1974 yılıydı, Almanya dünya kupasına ev sahipliği yapıyordu. 2'inci dünya savaşı sonrası 1954'te kazandıkları kupa ile başkasını kazanamamışlardı. Yükselen Almanya hala Batı diye anılıyor, öbür tarafta Doğu Almanya'da 1974 kupasına geliyordu. Almanya ilk maçını Frankfurt'taki Wald Stadı'nda oynayacaktı. Rakip Güney Amerika'dan Şili'ydi. Peki, maçın hakemi kimdi? Doğan Babacan.
Doğan Babacan 1960 'ların 70'lerin en gözde hakemiydi. Türkiye'de derbi oldu mu gel Babacan, final oldu mu yönet Babacan derlerdi. O sırada Türkiye'de Hilmi Ok, Ertuğrul Dilek, Özcan Oal gibi yetenekli hakemlerde yetişmeye başlamıştı.
Bu hakemlerin yanında Türkiye Futbol Federasyonu bazı derbi maçları için Avusturya'dan, Almanya'dan, Romanya'dan hakem davet ederdi. Ama yine de üç büyük kulübün yöneticilerini memnun edemezlerdi.
O zamanın en büyük hakemlerinden Alman Kreitlein bile Türkiye'de maç yönetmişti.
Biz yine Frankfurt'a dönelim. Wald Stadı'nda tam 70 bini aşkın seyirci vardı. Maç hızlı başladı. Almanya'nın kadrosunda kalede Maıer, Vogts, Schwarzenbeck, Beckenbauer, Breıtner, Hoeness, Bonhof, Overath, Wimmer, Gerd Müller, Grabowski gibi dünya çapındaki yıldızlar yer alıyordu. Şili'nin bir yıldızı bulunuyordu. O da Caszely'di.
Maçın başları oynanıyordu, Vogts'un sağdan geliştirdiği bir Alman atağında o Şili yıldızı Caszely rakip futbolcuya bir ''çaktı'' Vogts “iki seksen'' uzandı. Babacan yerde yatan oyuncunun yanına geldi ve sesini çıkarmadan en 2 dakika bekledi. Vogts ayağa kalktı ve yürürken ''şak'' kırmızı kartı Güney Amerikalı'ya gösterdi. Statta neredeyse on binlerce insan ayağa kalktı ve Doğan Babacan'ı alkışladı. O maç Breitner'in attığı golle sona erdi ve sonunda Almanya dünya şampiyonluğu ile taçlandı.
TÜRK HAKEMLİĞİNİN YÜKSELİŞİ
Doğan Babacan yıllarca Türkiye'de hakemlik yaptı. Arkasından gelenlerde Türk futbolunun büyümesine katkıda bulundular. Ertuğrul Dilek'in hakemliğine kim bir şey söyleyebilirdi. Ya Hilmi Ok. Çok asil bir kişiliğe sahipti. İyi bir hakem iyi bir de yöneticiydi.
Özcan Oal'a ise bir başka ''parantez'' açmak lazım. Gerçekten kendi döneminde bir numaraydı. Futbolcudan hiç etkilenmez ve son derece ‘dirayetli -şahsiyetli -az hatalı' kararlar verirdi. O zaman da derbi oldu mu koş Özcan derlerdi.
Sonra Erman Toroğlu hakemlik yaptı. Ahmet Çakar hakemlik yaptı.
Avrupa'da da kendilerini gösterdiler. Türkiye'ye o zaman yabancı hakem gelmesi hiç gündem oluşturmadı. Sıkıntılar olmadı mı, tabi ki oldu. Ama Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu bunları karşılamasını bildi.
ÇEBİ'NİN SÖZLERI ORTALIĞI KARIŞTIRDI
Bir hafta kadar önce Beşiktaş başkanı Ahmet Nur Çebi'nin ''Derbilere yabancı hakem lazım” sözleri tam anlamıyla ortalığı ''toz-duman'' a çevirdi. Çebi gibi Mustafa Cengiz, Ali Koç sık sık hakem hatalarından söz ediyor ve her maç sonrası eğer beklenmeyen bir sonuç aldıkları vakit hakeme yükleniyorlardı. MHK ve başındaki Serdar Tatlı genelde bu sezon genç hakemlere yer veriyor ve onları yetişmesini istiyordu.
Ancak ''kazın'' ayağı öyle değildi.
Daha dün İstanbulspor -Samsunspor maçında Turgut Doman yanlış oyuncuya kırmızı kart göstermiş ve kural hatası yapmıştı.
Ancak Türkiye'nin elit hakemlerinden Halil Umut Meler Kayserispor- Ankaragücü maçında Ankaragüçlü Pazdan'a sarı kart çıkardı. Dördüncü hakemin uyarısıyla kolunu kaldırıp sarı kartı iptal etti ve kırmızı kartla oyuncuyu dışarı yolladı Doğrusu buydu.
MHK bunların hepsiyle mücadele edebiliyor. Ancak Ramazan Keleş ve Kürşat Filiz, Turgut Doman gibi hakemlerin kural hataları ''patlamamış bomba'' gibi Futbol Federasyonunun ve MHK'nin kucağına düşüyor.
Ne yapmak lazım? Ahmet Nur Çebi'nin dediği gibi ''yabancı hakem'' hiç sağlıklı bir düşünce değil. Sadece hakemler bazen baskıdan ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Onlar da insan Avrupa liglerini hepimiz izliyoruz. Ne hakem faciaları önümüze geliyor.
O yüzden MHK'nin de önüne bakması gerekiyor. Ama bakarken de Türkiye'de kulüplerin ''taça'' bile itiraz eden futbolcularının dikkatini çekmesi isteniyor. Çünkü Türk futbolunu kalkındırmak sadece MHK'nin işi değil.
