Uğur Bakıcı

Sokak hayvanları meselesi

Hükümet sokak hayvanlarına yönelik yasa tasarını meclise getirmeye hazırlanıyor. Bu yasa tasarısıyla birlikte Hayvanları Koruma Kanununda değişikliğe gidilecek. Taslak teklife göre sokak hayvanları bulundukları yerlerden toplanıp barınaklara götürülecek ve barınaklardan sahiplenilmesi beklenilecek. Buraya kadar herşey normal. Hali hazırda da benzer bir uygulama yapılıyor. Buraya kadar bir ‘mesele' de değil. Asıl mesele toplumu ikiye bölen detay. Bu detaya göre de belirlenen süreçte sahiplenilmeyen hayvanların 'uyutulması' yani öldürülmesi planlanıyor. Bu sistem -toplanıp sahiplenilemeyen hayvanların öldürülmesi- İngiltere'de yıllardır uygulanıyor. Hükümet yetkilileri de onca model arasında gidip kendi içinde sorunlu olan İngiltere modelini seçmişler. İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Hali hazırda bu yöntem İngiltere'de uygulanmasına uygulanıyor fakat hayvan hakları savunucularını yıllardır bu modelin sorunlu bir model olduğunu, biran önce başka bir modelin devreye sokulması gerektiğini savunuyorlar. Yasa tasarısı daha meclise gelmeden taslak halindeyken bile ülkemizde tartışmanın fitilini ateşledi ve halkı ikiye bölmeyi başardı. Tartışmaların ve dolayısıyla halkın bölünme durumuysa barınaklardaki hayvanların‘uyutulma' yani öldürülmeleri özelinde yoğunlaşıyor. Bu kapsamda sağlıksız bir modeli neden yasallaştırmaya çalışıyorlar anlamakta zorluk çekiyorum. Üstelik kendi açıklamalarına göre Avrupa'daki modeller incelendi. Bu incelemeye rağmen onca model arasında gidip bu modeli seçmişler. Şuan an için bu tepkileri görüp geri adım attılar ve “taslağın üzerinde çalışmalarımız devam ediyor” demekle yetindiler. Bu geri adımdan dolayı bir nebze de olsa içimiz rahatladı. İleri de ne olur orasını bilemem tabi. Çözüme yönelik hayata geçirilecek uygulama için hükümet Avrupa Birliğindeki uygulamalar üzerinde duruyor. Avrupa Birliği vurgusu yapılıyor. Konu özelinde Avrupa Birliği mevzuatına baktığımızdaysa hayvan haklarıyla ilgili çeşitli mevzuatları olmakla birlikte sokak hayvanlarına yönelik herhangi bir düzenlemesinin olmadığını söyleyebilirim. Avrupa Birliği üye ülkelerine sokak hayvanlarının sayısını azaltmaya yönelik tam yetki verip bunu nasıl yapmaları gerektiğine dair detaya inmiyor. Üye ülkelerin kendi inisiyatiflerine bırakılan bir uygulama diyebiliriz. Avrupa Birliği özelinde ülke bazlı incelediğimizdeyse meselenin çözümüne yönelik iyi örnekler görebiliriz. Bazı ülkelerdeki uygulamaları siz değerli okuyucularımıza aktarmak isterim. İsveç'te örneğin sokak hayvanlarına 'uyutulma/öldürme' yapılmıyor. Sokaktaki hayvanlar toplandıktan sonra barınaklara götürülüyor ve bu barınaklarda ömürlerinin sonuna kadar bakılıyorlar. Almanya ve Belçika'da hayvanların ciddi sağlık sorunu olduklarında ve iyileştirilememe hallerinde uyutma/öldürme hayata geçiriliyor. Komşumuz Yunanistan ise barınaklardaki hayvanlar için 3 ay bekleme kuralını uyguluyor. Hayvan dostlarımız barınağa getirildikten sonra 3 ay içinde sahiplenilmezse şayet kısırlaştırıp aşıları yapılıyor. Akabinde de buldukları yere geri bırakılıyorlar. Bazı ülkelerdeyse sokak hayvanlarını sahiplenip bakamayıp tekrardan sokağa geri bırakmak isteyenler için caydırıcı cezalar uygulanıyor. Fransa'da örneğin bu kişiler için 45 bin Avro'ya kadar para cezası uyguluyor. Para cezasının yanında 3 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Almanya'da örneğin hayvan sahiplenenler vergiye tabi. Resmi verilere göreyse bu vergiden yılda yaklaşık 40 milyon Avro vergi toplanıyor. Bu paranın büyük bir kısmıyla da barınaklar finanse ediliyor. Yine Almanya'da barınağa getirilen bir köpek misal insanı ısırdığı için getirilmişse 450 gün terapi görüyor. Bu süre tamamlanmadan da sahiplenilmesine izin verilmiyor. Bu arada, Dünya Sağlık örgütünün resmi verilerine göre dünya genelinde 600 milyon sokak hayvanı var. Bunların 80 milyonu Hindistan'da. Hindistan bu sayıyla başı çekiyor. 2.sıradaysa Çin var. Çin'deki sayıysa 75 milyon. Nüfusuna oranla en çok sokak hayvanı olan ülkeyse komşumuz Yunanistan. 11 milyon nüfusa sahip ülkede 3 milyon sokak hayvanı mevcut. Hollanda ise sokak hayvanı sayısı 0. Hollanda bu işi çözmüş. Ülkemizdeyse resmî açıklamalara göre 4 milyon sokak hayvanı var. Ülke içinde sokak hayvanları meselesi özelindeki tartışmanın detayına indirmek isterim sizleri. Toplumumuzun bir kısmı sokak hayvanlarının sokaklarda kendisi ve ailesi için tehlike saçmaları nedeniyle biran önce sokaklardan toplanması gerektiğin hatta daha da ileri giderek toplanmakla kalmayıp öldürülmesi gerektiğini savunurken; toplumun geri kalan kısmı da ‘hayır onlarda can yaşam hakları var, başka bir çare bulunmalı'durumunu savunuyor. Öyle ya da böyle bu konu yasalaşacak. Bu haliyle yasalaşırsa şayet hayvanlar barınaklara götürülecek. 30 gün barınakta bekledikten sonra sahiplenen çıkmazsa şayet uyutulacak yani öldürülecek. Mevcut kanun maddesine göreyse sokakta güçten düşen ve sahipsiz hayvanlar yerel yönetimler tarafından hayvan bakım merkezlerine götürülüp bakımları yapıldıktan ve kısırlaştırıldıktan sonra 7 gün içinde barınaktan sahiplenilmezse şayet tekrardan alındığı yere bırakılıyor. Tam da bu noktada hayvan hakları savunucuları ve belediyeler karşı karşıya geliyor. Bu mesele özelinde mevcut yasanın etkisiyle de çoğu belediye ‘illallah' etmiş durumda. Bu duruma çözüm bulan belediyelerse bu seferde hükumete takılıyorlar. Örneğin belediyeler sokak hayvanlarını barınaklarda bakmak için hayırsever iş adamlarından maddi destek alma işini halletmiş olsalar bile o barınağın yerini hükumetten tahsis edebilmek için 2-3 yıl idari izinlerle uğraşmak durumunda kalıyorlar. Bu mesele belediyeleri her koşulda zora sokan bir mesele. Öyle ki mevcut yasaya uyup sokaktan aldıkları ve barınakta bakıp tüm süreci tamamladıktan sonra aldıkları yere bıraktıkları an hayvan sevmeyen, hayvanları tehlikeli bulan vatandaşla karşıya kalıyorlar. Aldıkları yere geri bırakmama durumundaysa bu sefer de o hayvanların geri gelmeme durumunu takip eden bölgenin hayvanseverler vatandaşları belediyelerin kapısına dayanıp durumu sorguluyorlar. Ki hayvanları geri bırakmama durumunda yasaya karşı gelmiş oldukları için bırakmaya mecburlar. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık durumu diyebiliriz bu duruna. Umarım yeni tasarısı yerel belediye ile vatandaşları, vatandaşla vatandaşı karşı karşıya getirmeyecek bir yasa olur. Her ne kadar Cumhurbaşkanı yerel seçimler öncesi bu konuda yerel belediyeleri suçlasa da mevcut durumda bu yasa belediyelerin elini kolunu bağlıyor. Bu meseleden kurtulmak içinse dünyadaki iyi uygulama örneklerini (Hollanda gibi) ele alarak ve iyi analiz ederek yerel dinamiklerle de harmanlayıp yasalaştırmak elzem. Böylece canları bizlere emanet olan hayvan dostlarımızın meselesi de mesele olmaktan çıkar ve çözüme kavuşmuş olur. Öldürmemek kaydıyla tabi.

 

YORUM YAP