Adil Sirkecioğlu

İncinsen De İncitme


Lise yıllarım Çorum’da Alevileri yakından tanımaya fırsat bulduğum zaman dilimidir. Mağduriyetlerini, inançlarını, sıkıntılarını, eksikliklerini öğrendiğimde yürekten hak vermiştim. Dedenin türbesindeki sancağın Kıbrıs Savaşı’ndan sonra yerine döndüğü o kadar inanılarak anlatıyordu ki, kendi vatanseverliğimin sınıfta kaldığını düşünmüş, utanmıştım.
O zamanki yöneticiler bu kesimi ve dertlerini yok sayar, ilgilenmezlerdi. Devlet politikası Alevinin, Kürdün yokluğu üzerine kurulmuştu. Şükürler olsun ki, bugün var olana yok diyebilen kalmadı. Sorunları halletmede geç kalınmış olunsa da, epey mesafe alındığını kabul etmemiz gerekir. Ak Parti Hükümetinin bu konulardaki çaba ve çırpınmaları Kürtler tarafından anlayışla karşılanırken, Aleviler tepki gösteriyorlar. İçlerinden Ak Partili olan, selam vereni düşkün ilan ediyorlar.
Nevşehir Hacıbektaş’taki Hacı Bektaş Veli’yi anma törenlerine Kılıçdaroğlu ve üç bakan katıldı. Kılıçdaroğlu’na sevgi gösterilirken, bakanlar protesto edildi, Cumhurbaşka’nın mesajı yuhalandı. “İncinsen de incitme” diyen bir Veli’nin yolundan gidenler, bu gün “İncitsek de incinme” noktasına gelmiş olmalarını görmelerini gerekir.
Kılıçdaroğlu yapılanlara tepki gösterip, özür diledi. İmam hatipler arka bahçemizdir anlayışına karşı çıkmış, hep tepki göstermişimdir. Sorunları çözmediği gibi, daha da çözülmez hale getirmiştir. Hacıbektaş ve Aleviler arka bahçemizdir yaklaşımının da aynı ölçüde zararı olacaktır. Bırakın arka bahçe olmayı desem, bodrum katı olma teslimiyeti ile karşılaşmak, çağımıza da, Alevilere de yakışmıyor.
Çorum, Maraş katliamlarını Ülkücülerin, insanlık dışı Madımak faciasını dincilerin yapmadığını düşünüyorsak dikkatli olmak zorundayız. Üç – Beş bozkurt işaretini, getirilen tekbirleri delil ve ispat kabul etmek kolaycılık olacağı gibi kötülüklerin üstünün örtülmesini sağlar. Katliam sorumluları zaman aşımına uğradı. Yeni katliamların olmaması için katliam yapan gücün çökertilmesi lazım. Başarılı polis müdürü Kocadağ’ı, Ülkücü reis Çatlı’yı, aşiret ağası Bucak’ı aynı otomobile bindiren güç kimdeyse yuhalanacak olanlar onlardır. Susurluk unutturuldu, arka plandakiler belki de üstün hizmetle onurlandırıldı.  
Nevşehir de olanlar Hacı Bektaş Veli’yi anma töreni kapsamında değerlendirilemez. Kültür Sanat etkinliğini olarak görmek lazım! Faydalı kısmını göz ardı etmeyelim. Anayasa değişikliği oylamasına giderken ileri sürülen en etkileyici tez Ak Parti diktatörlüğü olmuştu. Üç bakanın protesto edilmesi, Cumhurbaşkanı’nın yuhalanması bu tezi çürüttü. Kılıçdaroğlu’nun elini zayıflattı. Olanlardan sonra bir diktadan bahsedilecekse bu ancak Alevi diktası olabilir.
Mezhep ve tarikat rekabetini kabul edebilirim. Ama hiçbir cemaat mensubunun bir diğerini öldürme, horlama, tepki gösterme, yok etme eğitimi aldığını sanmıyorum. Böyle bir durum savunduğu değerleri yok edeceği gibi, kendinin de sonu olur. Her biri ulvi ve manevi değerlerin savunucusu olanların içlerindeki ayrık otlarını kurutmaları ve dikkatli olmaları cennet vatanımızı daha yaşanır kılacaktır.

CHP Gençlik kolu üyeleri Ankara duvarlarına “Erdoğan gidecek Gökçek gelecek” diye yazmış. Referandumda hayırı garantilediler, daha hayırlı işler peşine düştüler. Polis yakalamış. Eskiden olsa yakalanmazdı. Bizde kara kara düşünürdük. Genel Başkanları da karakola gidip, üyelerine sahip çıkmış. Açıklaması Kılıçdaroğlu’nun bilgisi yok şeklinde. Doğrudur, inanırım. Kılıçdaroğlu’na Baykal bile zarar veremez. Verse verse Sav verir, gençlik kolları verir, Hacıbektaş verir.
CHP’li gençlere genel merkezlerinde provokasyon eğitimi verildiğini sanmıyorum. Genlerindeki virüsleri en kısa yoldan atmanın, ileride iyi bir siyasetçi olmalarının ön şartı olduğunu anlamaları gerekir. Siz 12 Eylül’den sonra CHP’de kim kalacak, kim gidecek onu kestirmeye çalışın.
İncinsen de incitmeden kalın.    

YORUM YAP