UN Global Compact Türkiye 2025 Zirvesi

UN Global Compact Türkiye 2025 Zirvesi

10.12.2025 14:08:15

Geçtiğimiz günlerde UN Global Compact Türkiye'nin ev sahipliğini yaptığı zirveye katıldım.İş dünyasının ve sürdürülebilirlik alanının önde gelen isimlerini dinleme fırsatı buldum. Birbirinden değerli isimlerin yer aldığı ufuk açıcı bir programdı.
UN Global Compact (Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi), 160'ın üzerinde ülkede 20.000'den fazla şirketin katıldığı, dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik inisiyatifi. Bu oluşum, üye şirketlerin stratejilerini ve operasyonlarını insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarında destekliyor. Firmaların sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşılabilmesi için iş dünyasına liderlik ediyor.
Bu ön bilgiyi paylaştıktan sonra gelelim konumuza.
Çalıştığım firmayı temsilen katılmış olduğum bu program; katılımcılara kurumsal vicdanın, ortak aklın ve çok paydaşlı iş birliklerinin artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu güçlü bir şekilde hatırlattı. Zirveden ayrılırken zihnimde tek bir cümle vardı: “Artık mazeret dönemi bitti”. Buna bağlı olarak da vakit cesaretli bir şekilde “rekaberlik” ruhuyla “Daha Hızlı, Daha İleri” adım atma vakti. “Rekaberlik” ruhunun ne olduğunu da yazımın sonlarına doğru açıklıyor olacağım.
DÖNÜŞÜMÜN ÖNCELİKLERİ
Zirve katılımcılarından TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan; adil dönüşüm, yeşil dönüşüm, döngüsel ekonomi ve dirençli geçiş gibi kritik başlıklara vurgu yaptı. Ekonomik güvenliğin sürdürülebilirliği için dijital beceriler, analitik düşünme ve kapsayıcı liderliğin önemine dikkat çekmesi, yeni dönemde sadece teknolojinin değil, zihniyetin de dönüşmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuş oldu.
Financial Times yazarı ve aynı zamanda altı kıtada 26 ülkeyi gezerek iklim değişikliğine yanıt vermek için küresel çapta verilen mücadeleyi anlattığı ‘Racefor Tomorrow' kitabının da yazarı olan Simon Mundy ise bizlere daha sert bir tablo çizdi. Sera gazı etkisinin ekonomik dengeleri bozduğunu, yapay zekânın kontrolsüz kullanımının finansal kayıplara yol açabileceğini vurguladı. Ancak en çarpıcı tespiti ise; kırılganlık, kutuplaşma ve etik erozyonun teknik çözümlerden çok daha büyük bir tehdit oluşturduğu yönündeydi. Mundy'nin aktardığı bir diğer gerçek de şu oldu: Sürdürülebilirlik amacı olan markalar daha hızlı büyüyor. Bu durum, değerler ve etik duruşun iş sonuçlarına net şekilde yansıdığını göstermesi açısından önemli.
LİDERLİK VE KURUMSAL KÜLTÜR
Unilever Türkiye Ülke Başkanı Ali Fuat Oranoğlu'nun paylaştığı üç adımlı strateji —Hedeflendirme Yap, Eylem Planı Oluştur, DNA'na Yerleştir— sürdürülebilirliğin yan faaliyet değil, şirket kültürünün merkezinde yer alması gereken bir dönüşüm olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
Enerjisa Üretim CEO'su İhsan Erbil Bayçöl ise zirvenin en etkileyici liderlik mesajlarından birini verdi: “Gezegen için en büyük tehlike, başkasının onu kurtarmasını beklemektir.”
Bayçöl'ün vicdanı ve bireysel sorumluluğu merkeze alan bu çağrısı, kurumsal ve bireysel eylemsizliğin en büyük tehditlerden biri olduğunu bir kez daha hissettirdi.
FİNANS VE TEDARİK ZİNCİRİNDE YENİ KURALLAR
Finans sektörü artık sürdürülebilirlik kriterlerini yalnızca desteklemiyor, aynı zamanda şart koşuyor. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Özşuca'nın konuşması sırasında aktardığı gibi bankalar, kredi değerlendirmelerinde projelerin çevresel ve sosyal etkilerini, emisyon yoğunluğunu ve risk yönetimini hesaba katıyor. Bu yaklaşım ise; finansmana erişimin gezegen üzerindeki etkiyle doğrudan bağlantılı hale geldiğini gösteriyor.
Tedarik zinciri tarafındaysa gerçekler artık çok daha da net. Ford Otosan ve Schneider Electric temsilcileri, tedarikçilerin davranış kurallarına uyum sağlamamasının sözleşme iptallerine kadar uzanabileceğini belirtti. Schneider Electricİnsan kaynakları genel müdür yardımcısı Özge Benel'in “Bu bir risk değil, geleceğe yatırım” vurgusu, dönüşümün sadece büyük şirketlerden değil, tüm ekosistemden beklendiğinin açık bir göstergesi niteliğindeydi.
ENGELLER VE ÇÖZÜM: REKABERLİK
Ufuk açıcı bilgilerin havada uçuştuğu dinledikçe dinleyesimin geldiği zirvede panelistler sürdürülebilirliğin önündeki engelleri üç başlık altında topladı: kısa vadeli düşünme, ben merkezci erteleme ve zihniyet dönüşümünün zorluğu.
Borusan CAT CEO'su Özgür Günaydın bu noktada zirvenin anahtar kavramını da ortaya koydu: “Rekaberlik”. Yani, rekabet ederken aynı zamanda iş birliği yapma ruhu. Bu kavram, sürdürülebilirlik dönüşümünün hızlanması için sektörler arası dayanışmanın kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
ÖZET
Türkiye ve Avrupa'dan iş dünyası liderlerini, Birleşmiş Milletler, kamu ve sivil toplum temsilcilerini kapsayıcı ve yaşanabilir bir dünya için bir araya getiren UN Global Compact Türkiye 2025 Zirvesi, sürdürülebilirliğin artık bir seçenek değil, yeni bir ekonomik değer modeli olduğunu güçlü bir şekilde kanıtladı. Bu model; vicdanlı liderlik, uzun vadeli vizyon, tedarik zincirine kadar uzanan cesur adımlar ve “ben” yerine “biz” diyebilen bir kültür üzerine kuruluyor. Bu zirve, temiz, adil ve rekabetçi bir geleceğin ‘iş birliği' ekosistemiyle mümkün olacağına dair inancımı daha da pekiştirmiş oldu. Geriye ise, vicdanlarımızı merkeze alıp cesaret ve kararlılıkla topyekûn eyleme geçmek kalıyor.

YORUM YAP