Emre Akıncıoğlu

“Dikkat ilginin izinden gider”

Bir çocuğun, bazen saatlerce bir oyuna dalıp gittiğini, kimi zaman ise beş dakika bile ders başında kalamadığını mutlaka gözlemlemişsinizdir.

Peki neden böyle olur?
Cevap aslında oldukça basit ama bir o kadar da derindir.
“Dikkat, ilginin izinden gider.”

Gözden kaçırdığımız bu önemli ayrıntı çoğu zaman çocukları hızlı bir etiketlemeyle açıklanır.
“Bu çocukta dikkat eksikliği var.”
Dikkat eksikliği sandığımız şey, aslında çocuk için ilgi eksikliğidir.

Dikkat, zihnin bir konuya odaklanma becerisidir.
Ancak bu odaklanma rastgele oluşmaz.
İnsan zihni, doğal olarak merak ettiği, heyecan duyduğu, bir anlam bulduğu şeye yönelir.
Tıpkı suyun yokuş aşağı akması gibi, dikkat de ilginin yöneldiği yöne akar.

Bir eğitimci ya da anne-baba için bu gerçek çok kıymetlidir.
Çocuklara “Dikkatli ol” demek, çoğu zaman beklenen sonucu vermez.
Çünkü dikkat, emredilerek değil, inşa edilerek kazanılır.
İlgi duyduğu alanlar keşfedilen bir çocuk, zaten dikkatini toplamaya başlar.
İlginin olduğu yerde dikkat kendiliğinden belirir.
Bu nedenle çocukların ilgi alanlarını tanımak, onların eğitim yolculuğundaki ilk adımdır.
Bir çocuk eğer dinazorları seviyorsa, matematiği dinozorların boylarıyla öğretebilirsiniz.
Eğer bir çocuk çizim yapmayı seviyorsa, hikâye yazımını karikatürlerle destekleyebilirsiniz.
Eğitimde fark yaratmak, çocuğun dünyasına saygı duymakla başlar.
Bu ilke sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de geçerlidir.
Bir yetişkin de ilgisini çekmeyen bir sunuma dakikalarca odaklanamazken, tutkunu olduğu bir konuda saatlerce derinleşebilir.
O halde şunu unutmayalım.
İlgi uyandırmak, dikkatin kapısını aralamaktır.
Ne çocuklar dikkatsizdir, ne de insanlar dağınık.
Sadece bazen ilgi duydukları şeyleri bulamamış olabilirler.
Ben eğitimde atılacak en önemli adımın çocukların ilgi alanları üzerine yapılacak değişimler olacağına inanıyorum.

Peki bizler ne yapabiliriz?
Öğretmenler ve anne - babalar olarak şunları deneyebiliriz.
Gözlem yapıp çocuğun hangi oyuncakla uzun süre oynadığını, hangi konuda sorular sorduğunu takip edebiliriz.
İlgi haritası çıkarıp hobileri, sevdiği kitap türleri, oyunlar, hayallerini listeleyebiliriz. Bu bizler için hem eğitici hem de yol gösterici olur.
Kısa ve ilginç görevler vererek küçük adımlarla ve ödüllendirici içeriklerle ilgi sürelerini arttırabiliriz.
Dersleri oyunlaştırabiliriz.
Örneğin matematikte kutu oyunları, kart eşleştirme gibi aktiviteler kullanabiliriz.
Rol yapma, drama veya hikâye anlatımı ile ders konularını daha ilgi çekici hâle getirebiliriz.
Çocuğun doğal merakını besleyebiliriz. Örneğin, “Sence gökkuşağında neden yedi renk var?” gibi sorularla düşünmeye teşvik edebiliriz.
Gerçek yaşamla bağlantı kurmalarını sağlayabiliriz.
Matematik öğretirken market alışverişi sırasında sevdiği bir şeyi aldığı ana götürmek o an derse ilgisini dolayısı ile dikkatini arttıracaktır.
Bir çocuğun dikkat eksikliği olduğunu söylemeden önce şu soruyu sormalıyız: “İlgisini çeken bir şeyin içinde mi?
Ona dikkatini çeken bir şey sunuldu mu?”
Çünkü unutmamak gerekir.
İlgi uyandırılamamış bir zihin, dikkatle buluşamaz.
Çocuklar ilgilerini bulduklarında, içlerinden müthiş bir ışık yanar.
Merakın, keşfin ve öğrenmenin ışığı…

YORUM YAP