Sevginar Sali

Karar zamanı...

Terörün bile sindiremediği insanlar ve kesimlerde, siyasetin yaydığı umutsuzluk hakimiyetini hissettiriyor. Terör canımızı acıtıyor, üzüyor, ağlatıyor ama bununla baş etmenin yolunu buluyoruz… Bir süre sonra yaralarımızı sarıp hayatımıza devam ediyoruz… Ama geleceğe dair umutsuzluk; kilit altına alınan kapılar ve sıkıca kapatılan pencerelere rağmen bir yolunu bulup sızıyor… Etkisi fena, hem de öyle böyle değil, çok fena… Siyasetçiler altı ay arayla çıktıkları ikinci yorucu seçim maratonunda çok az şeyi değiştireceklerini bilerek son bir çabayla çalışmalara asılıyor…
Seçilenler mi, seçmen mi 1 Kasım seçim sonuçlarının 7 Haziran’dakilerle aynı çıkmasından daha endişeli kestiremiyorum… Sonuçların iyi tarafı siyasetçilere, kötü tarafı daha ziyade seçmene dokunacağı için durumumuz daha da vahim…
AK Parti 7 Haziran öncesinde ‘kaos’ ile ürküttüğü seçmene şimdi üstüne basa basa, ‘istikrar’ vadiyle yaklaşıyor… İzleyebileceği en akıllıca strateji… Testiyi kırmadan bunu düşünseydi, çok daha farklı olurdu tabi… Olmuşla, ölmüşe ne çare… Ama kaybedilen seçimlerin çaresi var… Halka hizmetin ise bin türlü yolu… İlla tek başına iktidar dayatması fuzuli…
Hiçbir seçimde ideolojiler bu kadar etkisini yitirmemişti de, bir inat hakim siyasi sahnede; oy isteyenler ve verenler için de geçerli olan…İnat varsa hata olur! Azmi tercih ederim… İlki bana biraz cahilce, ikincisi daha akıllıca ve emek yoğrulmuş geliyor…
Eskiden de mümkün değilmiş ki atalarımız bu konuda inanışlarını söz ile tasdik etmiş; "Zorla güzellik olmaz...”
Eski zamanlara göre kaybedeceklerimizin sayısı arttı… Niceliği konusunda aynı şekilde kesin konuşamam… Korkularımızın sınırları değişti, türevleri çoğaldı…
10 günden az bir zaman kaldı… İyi düşün Türkiye, doğru karar ver Silivri…
İstikrarı tek başına AK Parti’ye bağlamak mümkün değil, bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor… Bunu bir seçim vaadinden ziyade geleceğe doğru adımlarla yürümek, yaşadığımız dünyayı ve ülkeyi korumak olarak da algılamalıyız…
Umutsuzluğun bir bölüm seçmeni sandık başına gitmesini engelleyen durum hakkında benim de endişelerim yok değil… Ama neredeyse bütün seneyi tamamladığımız seçmek eyleminden fena halde sıkıldıysanız, tekrar etmesine gerek kalmayacak netlikte görüşlerimizi sandığa yansıtmalıyız. Hazır 29 Ekim ile birlikte oluşan 4 günlük tatil fırsatını değerlendirme planları yapmadan önce ülkemiz adına sorumluluklarımızın önemini hatırlayalım…
Tatil programından ziyade hayatımızda yoluna koymamız gereken daha önemli ve acil sorunlarımız var… "Benim tuzum kuru” deyip de kenara çekilenler varsa inşallah nasıl büyük bir yanılgı içinde olduklarını idrak etmek zorunda kalmazlar… İşiniz dolayısıyla aşınız, çoluk çocuğunuzun okulları var… Kendi mutlu dünyamızda yaşama olanağımız yok… Komşumuz açken, istesek de tok yatamayacağımızı bilmemiz lazım…
Dünyaca kabul gören bir savdır; yoksulluk barışın düşmanıdır… Savaşta ise kurunun yanında yaş da öyle bir yanar ki; Allah korusun…

YORUM YAP