Sevginar Sali

Metin Karakaş; “Ben hâlâ buradayım” diyen bir sessiz güç

Metin Karakaş'ın Metropol FM'de verdiği röportaj, sadece bir siyasi değerlendirme değil; aynı zamanda yıllardır sessiz kalan, hem AK Parti'nin kuruluş yıllarında hem de Silivri'nin yerel siyasetinde iz bırakmış bir aktörün sahaya yeniden “sözle” dönüşü niteliğinde. Karakaş'ın sözleri dikkatli okunduğunda hem geçmişle hesaplaşan hem de geleceğe mesajlar veren çok katmanlı bir yaklaşım görülüyor.

YARIM KALMIŞ BİR HİKÂYENİN DEVAM SİNYALİ

Karakaş, 2004-2009 yılları arasında Silivri Belediye Başkan Yardımcılığı yaptı, üç ayrı dönemde belediye başkan aday adayı oldu; ancak hiçbirinde adaylık resmileşmedi. Dolayısıyla Silivri'de onun ismi bir bakıma, “belediye başkan adayı olmalıydı ama olamadı” cümlesiyle özdeşleşti. Röportajda Volkan Yılmaz'a duyduğu açık destek ve onun görevine devam etmesini “içtenlikle istedim” demesi, aslında kendi gerçekleştiremediği vizyonu bir başkasında görmesinden kaynaklı bir sahiplenmeyi çığrıştırıyor. Bu da gösteriyor ki Karakaş için Silivri hâlâ bir “tamamlanmamış dosya”.

AK PARTİ'DEN KOPUŞ VE SİYASETE YENİDEN YAKLAŞIM

2003'te AK Parti'ye katılan, ilçe başkanlığı ve meclis üyeliği gibi görevlerle partinin Silivri'deki mimarlarından biri olan Karakaş, 2014 sonrası Gelecek Partisi'nde kurucu olarak yer almış, ancak oradan hızlıca ayrılmıştı. Bu, siyasi duruşunda bir kırılmaya ve belki de merkezi yapıdan hayal kırıklığına işaret ediyor. Ancak röportajda hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hem de Erbakan'a duyduğu vefayı özellikle vurgulaması, AK Parti'den "kökten kopmadığını", ama bağımsız ve ilkesel bir pozisyon arayışında olduğu mesajını içeriyor.

Aktif siyasete dönmeyeceğini söylese de, “Eğer çok elzem bir ihtiyaç olursa değerlendirilir” gibi cümlelerle aslında kapıyı tamamen kapatmıyor. Bu da, gerek tabanında gerek parti içerisinde, “bir ihtiyaç anında geri dönebilir” algısını besliyor.

SİLİVRİ'DE SİYASETİN YÖNÜNE DAİR STRATEJİK GÖZLEM

Karakaş'ın değerlendirmelerinde teknik bilgi ve yerel idare tecrübesi ön planda. Özellikle “proje mi, temas mı?” sorusunu gündeme getirmesi ve Silivri halkının bu seçimde duygusal tercih yaptığını söylemesi, seçmen davranışlarına yönelik keskin bir analiz içeriyor. Karakaş, halkın duygusal yakınlığı önceliklediğini kabul ediyor ama yönetim kalitesi için bunun yeterli olmayacağı uyarısını da yapıyor. Dolayısıyla Balcıoğlu'na hem destek veriyor hem de ciddi bir beklenti çıtası koyuyor.

SİSTEM ELEŞTİRİSİ VE ORTAK AKIL VURGUSU

En önemli çıkış noktalarından biri ise “ortak akıl kültürünün kaybolduğu” eleştirisi. Bu cümle yalnızca Balcıoğlu'na değil, genel olarak Silivri'deki siyasi ve kurumsal yapıya yöneltilmiş bir sistem eleştirisi. Kent konseyleri, mimarlar, STK'lar, eski başkanlar gibi geniş katılımlı mekanizmaların devreye sokulmasını savunması, Karakaş'ın yerel demokrasiyi araçsal değil, işlevsel gören bir anlayışa sahip olduğunu gösteriyor. Bu yönüyle yalnızca bir siyasi figür değil; aynı zamanda bir “yerel akıl” olarak kendini konumlandırıyor.

Metin Karakaş'ın Rıfat Kutlu ve Hüseyin Turan örnekleri, siyasi hafızaya ince bir gönderme, teşkilat içi pozisyonlanmaya yönelik zarif bir mesaj ve kendi etkisini hatırlatma hamlesidir. Bu örneklemeler üzerinden Karakaş, hem geçmişe vefa gösteriyor hem de geleceğe dair yeni bir siyasi rol için meşru zemin hazırlıyor – doğrudan değil ama çok bilinçli bir ima diliyle.

KADİR TOPBAŞ VURGUSU

Karakaş'ın Kadir Topbaş ismini öne çıkarması da çok önemli. Bununla klasik AK Parti belediyeciliğine —yani “hizmet odaklı, polemikten uzak, uyumlu yönetim” çizgisine— duyduğu aidiyetini gösteriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi geçmişinde Topbaş'ın temsil ettiği bu çizgi, teknik bilgiyle donanmış, tartışmadan uzak ve projeleriyle konuşan bir siyaset anlayışıydı.

Karakaş, bu isimle özdeşleştiğini ima ederek aslında şunu söylüyor: “Ben de o çizginin adamıyım. Bugünkü siyasetin sertleşen ve kutuplaşan dili bana göre değil.”

Bu aynı zamanda Ekrem İmamoğlu'na yönelttiği eleştirilerin de temelini oluşturuyor. Çünkü Karakaş'ın eleştirisi yalnızca kişiye değil, Topbaş sonrası İBB'de yaşandığını düşündüğü siyaset eksenli dönüşüme karşı bir duruş niteliği taşıyor.

Kadir Topbaş vurgusu, Metin Karakaş'ın röportajındaki stratejik hamlelerden biridir. Bu vurgu;

  • kendini AK Parti'nin kurumsal hafızasına ait göstermesi,
  • hizmet odaklı siyasete bağlılığını ilan etmesi,
  • günümüzün kutuplaşan siyasetinden kendini ayrıştırması
    ve
  • gerektiğinde "Köprü kuracak akil kişi" rolü üstlenmeye hazır olduğunu göstermesi açısından çok kıymetlidir.

Yani bu referans, sadece geçmişe saygı değil; bugün için konumlanma, yarın için davet ihtimalidir.

GERİ DÖNMEK İÇİN DEĞİL; GERİ ÇAĞRILMAK İÇİN YAPILAN BİR HAMLE

Metin Karakaş bu röportajda aktif siyasete “fiilen” değil ama “fikren” döndü. Sessizliğini uzun yıllar sonra bozarak hem tabana hem teşkilatlara hem de kamuoyuna bir mesaj verdi: “Ben hâlâ buradayım, düşünüyorum, izliyorum ve gerektiğinde konuşuyorum.” Bu, siyasette bir tür yoklama çekmektir. Geri dönmek için değil; geri çağrılmak için yapılan bir hamle.

Özetle Metin Karakaş'ın açıklamaları, Silivri siyasetinde uzun süre sessiz kalmış bir aktörün yeniden tartıya çıkmasıdır. Bu röportajla hem bir döneme tanıklık sundu hem de gelecek için bir hatırlatma yaptı. Geri döner mi bilinmez; ama artık şu net: Metin Karakaş bu denklemde yeniden bir değişken haline geldi.

 

YORUM YAP