Handan Demirkıran

Ölümün ardından “yas” süreci

Yas, sevdiğimiz bir kişinin kaybından sonra hissedilen duygusal uyuşukluk, inanmama, ayrılık kaygısı, çaresizlik, üzüntü ve yalnızlıktır. Yas, basit bir duygusal durumdan çok, çok boyutlu, karmaşık ve kişiden kişiye değişiklik gösterebilen bir süreçtir. Bu boyutlardan biri, kaybedilen kişiye duyulan özlemdir. Özlem, kaybedilen kişiyi geri getirmeye yönelik bir ihtiyaç ya da isteği ifade eder. Yapılan araştırmalara göre bir kişinin kaybından sonra yaşanan en yoğun duygu özlemdir. Kaybın ardından geçen 6 ay içerisindeki süreçte bu özlem duygusunun ve ölüme yönelik olumsuz duyguların azalması ardından kabullenme sürecine girilmesi beklenir. Yas sürecindeki bir diğer boyutta ayrılık kaygısıdır. Ölen kişiyle ilgili düşünceler, ağlama, iç geçirme gibi durumların yanı sıra ölen kişiyi anımsatan mekânlara ve eşyalara odaklanma görülür. Yas umutsuzluğu, yenilgi hissini, depresif semptomları, ortak etkinliklerin anlamını yitirmesini, artan yalnızlığı, üzüntüyü, çaresizliği barındırır. Özlem ve ölüme ilişkin olumsuz düşünceler zamanla azalması beklenirken ayrılık kaygısı yaşam boyu da devam edebilir. Ancak çoğumuz keder gözyaşlarından uzaklaşır, hayatımızda üretmeye ve yaşamaya devam ederiz.
Kaybın ardından 6 ay geçtikten sonra, kaybın gerçekliğinin kabul edilmesi, gelecek hakkında daha iyimser olunması ve günlük hayatın gereklerinin yerine getirilmesi beklenir. Bazen yasın uzadığı, maskelendiği ya da intihara yakınlaştırdığı görülmektedir. Aile içindeki iyi iletişim depresyonun azalmasına ve intihar düşüncelerini görülme sıklığının azalmasını sağlayabilir. Uzamış yasta, kaybın üzerinden 6 ay geçmesine rağmen kişiler hayatına devam etmekte zorluk çeker, duygusuz ve kopuk hissederler; ölen kişi olmadan hayatlarının anlamının olmadığını ve geleceğin bir anlam ifade etmediğini düşünürler. Uzamış yasın kişi üzerinde hem fiziksel sağlık hem de ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkileri vardır.
Ölen kişiye tutunma konusunda ısrarcı davranıp, yas sürecinin uzaması durumunda kişilerin terapi sürecine girmesi en doğrusu olacaktır. Ani, zamansız, şiddet içeren ya da travmatik ölümlerin geride kalanlar için etkisi daha yoğun ve uzun olacaktır. Bu durum başa çıkma sürecinin daha da zorlaşmasına neden olur. Bu tür ölümlerde istenmeyen düşünceler, geçmişe dönüşler, kabuslar, uyku bozuklukları, konsantrasyon sorunları gibi Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSBB) belirtileri eşlik eder.
Cenaze törenleri çoğu kültürde yas tutmanın önemli bir yönüdür. Bu törenler psikolojik açıdan daha fazla fayda görülmesini ve duruma daha iyi uyum sağlanmasını sağlar. Halka açık cenaze töreninin yapılması ve daha sonra yapılacak olan anma etkinliklerinin, yas sürecinin daha sağlıklı ilerlemesinde etkisi olacaktır.
Yas süreci her ne kadar ölümü temsil etse de bu süreci sağlıklı bir şekilde yaşamak gerekir. Ağlamak, anmak, üzüntü duymak, özlemek yas döneminde olumsuz gibi görünen olumlu duygulardır. Bunları yaşamayıp ertelemek, ölümü kabullenmeden, yüzleşmeden hayata devam etmeye çalışmak; dik ve güçlü olmaya çalışmak daha yıpratıcı bir süreçtir. İnsanlar her durumda duygularını inkâr etmeden, bastırmadan yaşayıp ifade edebilmelidir.

YORUM YAP