Ali Gülcü

İyi ki...


Güneş gözlüklerimin ardına saklanmış sahilde oturuyor, bir taraftan garsonun gelip ne içeceğimi sormasını bekliyorum… Güneşli, soğuk, gri, aydınlık, arapsaçı kıvamında hafta sonuna tesadüf etmiş, garip bir gün…

Elinde terliklerle, yıllardır tanıdığım fakat bakışlarından beni çıkaramadığını anladığım ayakkabı boyacısı yaklaşıyor yanıma, düşmanım değil, iş icabı ayaklarıma bakıyor, sakallı ve çökmüş avurtları… Sigara istiyor, paketi uzatıyorum, gülümsüyor, sanki başka bir şey daha söyleyecekmiş gibi iç geçiriyor ve gidiyor…

Cebimde param olmasaydı ve ille de birinden istemem gerekseydi, acaba kimden isterdim düşüncesi ile şöyle; çay bahçesinin masalarında gezdiriyorum gözlerimi.

Beyaz saçlı, altmışlı yaşlarının sonlarını yaşadığını tahmin ettiğim, elindeki simidi kumrularla paylaşan, güleç, babacan bir adamda karar kılıyorum.

İyi ki böyle adamlar var diye geçiriyorum içimden…

&&&

Soğuk bir günün daha soğuk gecesi…

Salaş, yolu düşenlerin yazları geldiği, adını söylesem şıp diye bileceğiniz, tenhalığı yüzünden kış aylarında takıldığımbir balık lokantasının sundurmasına kurdurduğum masada, deniz seviyesinde, anason kokusunun rüzgârla getirdiği hayal ettiklerimle oturuyorum…

İnsanlar gidiyor, insanlar geliyor feribotlarla.

Sezen Aksu Düş Bahçeleri’ni söylüyor içimde avaz avaz…

Ayıp değil a, bağır çağır söylüyorum;

"A benim dilsiz dillerim…
A benim sessiz ellerim…
Yakala saçından tut hayatı… Çevir yüzüne öp öp…”

Dumana çıkmış, hardal rengi mantosunun yakalarını kaldırmış, hayatın yüzünde derin izler bıraktığı, güleç, görmüş, bir kadın oturuyor masama… En genç kız haliyle göz kırpıyor…

Omuz silkiyor, söylerken yakalandığım için utanıyorum!

Düş Bahçeleri’ni mırıldanıyor;

"Duruyorum vaktin seherinde
Değiştirdim takvimleri gece yok
Yüreğimin kuşları konmuş
Telgrafın tellerine
Neşesi gurbet selamlarından çok…”

Şerefine vedalaşıyoruz, izmariti yakamoza fırlatıyor…

İyi ki böyle kadınlar var diye geçiriyorum içimden.


YORUM YAP