Handan Demirkıran

Empatinin hiç olmadığı bir durum: “Antisosyal kişilik bozukluğu”

Antİsosyal sanıldığı gibi sosyal olamama durumu değildir. Bir diğer adı sosyopat olan bu kişilik bozukluğu, kişinin başkalarının haklarını gözetmeden, onları hiçe saydığı davranışlar sergilemesidir. Antisosyallerde, yalan söyleyerek dürüstlükten uzak ve çocukluğundan itibaren şiddete başvuran bir kişilik yapısı görülür. Rastgele cinsel ilişkilere girip, eşini ve çocuğunu sömürdüğü görülür. Bu kişiler o kadar ilginçtirler ki, hiç vicdan azabı çekmezler ve pişmanlık duymazlar. Yapılan araştırmalara göre de seri katillerin, antisosyal kişilik yapısında bireyler olduğu görülmüştür. Ayrıca dürtü denetimleri yoktur, başkalarının düşüncelerine karşı duyarlı ve düşünceli değillerdir. Huzursuz, saldırgan, başkalarını aldatan, sorumsuz ve kendileri dahi başkasının da güvenliğini umursamaz bir yapıdadırlar.
Çocuklukta davranım bozukluğu ile antisosyal kişilik özelliklerinin görüleceği sinyali verilir. (Davranım bozukluğu, hayvanlara ve çevreye zarar verme, her söylenene karşı gelme ve yangın çıkarma gibi davranışların görüldüğü çocukluk çağı bir bozukluktur.)
Bu durumu ortaya çıkaran nedenlerin genetik etkilere bağlı olduğu düşünülmektedir. Doğum sırasında beyin hasarı, kafa travması gibi durumların sonucunda oluşabilir. Tabii ki psikolojik nedenleri de vardır. Anne babanın terk etmesi ya da sömürüsü, gereksiz yere ağır cezalandırmalar sonucu da antisosyal kişilik bozukluğu ortaya çıkabilmektedir.
Çoğu kişi bu tür bir kişiliği olanlardan çekinir. Sert, kaba ve kavgacı tutumları insanı yıldırır. Soğuk ve hissiz, başkalarının duygularına karşı duyarsızdırlar. Bu saldırgan yapıdaki kişilikler sürekli olarak bir tartışma ve çekişme yapma eğilimindedirler. Ters, insafsız, kötü niyetli olabilirler. Ortada kanıtların olmasına rağmen yaptıklarının doğru ve hatasız olduğuna inanıp, karşı bir fikri kesinlikle kabul etmezler. Evlilik, iş gibi gündelik sorumluluklarını yerine getirmeyi başaramazlar. Kimisi tehlikeye karşı sanki bağışıkmış gibi kendini tehlikeye sokar ve heyecan arayışına girer. Engellenmeye tahammülleri yoktur ve engellenirlerse öfkelenir, gözleri döner ve kinlenirler.
Sadece kendilerine güvenmeyi öğrenmiş oldukları için bu kişilerin bağımlılık duyguları yoktur ve bu kişiler insanı arkadan vurabilir. Nezaket, incelik ve kibarlık cilası altında birtakım dolaplar çeviriyor olabilirler. Çoğu kez insanları kendilerine tabi kılarak ve onları aşağılayarak geçmişte yaşadıkları ıstırapların ve küçük düşürülmüş olmanın öcünü almaya çalışırlar. Korku yaratarak ve başkalarını yıldırarak güç elde etme arayışında olurlar ve bu durum derin nefret duygusundan, öç alma isteğinden kaynaklanır.
Antisosyal kişilikteki yerleşmiş düşünceler şu şekildedir:
**Kendime dikkat etmeliyim.
**İşlerin yapılabilmesi için en iyi yol zorlamak ya da kurnazlık yapmaktır.
**Hepimiz bir ormanda yaşıyoruz ve ancak güçlü olan ayakta kalabilir.
**Ben insanları ele geçirmezsem insanlar beni ele geçirir.
**Verilen sözlerin tutulması ya da borçların ödenmesi önemli değildir.
**Yakalanmadığın sürece yalan söyleyebilirsin ve insanları aldatabilirsin.
**Bana adaletsiz davranıldı ve artık hangi yolla olursa olsun payıma düşeni almak istiyorum.
**Başka insanların çok büyük zayıflıkları var ve kandırılmayı hak ediyorlar.
**Başkalarını ben sıkıştırmazsam onlar beni sıkıştıracaklar.
**Yakalanmadan atlatabileceğim her şeyi yapabilirim.
**Başkalarının benim hakkımda ne düşündüğü beni hiç ilgilendirmez. *
*Bir şeyi istersem onu elde etmek için her şeyi yaparım.
**Yakalanmadan atlatabiliyorum dolayısıyla sonuçlarına üzülmeye değmez.
**İnsanlar kendilerine bakamıyorsa bu onların sorunu.
Eskiden daha sık rastladığımız “mahalle kabadayıları” da bu kişilik özelliklerine sahiptir. Mahallede olup bitenin kendisine sorulmasını isterler ve eğer bir yerde bir adaletsizlik varsa bu adaleti kendilerinin sağlayabileceğini düşünürler. Kaba görünümlü ve kendi kanunları olan bireylerdir. Empatinin hiç olmadığı bu kişilik bozukluğunda haz almak, doyum sağlamak çok önemlidir ve bunu hemen yapmak isterler.
Bu kişiler cinsel ilişkilerinde sorumsuz ve sömürücü olabilirler. Birçok cinsel eşlerinin olduğuna ilişkin öyküleri vardır ve hiçbir zaman tekeşli bir ilişki içerisinde olmazlar. Evi geçindirmesi gereken durumlarda sorumsuzca davranabilirler. Onur zedeleyici bir biçimde askerlikten atılabilirler, kendilerini geçindiremeyebilirler, yoksulluğa düşebilir ve hatta evsiz barksız yaşayabilirler. Alkollü ve hızlı araç kullanmaktan çekinmezler. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler, toplumun diğer üyelerine göre, şiddete başvurduğundan ötürü daha erken yaşta ölme eğilimi gösterirler (intihar, kaza, öldürülme gibi ).

YORUM YAP