Ahmet Yücegök

Ve Düğünler


Hafta sonları mutlaka birkaç tane var. Ağustos ayında Ramazan başlıyor. Dolayısıyla o zamana kadar düğünlerin bitmesi gerek. O nedenle de her hafta, hatta hafta arası bile düğün salonları dolu. Bunlar, gördüklerimiz, bildiklerimiz.
Silivri artık büyüdü.
Çiçekçilerin önünde, fotoğraf stüdyolarına girerken veya kuaförden çıkarken rastladıklarımızdan dolayı her hafta mutlaka bir veya birkaç tane var  olduğuna kanaat getiriyoruz. Ayrıca, aileler arasında yalnız nikah töreni yapanı var. Sünnet düğünleri var. Nişan törenleri ve kına geceleri ile asker uğurlama eğlenceleri.. .
Velhasıl, bu aylar düğün aylarıdır.
Kaymakam, Belediye Başkanı ve Siyasi parti temsilcileri… Nikah memurları. Nikah şahitleri hepsinin işinin en yoğun olduğu aylar bu aylar.  
Bilmem gözlemlediniz mi?.
Düğünler eski düğünler değil artık.
O bildik eğlence yanı ağır basan düğünlerden eser kalmamış.
Sıcakların bastırdığı bu günlerde bunu daha net görebilirsiniz.
Gözlemim…
Düğüne davetini alan, buna icabet ediyor. Etmesine, ediyor ama bildiğimiz  düğüne gider gibi değil. Yani, giyimine, kuşamına dikkat ederek, sonuna kadar eğlenmek için guruplar oluşturma düşüncesiyle yola koyulmuyor. İlk işi ‘takı’  meselesini halletmek. Eh, küçük altın (100) Lirayı aşmış. Adettendir. Ama, düğün adedi çok olunca almak o kadar kolay değil.
Ve herkes biliyor ki daveti alan herkes bir şeyler takacak ya illa adettendir.
Bir de, hafta da iki veya daha fazla düğün olduğunu düşünelim…
Ve ikinci hafta da aynı şekilde.
Davetlinin bütçesi de elvermiyorsa şayet, bahaneler uydurmak zorunda kalacak. Gitmeyecektir. Dolayısıyla, dostunun o özel gününde yanında bulunamayacaktır. Öyle de oluyor nitekim.
Gözleme devam...
Düğün davetiyesinde, düğünün günü, yeri ve saati davetiyede yazılı.
O gün ve o saatte orada bulunuyorsun.
Doğruca, takı kuyruğuna.
Sıranı bekliyorsun.
O arada, uzun süredir görüşemediğin dostlarınla karşılaşıyorsun. Laflıyorsun. Etrafa göz atıyorsun. Kimler gelmiş. Bilhassa bayanlar  “kim ne takmış, ne  giymiş” etrafı göz ucuyla tarıyor. Çünkü, daha sonra  bir araya geldiğinde, gözlemledikleri üzerine “şıklar-rüküşler”  yorumları yapılacak.
Aslında, hoş tarafı da burası...
Neyse…
Gecenin bir vaktine kadar süren o takı, kuyruğu bitiyor sonra ne oluyor, derseniz. Hiçbir şey olmuyor. Takan mazeretini bildirip çıkıyor.
Sırada düğün sahibinin ikramı var. Pasta veya kuruyemiş gibi şeyler.
Onların dağıtımı var. Müzik var. Eğlence var.
Lakin, bekleyen kim ?  
Daha önce kafanda  “kurgulamış olduğun o mazereti” beyan edip. Gayet nazik bir gülümsemeyle kendini dışarı atıyorsun.  
İçerde kalan sadece en yakın birkaç akraba ve arkadaş. Onlar da ayıp olmasın diye zorunluluktan.
Bu sıcak yaz gecelerinde nasıl olsa eğlence kısmına pek itibar olmuyor.
Kısaca.
O nedenle, düğün yerine nikah töreni yapılabilir. Aynı takı merasimi orada da yapılabilir. Bu da bir öneri.
İyi haftalar.     

BABALAR GÜNÜ
Her yıl kutlanıyordu ama pek duyulmazdı. Bu yıl, kutlamayı bırakın adı reklamı yapılır oldu. Demek ki, babalarda, anneler kadar tüketmeye başlamış. Demek ki, pazarlamacıların dikkatini çekiyor o gün.
Geçmiş bile olsa her babanın “ Babalar Günü’nü” kutluyorum.

DEĞİŞİK BİR KAYMAKAM
İlçenin En Büyük Mülki amiridir. Kasabanın  insanıyla  yüz göz olmaz. Ortalıkta pek görünmez. Ankara’nın Silivri temsilcisidir. Tebessüm etse karizması çizilecekmiş gibi sağına soluna bakmadan yürür. Temsil görevi dışında, ne iş yaptığını kimse bilmez. Ama, kimse de  merak etmez. Yalnız, İlçe’deki Memurların amiri olduğunu herkes bilir.
Evet, bu Kaymakamdır. Bir İlçe’de en büyük Makam.                                               Ne var ki, şimdi söyleyeceğim kişi bu kalıba pek uymuyor, öyle değil.
Silivri’de görev yaptı. Görevde olduğu zamanlarda tıpkı bizim gibi Silivri Belediyesi öncülüğünde yapılan toplu konutlarda ev sahibi olabilmek için bir kooperatife ortak olduğu günlerde yakından tanıdım. Üyesi olduğu Kooperatifin Genel kurullunda, gündemdeki konuların çok sert tartışıldığı anlarda yaptığı konuşmalarla ortalığı sakinleştirmiştir hep. Sonra emekli oldu. Halen Silivri’de  yaşıyor. Kooperatif  amacına ulaştıktan, tapularımızı, anahtarlarımızı aldıktan sonra  site yönetimi oluşma aşamasında yargıya intikal eden bazı olaylardan dolayı birkaç yıl mahkeme kapılarında herkes gibi sıramızı bekledik. Mahkeme kapısındaki görevli memur, dün onun amiri olduğundan zaman, zaman torpil yapmak istemiştir ama o kabul etmemiş. Herkes gibi ayakta sırasını beklemiştir. Bazen gazetecinin önünde kuyrukta, gazetesini almak için sırasını beklerken görürsünüz. Bazen, bisikletini kaldırım kenarına dayamış,  fırından ekmek alırken rastlarsınız. Bazen, çarşıda yürürken karşınıza çıkabilir. Hiç otomobil kullanırken görmedim. Arabasının olup olmadığını bilmiyorum.
Kısa yazlık pantolonu ile bisiklet kullanırken gördüğüm her defasında ve yanımda kim olursa olsun onu göstererek “işte  özlediğim, düşlediğim Silivri görüntüsü” bu demişimdir.
Bu kişi, eski Kaymakamımız Atakan Solmaz.
Evet, Kaymakamlık makamı hakkında var olan önyargılarımı tuzla buz eden biri. Önceden İşsizlikten hiçbir zaman şikayet etmeyen sıra dışı bir Kaymakam.
Ve Şimdi de sıra dışı emekli kaymakam.
Allah uzun ömürler versin.

İSTİHBARAT ZAAFİYETİ
Güvenilir yerlerden alınan haberlere göre  şu an  genelinde tamı tamına 700 bin kişi dinleniyormuş. Ve bu rakamın içinde “Ortam dinleme” sayıları yokmuş.
 Bu kadar çok telefonunu dinlendiğini  “ Ergenekon Terör Örgütü” davası ortaya atıldığından sonra öğrendik.
Gözaltılar başladığı zaman aramalar yapılıyor. Evlerde, ofislerde ne var ne yok alıp götürülüyordu…
Ve, dava açılma süreci içinde binlerce dosyayı, minibüslerle taşınırken televizyonlarda gördük. Bu dosyaların içindekiler meğer bu telefonlarda konuşmaların dökümüymüş.
 Aylar süren hazırlık aşamasında gece yarısı evlerinden apar topar, tavuk hırsızı gibi Silivri’deki hapishaneye tıkılan insanların telefon konuşmalarının derlenmiş olduğu kâğıtlarmış meğer.
Kişi, eşi, kızı, oğlu veya yakın arkadaşları ile yapmış olduğu özel konuşmaları bile bu kâğıtlara dökmüşler. Bu özel görüşmeleri ne yapacaklarsa…
Düşünün…
100 Binlerce insanın telefonu dinleniyor.
Bu dinlenenlerin tüm konuşmaları kağıda dökülüyor. İşin büyüklüğüne bakın.
Bu insanlar PKK zanlısı değil, neredeyse tamamı, zamanında o örgüte karşı canını ortaya koyarak savaşmış. Ölenler olmuş. Yaralananlar olmuş. Ama, ne hikmetse  bu açılan ERGENEKON davasında çete ile suçlanmaktadırlar.
Gururuna yediremeyip intihar edeni bile oldu.
Neyse...
İşin diğer yanı da var.
Az buz değil yüz binlerce insanı dinlemekle görevli binlerce insan. Teröristleri dinlemek yerine, terörle mücadele edenleri dinliyor. Yani, meşgul .
Belli yere bilgi topluyorlar. Bildiriyorlar.
Yıllar önce darbe planı yapmışlarmış.  
Herhalde, emekli olmalarına rağmen  yine “ yapabilirler” diye bu endişe.
Dünyanın hiçbir Hukuk Devletinde görülmesi mümkün olmayan, bu telefon dinlemelerinden yola çıkarak “suçsuzluğunu ispat et” dediler,  zamanında terörle mücadele etmiş bu insanlara.
Doğudaki karakol baskınlarında, diğer kentlerde gelişen son terör olaylarından sonra “istihbarat zafiyeti” konusu gündeme geldi.
Dileğim, bu  telefonu dinlenen binlerce insan yerine cana, mala kast eden, teröristlerin dinlenmesi ve zayıflığın  giderilmesi..

HAFTANIN SÜRPRİZİ  
TDH …
Parti değildi ama çoğu yerde rastlar olmuştuk.   
Daha çok “Çare Sarıgül”, “Tek Çare Sarıgül” sloganları ile tanımıştık, TDH (Türkiye Değişim Hareketi )’ni.
Halen Şişli  Belediye Başkanı olan, eski CHP’li Mustafa Sarıgül başkanlığında faaliyetlerinin yürütmekte idi.
Ve bu ay sonuna kadar Parti olmayı hedefliyordu.
Henüz parti değildi ama il ve ilçelerde Parti gibi faaliyetleri vardı. Yurdun her köşesinde örgütlenmişti.  
Geçen hafta bu amacından vazgeçtiğini duyurdu.
Ardından…
“Kılıçdaroğlu Başkanlığında yeni CHP’ye  destek veriyorum” dedi.
 Bu haber haftanın sürpriziydi.

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
Abraham Linkoln ;  
“Bazılarını her zaman kandırabilirsiniz ama herkesi her zaman kandıramazsınız.” demiş.
   
HAFTANIN EN İYİLERİ
* Silivri Belediyesi’nin Uğur Mumcu Meydanı’ndaki çadırda  ücretsiz olarak vermiş olduğu sağlık hizmeti.
* Hürhaber’in 2000. Sayısına ulaşması.

GÜNE UYAN
“En sadık uşak azat edilmiş uşaktır.”
(Amerikan sözü )
 

YORUM YAP