Sevginar Sali

Düşman avı, yerine anlayış seferberliği...

Bu nasıl bir gerginlik bu neyin çabası durup düşünmeliyiz… O kadar hazırız ve programlanmış gibiyiz ki birbirimizi anlamamaya ne konuşmanın ne de yazmanın anlamı, hükmü yok gibi geliyor. Oysa anlaşmayı zorlamalıyız… Uzlaşmanın yolunu bulmalıyız… Tek çıkar yolumuz bu.
Herkes bir başkasının açığını kollamaya, bir şekilde aidiyet duygusu kurduklarının düşüncesini hesapsız ve sorgusuzca kabul etmeye lüzumsuz bir hazır ol vaziyetinde.
Kendimize bile tahammülümüzün sınırları zorlanırken başkasını anlamak için gayret sarf eden birini bulursanız, alın da pamuklara sarın… O da bunun suiistimaline soyunmazsa tabi…
Anca konuşunca, birbirimizi dinleyince anlaşmanın yolu bulunur… Aynı şeye inanıp da felaket derecesinde ayrışma çizgisinin hepimizi barış ve huzurun düştüğü uçurumdan hayatta kalamayacağı noktaya taşıyacağını görmemiz lazım. Neyin değirmenine su taşıdığımızı idrak mevzusunda durum çok karışık olduğundan karar verirken, harekete geçerken her zamankinden çok daha dikkatli olmalıyız.
Misal kolunuzda bir rahatsızlık baş gösterdi… Teşhis, tedavi ve istirahat dönemlerinden geçmeden sağlıklı çözüm mümkün değil. Kolunuzu kesip atamazsınız… Tedaviyi kabul etmek zorundasınız…
Toplumsal yaralarda da aynı şey geçerli benim bakış açıma göre… Kestirip atmak çözüm değil… Konuşacağız, tartışacağız, bir yolunu mutlaka bulacağız. Ama zorla değil, ikna ederek mesafe almaya özen göstereceğiz…
Siyasetçiler ideolojik çıkarlarını gözetirken, kamuoyu yapıcıları görüşlerini yansıtırken, bizler halkı bilgilendirirken toplumun genel iyiliğini, faydasını ve huzurunu asla göz ardı etmemeliyiz… Edilse bile vatandaşın tepkisi demokrasi çerçevesinden taşmamalı… Hatta bu tarz sıkıntılı dönemlerde hoşgörüyü nadide bir çiçek gibi gözümüzün önünden, kalbimizden eksik etmemeli.
Silivri ve Türkiye için endişeleri anlıyor, en derinden hissediyorum. Herkes hissetmeli… Sahip olduğumuz en değer şey vatanımız ve burada özgürce, demokrasi içinde yaşama olanağı. Bunun dışında sahip olduklarımız bu üstte belirttiğim olmadan hükümsüzdür… Hiç onlara güvenmeyin!
Dünyayı sevgi kurtaracak bunu muhafaza edecek olan barıştır… Silivri için de ayın şeyi düşünüyorum… Düşmanlıklarımızı geliştirmenin yollarını zorlamak yerine barışta inat etmeliyiz… Bunu toplum için söylüyorum. Terörle mücadelede müzakerenin değil mücadelenin tek yol olduğu gerçeği sadece bizim ülkemizin değil dünyanın kabul ettiği tek çıkar yoldur.
Birbirimizin hassasiyetlerine duyarsız kalmamalıyız. Umursadığınız kadar umursanırsınız, verdiğiniz sevgi kadarını muhakkak alırsınız. Kötülük ekenin iyilik biçmesi beklenemez… Sahip olduklarımızı hep birlikte koruyalım, olamadıklarımız için ortak mücadele yollarını geliştirelim.
***
Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Şenol Türkyılmaz'ın açıklamalarına gelince… Katıldığım kadar katılmadığın noktalar da var ifadelerinde. Görüşlerimizde çok ciddi bir ayrım olmasa da benim hissiyatımı yansıtan bir açıklama olmadığını söylemeliyim.
Açıklamalarını okurken ne düşündüm biliyor musunuz? Milliyetçilik sadece kendi milliyetini sevmek değil başkalarınınkine de saygı göstermeyi gerektirir; bence! Ben Türk'üm bununla gurur duyuyorum. Bir başkası Bulgar veya Alman olabilir. Onun milliyeti en azından saygıyı hak ediyor.
Ve son tartışılan konular ışığında şunu belirtmeden geçemeyeceğim, AK Parti'nin CHP ve MHP tabanını aşması, kabullenilmesi ihtimali zor görünüyor. Anlayış ve temel farkı hareket farkı çok bariz. Son tartışmalar ışığında CHP ve MHP taban saflarını sıklaştırırken, AK Parti'de kan kaybı iç ve dış etkenler ışığında sürüyor. AK Parti'nin dış politikasını ilçe teşkilatının Silivri'de anlatması zordu şimdi iç politikayı izah etmesi imkansıza doğru koşuyor!
AK Parti ilçe teşkilatında siyaset yapmanın güçlülüğünü arttırmak gibi bir sorumluluğum olmadığı için durumlarına üzüldüğümü bile söyleyebilirim. İlçe yöneticileri partilerinin dış politikalarını belirleme şansına sahip değilken, savunmak durumunda çok yalnız kalıyor. Karşı ataklar karşısında AK Parti içine kapanmak yerine daha şeffaf ve izahata açık olmalı. Kimse sizi sizden daha iyi anlatamaz.
Karşı saldırı iyi bir strateji olabilir ama sizin durumunuzda daha fazlasına ve toplumsal açılıma ihtiyacınız olduğu kesin; en azından Silivri koşullarında durum bunu gösteriyor.
Siyasetçilerin sıkıntılı zamanlarda savunduklarından ziyade kim olduğu yerel siyasette önem taşıyor. Ağzı yanlış gelen bir şey söylese de o kişi ile alakalı geçmiş deneyimleriniz sizi onunla ilgili dışlayıcı yargılardan korur.
Ah Adil Abiyi yine kızdıracağım ama evet kabul ediyorum; düşüncesi ne olursa olsun insanların kötü ve art niyetli olduğuna dair haklarında vereceğim yargının yapacağım en son şey olsun diye onlardan önce kendimi haklarındaki anlayışımdan dolayı yargılıyorum…
Yusuf Ziya Beyle Cumartesi günü uzun uzadıya bir sohbet gerçekleştirdik. Aynı kaygılarda birleşip, çözümü konusunda dahi uzlaştığımız ama bunları ifade şeklinde ciddi fikir ayrılığımız olan mevzuları konuştuk.
Daha önce hiç yüz yüze görüşmediğimiz halde konuşunca birbirimizi anlayacağımıza dair zerre kuşkum olmayışına dair hislerimin gerçek çıkmasından mutlu oldum. Deli gibi de konuşmak istiyordum, iyi ki vesile oldu buluştuk.
Silivri öyle bir mozaik ki; kötüler iyiyi tamamlıyor, anlayışsızlar anlayışlı olanları… Silivri'de yaşanan sıkıntının üstesinden gelmekten umudumuzu yitirirsek, Türkiye bitmiş demektir… Onun için iyinin yanında doğru şekilde, sıkı sıkıya, omuz omuza yol almaya devam etmeliyiz…
Söyleyeceklerim o kadar çok ki… Sizi bayıltabilirim bugün : ) Nokta koyuyorum şimdilik…

BU AKŞAMKİ SÖYLEŞİ KONUĞU BİLİCİ
Silivri Belediyesi tarafından düzenlenen Silivri Söyleşileri devam ediyor.
Birbirinden ünlü gazeteci, yazar ve şairleri Silivrililerle buluşturan Silivri Söyleşilerinin Şubat 2016 programı da dopdolu geçecek. Yaşar Kemal Sergi Salonu'nda gerçekleşecek söyleşi programının bu akşamki konuğu Radyocu Kamil Bilici. Bilici “Silivri'de radyolu günler” başlığı altında tecrübelerini anlatacak.

YORUM YAP