Ahmet Yücegök

SİLİVRİ'DE GEÇEN HAFTA

Silivri'nin siyaset tarlası bu hafta kuruydu .
Taa ki, Perşembe gününe kadar…
Perşembe  günü AKP İlçe yöneticilerinin  düzenlediği basın toplantısı vardı. Yine de, Silivri, bu hafta siyasi anlamda, geçen haftalardan daha durgun geçti, diyebiliriz.
Neyse.
Bir hafta önceydi.
Yerel gazetelerden, Çayırdere  Mahallesine “Doğalgaz  verildi” duyumunu aldım. Şaşırmadım desem  yalan olur.
Anamın doğduğu Köyüdür, şu anki  Çayırdere Mahallesi …
Balkanlardan göç tarihi 1878'dir.
Sayalar ve Danamandra Mahallelerimizdekiler gibi …
Hatta.
Alibey Mahallesinde bir çok aile ile birlikte …
Demem.
O eski köyleri çok iyi biliyorum.
Düne kadar evlerinin tapusu yoktu. Hala da olmayan vardır ya neyse ...
Şimdi, düşünün.
Evinin, ahırının, kümesinin, samanlığının, tapusunu alamamış bir kişi yaşadığı o yere doğal gaz çekecek…
Nasıl olacağına dair bir “formül” söyleseler iyi olur …
Haaa …
Sakın ola ki  bu söylediklerimden “köye doğalgazın gelmesi kötü” gibi bir yanlış anlama olmasın. Çünkü, Çayırdere'nin de Sayalar'ın da, Danamandra'nın da doğal gaza ulaşmaları analarının ak sütü gibi hakları. Ayrıca, doğalgazın oraya ulaşması  lütuf filan haktır hak...
Dediğim gibi.
Henüz evinin tapusunu vermemişin. Ki, öncelikli görevin o .  
İnsanlar Ecrimisil ödemekten canları çıkmış, gına gelmişler.

ONLAR BUNU HEP YAPIYOR
Eski Orman Köyü olan yeni mahallelerde zaman, zaman yıkımlar yapılıyor.
AKP İlçe yönetimi ortada yok.
Hatta, alttan alta “CHP Belediyesi yıkıyor, biz olsak yıkmayız, yıktırmayız” demeye getiriyor…
***
Köye  Doğalgaz  geliyor …
Fotoğraf karesinde Silivri AKP Yöneticileri …
Gazı getiren, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin yan kuruluşu İGDAŞ …
Törende, Mahallenin Muhtarı yaptığı konuşmada, emeği geçenlere teşekkür mealinde, bir şeyler söylüyor…
Ardından AKP İlçe Başkanı ilçe başkanı mikrofonu kapıyor.
Başlıyor döktürmeye.
En tepesindekileri taklit ederek.
Efendim, 2004 Yılının öncesinde...
Öyle ki...
Kendilerinin uydurdukları ama tekrarlamaktan bıkmadıkları bazı cümleleri o yıllarda olduğu gibi aynen tekrarlıyor…
Bakın şimdi …
Gazı getiren İGDAŞ …
İGDAŞ, İBB'nin yan kuruluşu …
Ve, bu iş onun görev alanı içinde…
Bu şu demek .
İGDAŞ “İstanbul İl Sınırları içinde her yere, doğalgaz vermek  için kurulmuş bir şirket”...
Yani... Bir İGDAŞ verilen  bu   görevi  yapmak zorunda …
İki İGDAŞ verilen bu görevi  layıkıyla yapıyorsa İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından ödüllendirilebilir. Yapmıyorsa da, yapamıyorsa da yine Kadir Topbaş tarafından cezalandırılır...
Kısaca …
AKP İlçe Yönetiminin, orada, o  törende diğer  misafirlerden farkı nedir?  Ya da ne işi  olabilir?
***
Bakın!.. Tekrar, tekrar söylüyorum…
Eğer AKP  İlçe yönetimi, o eski köy, yeni mahalleler için, bir şey yapacaksa, nutuk atmak değil, konu mankenliği yapmak değil, ivedilikle TAPU ve ECRİMİSİL  meselesini çözmektir…
Ve. Tekrar hatırlatayım…
TAPU ve ECRİMİSİL sorunu, GAZ vermeye engel değil…
Nokta. İyi haftalar.

ADI  BİLİNEN BİR  HAFTA  
Unutmak,insan hafızasına özgüdür.    
Ama.
Unutmadık.
Çünkü.
Gözümüzle gördüğümüz, kulaklarımızın duyduğumuz, başlı başına büyük bir  olaydı onlar …
Evet …
17 Aralık 2013 günü gördüklerimiz ve duyduklarımız yaşadığımız en büyük “usulsüzlük ve yolsuzluk” görüntüleri  idi.
Ve ayni gün.
Ekranlara yansıyan.
Polisin, savcı ve Mahkeme emirlerini dinlemeyerek suça nasıl ortak olduklarını ve sonrasını da unutmamız mümkün değil…
O gün Devletin bir bankası olan Halk Bankası Müdürünün “paraları” bankasının kasasında değil de  “ayakkabı kutularının içinde evine sakladığına” tanık olduk ...
Sonrasında da …
Ayakkabı kutularından çıkan  milyon dolarları ve para kasalarını  kamuoyuna gösterenlerin meslekten atılmakla kalmayıp Silivri Cezaevine gönderildiğine ...      
Özetle.
Olay Türkiye tarihinde bir ilkti…
Sonraki günlerde.
Bu 17 Aralık ve ardından gelişen 25 Aralık 2013 tarihleri için, muhalefet kanadından değişik öneriler yapıldı...
Anlatmaya çalıştığım.
İçinde bulunduğumuz hafta;
• Ayakkabı kutuları  ve içlerinden çıkan 4,5 milyon dolarlar,
• 700 bin liralık kol saati, Başbakanın, Şehircilik Bakanı'na emir verip bazı müteahhitlere avantaj sağlamak için imar planlarının değiştirilmesi,
• Bakanlara hediye edilen UMRE yolculuğu,
• Bir bakanın oğlunun evinde bulunan (7) para kasası ve içinden (1) milyon liradan fazla çıkan nakit para,
• Elbise torbalarından, çikolata kutularına kadar uzanan görüntülerin yı dönümü  haftası v.s…

BİR GARİP OLAY
Sabahın dokuzundan beri sıradayım.
İlk geldiğimde “hasta kabul yeri olan hasta kabul yeri  önündeki ışıklı tabelada en başta benim adım”  yazlıydı…
Sevindim.
“önceden randevu” almak ve  torpil aramadan, adımın bu tabelada  yazıyor olması önemliydi benim için, bu, belli bir düzenin işlediğini gösteriyordu.
Kapı kapalı.
İçerden ses yok.
“Doktor gelmemiş olabilir” diye bekledim sabırla.
İçeri giren çıkan oluyor.
Sabırla “herhalde kural böyle” diyorum ama  bir yandan da, kapının üstündeki ışıklı tabelaya bakıyorum. Işıklı tabelanın altındaki “hasta hakları” yazısındaki yazan öncelikleri tek, tek okuyorum …
Saat 11.45 ve ben hala beklemekteyim.
Baştan söylediğim gibi, adım en üstte yazılıydı “randevulu  hastaymışım-öncelikli hastaymışım.” Tabelada adım bir iniyor bir çıkıyor bir türlü sıra gelmiyor.
Günlerden Perşembe  ve ben  Nöroloji Kliniği önündeyim…     
***
Görevli Doktorun asistanı olduğunu tahmin ettiğim bayanın “sıra meselesinden mırın, kırın” edenlere  “randevu veya başka bir şey değil sıra numarası önemli” demesi de ayrı bir can sıkıntı …
 “Tabelaya dikkat” diyenlere  “onun sırası senden önce” deyip, kestirip atıyor.
Zaman, zaman tartışmalar uzadı .
Bir ara “kapat kapıyı ne uğraşıyorsun onlarla” diye bağıran doktorun sesini duydum .
Tartışmalardan çıkardığım.
Kurallar uygulanmıyor, kargaşa ondan çıkıyor.
***
Sıra, randevu, hır, gür v.s…
Neyse ki.
Sağlam çıktım.
Doktor “bir şeyin yok” dedi …

O İŞ NE OLDU ?
Görüyorum ki …
AKP Silivri yönetimi …
İBB'den rol çalarak …
Muhtarlar üzerinden siyaset  yapmaya çalışıyor…
Ama. Tapu ve ecrimisil meselesine gelince tıs yok ...
Oysa… Seçimlere (2) gün kala Çayırdere'de “tapu sorununu çözdük” demişlerdi …
Muhtarım.
Sahi. Ne oldu o iş?

İSTER İNAN İSTER İNANMA
“İnsan hakları insanların görmesi ve başkalarına göstermesi gereken muameleyi dile getiren etik ilkelerdir.”
(Müberra Yüksel 11/12/2015 Hürhaber)

ŞİMDİ NE OLACAK?
• Düşürülen Rusya uçağı meselesi ne olacak, ne zaman bitecek?
• Ülkemin bir bölgesinde (10) bin askerle yürütülen ve haftalardır süren harekat ne zaman sona erecek?
• Musul, Başika'ya gönderilen askerlerden ABD'nin haberi yok muydu?
• İsrail'den gaz alacağız, deniyor.
• Mavi Marmara olayı ve orada öldürülenler meselesi ne olacak?
• Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu,  Suriye'de, Esat Meselesinde üzerinde  anlaşmış, deniyor, doğru mu?
• CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, bütçeden “romanlara” pay istemiş.
• CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem “Erdoğan'dan özür bekliyorum” demiş.

YORUM YAP