Sevginar Sali

İlknur Sönmez...

‘Silivri KAGİDER' yazışımı özleyenlere gelsin : ))
Çok sevenleri var bu yazı dizisinin… Söyleşileri keyif ve kadınlarımızın başarılarıyla gurur duyarak okuyanların yanı sıra bir de canı sıkılanlar söz konusu… Yanınızda veya çevrenizdeki insanların acısına ortak olmaktan daha zordur aslında başarılarını hazmetmek… Bunu belli bir hayat tecrübesinden sonra veya sıkıntılardan başınızı kaldırdığınızda anlıyorsunuz. İşte bu sebepten sanıyorum Silivri Kadın Girişimciler Derneği yazı dizimiz konusunda etkisiz kalamayanlar kadar isyan andıran tepkileri de görüyoruz…
Kendi adıma başarı ve iyi insan birleşiminin aynı noktada buluşmasının şart olmadığını, ama olursa da çok güzel ve de özel bir şey olduğunu bu noktada paylaşma ihtiyacı hissediyorum. İnsan önce iyi sonra başarılı mı olmalı? Yoksa önce başarılı olup sonra mı iyi olma ihtiyacı ve tamamlanma gereğini hissediyor o husus henüz netlik kazanmadı : ) Birinin diğerine üstünlük sağlamadan, yan yana paralel şekilde yürümesi en iyisi galiba…
Yeni yılın ilk söyleşisini hava ve kutlama muhalefetine rağmen zar zor kotarabildik, Hazal Başaran'a da desteği için teşekkürü bir borç biliyorum : )
İlknur Sönmez benim Silivri'de hayat duruşu ve tavrı açısından, hiçbir zaman geldiği noktada olamayacağımı kabul ederek, örnek aldığım kadındır. Söyleşi esnasında gittiğimiz yolun aynı olduğuna emin olmak iyi geldi de hayat enerjisinin yüksekliği benim dünyama epey fark kattı. Size de olur mu bilmiyorum? Bir kitap okurken veya filim izlerken, birini gözlemlerken onun yerine koyar mısınız kendinizi? Yaptıklarıyla davranışlarınızı kıyaslarken yakalar mısınız kendinizi?
Dış dünyasına şahitlik ettiğiniz kişilerin, iç dünyasını merakta yakalar mısınız aklınızı?
Sönmez söyleşinin sohbet kısmında eşiyle üzerinde durdukları bir hassasiyeti paylaştı; “Akşam çocuklarımız okuldan geldiğinde yemek masasında gözlerinin içine bakardık. Orada mutlu mu, mutsuzlar mı? Gün içerisinde yaşadıklarının etkisi oraya aynen yansır biliyor ve bunu görmeye çalışıyorduk.”
Hani söylenir ya bir şey saklamak isteyen insanların gözlerini kaçırdığı… Bilinçaltımızda karşımızdakinin yaşadıklarımız veya hissettiklerimizi oradan göreceği de yer alıyor demek ki…
Ay çok derinlere daldım… Sönmez anlattı, dinledim tabi daha çok muhasebe yaptığımı itiraf etmeliyim galiba… “Henüz tam kapasite çalışmıyorsun, yarıdasın…” deyişini laf arasında ifade etti ama aklıma kazındı diyebilirim… “İnsan yüklerinden kurtulmalı” sözü boşuna söylenmiyor… Geçmişle hesaplaşmanın sonlandırılması, gelecek hususunda daha emin adımlarla yol almak adına zorunlu…
“Hayatımda hiçbir şeyi sırf bir kere yapmak için yapmadım” diyen Eczacı Hanım, “Disiplin ve sürekliliğe çok önem veririm. Bir işi sürekli yaparsanız gelişim gösterirsiniz önünüzde her yaptığınızda başka kapılar açılır” diye hayat felsefesinden kesitler sunmayı sürdürdü.
Hayat ve meslek tecrübesine rağmen, “Bilmediklerimiz bildiklerimizden kat kat fazla olduğunu gerçeğini asla unutmam” diyebilme tevazulundaki içtenliği hissetmek çok konforlu bir söyleşi konuğuma sahip oluşumu teyit etti.
Hayatı ve olaylarını olduğu gibi kabul ile gelen dinginlik, işini ve eşini sevmek, bilinçli bir anne olabilmenin yarattığı sinerji eşsiz bir etki yaratıyor.
Yeni yılda ilk söyleşi konuğu… Hayatta hiçbir şey tesadüf değil Eczacı Hanım : ) Hayat felsefenize hayran kaldım, acemiliğimi geliştirme gayretim ve enerji süksesi konusundaki hedef yükseltmelerini aklıma yazdım. Darısı herkesin başına inşallah…
Öncelikle tüm kadınlar sonra herkes için algılarının açık, enerjilerinin bol ve de tabi sağlıklarının yerinde olduğu, emeklerinin karşılığını başarı, bolluk ve bereketle gördükleri bir yıl diliyorum…
İyi seneler ve güzel haftalar Silivri...

YORUM YAP