Çok yakın bir zamanda Kovid 19 pandemisinin küresel boyutta ne denli yıkıcı bir etki yarattığını ne yazık ki hep birlikte gördük ve yaşadık. Etkileriyse hala devam ediyor. Atlatabilmiş değiliz. Hafızalarımızda dün gibi taze. Ancak şu an için yavaş ilerleyen ama bir o kadar kişinin ölümüne sebep olan ve yakın zamanda da daha da ölümcül etkiye sahip olacak bir pandemi özelinde siz değerli okuyucularımızı uyarmak isterim. Her ne kadar bu tehdit dünyanın farklı gündemlerinden kaynaklı ön planda olmasa da arka planda sinsi bir şekilde yayılmaya devam ediyor. Resmi verilere göre yılda 1,5 milyondan fazla insan vefat ediyor. 26 yıl içindeyse bu sayının yıllık 10 milyona ulaşması bekleniyor. Bu sebepten ötürü de bilim adamlarına göre modern tıbbı orta çağ karanlığına götürebilecek etkide. Pandeminin ismi Antimikrobiyal direnç. Diğer adıyla Antibiyotik direnci. Antibiyotik direncin giderek artmasının en önemli nedeniyse bilinçsiz antibiyotik kullanımı.
ANTİBİYOTİK DİRENCİ NEDİR?
Antibiyotik direnci denilen şey vücudumuzdaki bakterilerin büyümesini durdurmak veya onları öldürmeleri için tasarlanmış ilaçlara karşı zamanla direnç göstermesidir. Aslında bu doğal bir evrim süreci. Bakterileri düşman olarak düşünürsek şayet antibiyotiklere de silah dersek; bakteriler her geçen gün daha da güçlenirken silahlarımız (antibiyotiklerimiz) daha da zayıflıyor ve etkisini yitiriyor. Şöyle ki bugün basit bir idrar yolu enfeksiyonu veya basit bir boğaz ağrısı ve hatta ameliyat sonrası ortaya çıkan bir enfeksiyon yakın bir gelecekte tedavi edilemez hale gelebilir. Öyle ki organ nakli olan bir aile büyüğünüzün veya sezaryen doğum yapan bir annenin bağışıklık sistemi zayıflayacağı için en basit bir enfeksiyonda bile hayatını kaybetme riski artacak. Nitekim eczanelerde ve hastanelerde o hastalığı tedavi edebilen bir ilaç kalmamış olacak.
Peki ne yapmalıyız?
- Halkımızı, doktorlarımızı ve çiftçilerimizi antibiyotikleri doğru kullanmak ve kullandırmak konusunda uyarmalıyız. En basitinden grip antibiyotikle geçmez mesajını bilinç altına yerleştirebilirsek şayet başlangıç için basit ama doğru bir adım atmış oluruz.
- Veterinerlik ve tarım alanında antibiyotik kullanımı sıkı bir denetim altına alınmalı. Mümkün olduğunca gereksiz kullanımlar engellenmelidir.
- Yeni antibiyotiklerin geliştirilerek piyasada doğru bir şekilde kullanımına yönelik ARGE çalışmaları ilgili kurumlar tarafından desteklenmelidir.
- Temiz su alt yapısı iyileştirilmelidir. Bu sayede dirençli enfeksiyonların yayılması önlenecektir.
Özetle antibiyotik direnci günümüzde sessizce ilerleyen ve etkisinin arttığı an tsunami etkisi yaratacak bir pandemidir. Bu pandemi yakın gelecekte sadece solunum yollarını etkilemekle kalmayacak aynı zamanda elimizdeki tüm tedavi seçeneklerinin tükenmesiyle birlikte yıkıcı bir etkisi olacaktır. Şu an dünyadaki savaşlar ve ekonomik krizler kadar etkili olmadığı için manşetlerde ne yazık ki yer bulamıyor ama önemli.
Bireysel olaraksa bizim de gündemimizde olmayan bir konu fakat Dünya Sağlık örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar alarm düğmesine çoktan bastı bile. Dikkati çekmek konusundaysa henüz istenilen başarıya ulaşamadılar. Dikkate alınması durumundaysa gerek yerelde gerekse devlet kurumları boyutunda atılacak adımlarla milyarlarca insanın ölmesinin önüne geçilebilir. Ayrıca dünya genelinde yol açacak trilyonlarca dolarlık ekonomik kaybın ve buna bağlı yaşanacak ekonomik krizlerinde önüne geçilmiş olur. Ülke olarak tüm dünya ülkelerinden önce ivedi bir şekilde önlemlerimizi almalıyız keza ülkemiz antibiyotik direnci konusunda Avrupa'da birinci, dünyadaysa ikinci sıradadır. En çok antibiyotik kullanan ülkeler sıralamasındaysa Mongolya ve İran'dan sonra üçüncü sıradayız.