”
Onun için bu anlayışla yola çıktığımızda Silivri'nin potansiyellerinin farkında olarak hangilerini harekete geçirirsek bu şehir değer bulur, katma değer yaratır, bolluk bereket artar diye baktık. Bu şehrin en önemli potansiyellerinden biri tarım. Tarım Kenti olma potansiyeli var. 440 bin dönüm ekilebilir üstelik Türkiye'nin en verimli topraklarından bir tanesi Silivri'deki toprak kalitesi.
42 km'lik sahili de bir potansiyel. Göletleri, mesire alanları, piknik alanları kaçış rotası olacak bunlar da potansiyel. Türkiye ihracatının yüzde 1.3'ünü yapması nedeniyle sanayimiz de bizim için bir potansiyel.
“EKEN DİKEN GENÇ BULAMAYACAK HALE GETİRİRSEK BU TOPRAKLAR VE KÖYLER YAŞANMAZ HALE GELİR”
Yalnızca tüketelim, yalnızca sanayi kısmında büyüyelim gibi bir anlayışla, fabrikalarda çocuklarımızı asgari ücretle çalışan duruma getirebilecek ve köyleri boşaltacak, eken diken genci bulamayacak hale getirirsek bu topraklar ve köyler yaşanmaz hale gelir. Bunu laf olsun diye söylemedik. Seçimden seçime bu köylere gelenleri de biliyoruz. Bu köy kahvesine 30 kez gelmişimdir. Buraya gelmezsen, görmezsen, dinlemezsen, anlamazsan, ‘bu iş benim işim değil, Tarım Bakanının işi' dersek, en kolayı da bu görev benim değil demek.
“HEPİMİZİN BU TOPRALARA, DEVLETE VE MİLLETE BORCU VAR”
Evet, babam ve amcamın bu köyde çok emeği var. Bu topraklarda doğmuş büyümüş hepimizin bu topraklara, millete ve devlete borcu var. Kimse bu devlette ve milletten alacaklı değil.
Hepimizin çok çalışmak gibi bir görevi var. Ben beş yıldır beş gün tatil yapmadan, yazın da burada çiftçilerime balya saman, arpa tohum, yem bezelyesi, silajlık mısır, ayçiçek dağıtırken, meraların ıslahı için kafa yorarken de buradaydım.
“BU TOPRAKLARDA TECRÜBE VE BİRİKİM KAZANABİLİRLERDİ”
Bütün bunları yaparken de yerli, milli atalık Türk tohumlarını nasıl destekleyeceğimizi düşündük.
Kimin ektiği belli olmayan Belediye arazileri, kira yok, icar yok, eşe dosta verilmiş. 300 dönümle çiftçiliğe başlarken bana “Başkan sen bu işi çocuk oyuncağı mı sanıyorsun? Çiftçilik kolay mı? Kırsalda yaşam ve hayvancılık kolay mı?” dediler. Ben de Kamiloba'da doğmuş büyümüş biriyim. Babamların çiftçilik de ticaret de yaptığı bir köyde doğdum büyüdüm. Bu işlerin nasıl yapılacağını sizler kadar bilmesem de, sizlerin de yaptığı bir hata var. Rahmetli babam da dahil, “oğlum oku adam ol, benim gibi çiftçi olma” diyerek kendi çocuklarınızı ve torunlarınızı bu topraklardan uzaklaştırdınız. Oysa ki fabrikada asgari ücretle bugün iş yapan bir kişinin aldığı ücretin kat kat fazlasını bu topraklarda birikim ve tecrübe olarak kazanabilirdi. Okusunlar ama Veterinerlik Fakültesi'nde okusunlar. Ziraat Mühendisliği okusalardı.
“BU HİKAYEYİ YENİDEN YAZABİLİRİZ”
“Tarım, havyacılık, çiftçilik bitti, yandı bitti kül oldu” deme hali esasında işin kaçış yolu. Tembellik yapmazsak, bu topraklara sahip çıkarsak, bu toprakların imarlı topraklardan daha değerli olabileceğini düşünüp gözümüz gibi bakarsak her şey değişir. Burası sebze haline dünya kadar ürün gönderen yerlerden bir tanesi. Kamiloba'da, Celaliye'de, Selimpaşa'da bamyasından, kavununa, yeşil soğandan havucuna kadar İstanbul haline giderdi. Ne oldu peki? İstanbul'ün nüfusu 6 bin'di şimdi 16 milyon. İddia ediyorum Silivri ve Çatalca, İstanbul'un gıda üssü olabilir. Eti, sütü, peyniri, domatesi, biberi, unu, eriştesi, makarnası buradan gidebilir. 16 milyonluk pazarın yanı başındayız. Bu topraklarda biz bu hikayeyi yazamazsak esasında bu bizim ayıbımız. Başta ben olmak üzere… Biz onun için Belediye olarak 300 dönümle başladık. Bugün 4000 dönüm arazide çiftçilik yapıyoruz. Bu yıl 1000 ton arpa aldık. 600 tonunu bilabedel kim olduğunu sormadan eken çiftçilerle paylaştık. Kimseyi ayrıştırmadık. Kimsenin nereye oy verdiğini, ne bana uzaklığını ne yakınlığını merak etmedim. Bulunduğum makam herkese eşit hizmet anlayışını gerektiriyor. Zor bir konu. Nefs bazen insana ağır gelir. Kim ne konuşursa konuşsun kendi defterine yazıyor; fitneyi de iyiyi de. Onun için fitneyi dedikoduyu hep yukarıya havale ettik.
“İSRAİLLİ FİRMALARDAN TOHUM SATIN ALIP SİZE DAĞITIYORLAR”
Bugün Türkiye'de en büyük yerli ve milli tohum üreticisi Silivri Belediyesi. İsrailli firmalardan tohum satın alıp size dağıtıyorlar. Üretsinler kardeşim, Ankara'da, İstanbul'da tarla mı yok. Türk tohumu üretsinler dağıtsınlar.
“BÜTÜN BUNLARI FARKINDALIK, TOPRAKLARA DÖNÜŞ OLSUN DİYE YAPTIK”
Bütün bunları yaparken bir de bana “Başkanım köylerde oy kaybedersin, bu tarlaları sana vermezler direnirler” dediler. Ben buradan para kazanmıyorum, aldığımı köylüye dağıtıyorum. Nitekim o vermezler dedikleri ağabeylerimiz o tarlaları kendi traktörleriyle sürdüler ve bize yardım ettiler. Allah razı olsun. Ahır gübrelerini alıyor tarlalara atıyoruz. Hayvanların aşılarını ödüyoruz. Bir sürü desteği de veriyoruz. Bütün bunları bir farkındalık oluşsun, herkes tekrar bu topraklara dönüş hikayesine başlasın diye yaptık. Bundan sonraki dönemde bizim yapmamız gereken bu tekrarlar değil, yerimizde saymamamız lazım. Bunun yanında üretimin daha katma değer ürünlerle, aynı zamanda kooperatifleşme olur, pazarlama kanallarını da oluşturarak Silivri'nin hafta sonları on binleri ağırlayan, konaklama imkanlarıyla, üretilen ürünlerin satıldığı, hanımefendilerin ev ürünlerinin satıldığı bir düzene geçebiliriz.
“BÜTÜN KÖYLERİMİZDE ÜRETİM TEMALI ŞENLİKLER OLSUN”
Sayalar yıllar sonra kırmızı biber ekti. Çok kıymetli atalık tohum var. Yazın taze biber 20 liraya satılıyordu. Toz biber haline getirildiğinde 400 liraya satılıyor. Dedik ki atalık tohumlarınızı bize verin, İl Tarım Müdürlüğünce seralarda yapıldı. Fideler 219 kadınımıza dağıtıldı. Sayalar Biber Şenliği'nde beş bin kişi vardı. O gün köye 4 milyon TL para girdi. Bütün biberler satıldı, kimsenin elinde kalmadı. İstiyorum ki Danamandıra'da Barbunya Şenliği olsun, Değirmenköy'de Domates, Kadıköy'de Karpuz, bütün köylerimizde bir üretim temalı şenliği olsun. Köyün tanıtımını ve ürettiği ürünlerin satıldığı günler olsun. Uzun lafın kısası biz bu mücadeleye devam edeceğiz. Ben beş yıldır bıkmadan usanmadan bu işe devam ettim.
“BİZ BELEDİYE OLARAK TÜRK TOHUMCULUĞUNA DESTEK OLURKEN, SİZİN DE GÜÇ VERMENİZ GEREKİYOR”
Önümüzdeki günlerde yine yerli, milli Türk ayçiçeği tohumu dağıtacağız size. Bundan üç yıl öne Tekirdağ Kalkınma Ajansı, Tekirdağ İl Tarım Müdürlüğü, Trakya Tohumcular Birliği ve Silivri Belediyesi olarak ortaklaşa sekiz adet ayçiçeği tohumu ektik. Üzüldüğüm konu Türkiye'de ekilen ayçiçeği tohumun sadece yüzde 5'i Türk tohumu. Yüzde 95 dışa bağımlıyız. Ektiğimiz sekiz tohum arasında TR2242 en dayanıklı çıktı. Onu bin dönümlük arazimize ektik. Bu yaz dağıttık, ki en kötü yaz idi. Buna rağmen 230 kg ortalamaya çıktık. Bu sene de 2000 paket olarak bu ayçiçeği tohumlarını çiftçilerimize dağıtacağız. Silivri Belediyesi olarak yerli, milli Türk tohumculuğuna destek olurken, sizlerin de bu Türk tohumuna destek olmak için güç vermeniz gerekiyor. On kg eksik alırım diye İsrail tohumunu ekmemeniz lazım. Biz destek vereceğiz ki geliştirilsin, AR-Ge kuvvetlendirilsin, daha da iyi bir tohum ekilsin. Bunun neticesinde Silivri'de geçen yıl 40 bin dönüm Türk tohumumuzdan ekim yapıldı. Silivri ismini taşıyan TR224234 SLV adlı tohum markası tescillendi.
“KARSIL MAHALLE YASASI HAYIRLI UĞURLU OLSUN”
Bütün bunları yaparken emek, göz nuru, alın teri, hayal kırıklıkları var ama en nihayetinde bir mücadele var. Biz mücadeleyi bırakırsak bu topraklar ayağımızın altından kayar gider. Onun için sizinle beraber olmaya devam edeceğiz. Beş yıldır nasıl köylerde olduysak, su faturalarınızdan tutarak Kırsal Mahalle Yasasına kadar bütün mücadeleyi vermişsek aynı şekilde devam edeceğiz.
Su faturalarınız dört katına çıkmıştı. Beş yıllık süre dolmuştu. MHP Grup Başkanı olarak İBB meclisinde teklif verdim, Bakırköy'de yüzme havuzunu dolduran su ile Yolçatı'da maydanozu, marulu sulayan su aynı fiyat olamaz dedik. Oy birliği ile herkes kabul verdi. Su fiyatlarını düşürdük. Bir ay sonra sayın Ekrem İmamoğlu reddetti. Veto sebebini zimmet çıkabilir olarak açıkladı. İki yıl gecikmeli olarak TBMM'inden yasa çıkardık. 1. İSKİ artık İstanbul'da Kırsal Mahalle ilan edilen yerde yani Yolçatı'da suyu dörtte bir fiyatına satacak. 2.Silivri Belediyesi artık sizden emlak harcı almayacak. 3. Yolçatı'da ev yapacak vatandaşlar harçlardan muaf olacak. Bir ev yapsanız 150 bin lira tutuyordu, artık bunu da almıyoruz. Kırsal Mahalle olduğunuz için bu avantajları size sunduk. Bu fakirin mücadelesiyle meclise kadar taşındı ve yasallaştı. Hayırlı uğurlu olsun.
Bunları sizlerle beraber dertlendiğimiz, kederlendiğimiz için yapıyoruz. Sırça köşkleri, zevki sefanın, tatillerin, lüksün adamı olmadık. Hep milletle beraber dertlenen bir belediye başkanı olduk. Bundan sonra da Allah nasip eder sizler de bizlere destek verirseniz bir beş yıl daha sizlerle beraber bu şehre hizmet etmeyi istiyoruz. Bu noktada sizden destek istiyoruz.
Şunu da biliyorum Volkan Yılmaz'la tarımla ulaşan vatandaşlarımızın arasında kurulan bağ 5 yılda çelik gibi oldu. Bu bağ kopmaz. Örselenmesine kimsenin gücü yetmeyecek çünkü gönül bağı. Sevgiyle, meşakkatle kurulan bağ. Benim için çok kıymetli. Bu makamlar gelip geçici ama yıllar sonra bu kahveye geldiğimizde bir bardak çay içecek dostu bulmak, teyzelerimizin hayır duası bizim için çok kıymeti. Bunun değerini biliyoruz.”

YORUM YAP