SOSYOLOG - Aleyna Çalış

Başkalarının gözünde nasılım?

Birçok kişinin zihninde kendisini fazlasıyla zorlayan, enerjisini tüketen ve yoğun stres yaratan bir düşünce vardır: ‘Başkalarının gözünde nasılım?' Bu sorunun altında yoğun bir kaygı, benlikle ilgili emin olunamayan düşünce ve inançlar, belirlenememiş görüşler ve dış dünyanın gerçekliğini kabul ederek devam eden bir yaşantıdan bahsedebiliriz. Dolayısıyla bu düşünceye yoğun bir şekilde maruz kalan kişiler yorgunluklara gebe günler geçirirler.
Kişisel bütünlüğümüzün içinde düşüncelerimiz, duygularımız, hislerimiz yer alırlar. Derimizin altındaki her hücrede varoluşumuzdan bir parça taşırız. Bu parçalara dair düşüncelerimizden emin oluşumuz çocukluk yaşantılarımızdaki kendimizden eminlik düzeyimizle paraleldir. Ortaya koyduğumuz eylemlerimiz üzerinden bir örnekle bakacak olursak, sorumluluğu tamamen kendimize ait olan bir işi yaptığımızı varsayalım. Eğer ki özgür ve huzurlu bir ortamdaysak ve yapacağımız şeye dair bilgilerimiz tamsa kendimizi akışa bırakırız ve sadece aktif olmaya odaklanmış oluruz. Ancak bu sırada dışarıdan fazla sayıda uyarı ve tepki alıyorsak o zaman yaptıklarımıza dair tekrar gözden geçirme sürecimiz başlar. Bu süreçte kendi zihnimizdeki gözlem odasında kendi sorgulamalarımızı ve dışarıdan aldığımız uyarıları masaya yatırırız. Eğer ki bu durum çok sık yaşanıyorsa artık süreç aktif olmanın ötesinde sorgulama ve inceleme ile geçecektir. Böylece artık zihnimizin çalışma sistemi ilk aşamada aranan kriterlerin sağlanması üzerine yoğunlaşacaktır. Ve aranan kriterlere bakmak için de bizim dışımızda olan kişilerin görüşlerine ihtiyaç duyar hale gelebiliriz. Bu durumların hepsi zamanla eminliklerimizin azalmasına ve içimizde de belirsizliklerle dolu anların artmasına neden olur.
Tıpkı bu örnekteki gibi bir sistemle bireysel varoluşumuza yaklaştığımızda ‘Başkalarının gözünde nasılım?' sorusu belirgin hale gelir. Düşünce kaslarımızın bu süreçteki gelişimi bu sorgulamayla daha da kuvvetlenir ve artık kendi içsel aşamalarımızdan çok dışarıdaki düşünce ve fikirlere odaklanırız. Otoriter aile yapısı, acımasız eleştirilerle örülmüş geçmiş deneyimler, elde edilen acı yaşantılar bu sürecin en temelini oluşturur niteliktedirler. Böyle bir yapının üzerine düşünlerimizle ve davranışlarımızla eklediğimiz inşalarımız hayatı yaşanmakta zor bir sorgulama sürecine çevirebilmektedir.
Bu süreçte bilinmelidir ki; düşüncelerimizin içinde yaptığımız araştırmalar bize gerçekçi ve net çözümler getirmek yerine kaygıları arttırıcı ve özgüveni düşürücü etkiler yaratırlar. O nedenle en önemli kısım, kendi içimizdeki eminliklerimizi arttırmak adına başkalarının düşüncelerinin ötesinde kendi içsel mekanizmalarımıza eğilip, onay alma, değerlendirilme, yargılanma süreçlerinden bir miktar uzakta duruyor olmaktır. Bu süreçte bir uzmandan destek almak, bilgilendirici metinleri takip etmek ve kişiselliğimize dair daha farkındalıklı anlar oluşturmak faydalı olacaktır. Kendimizi gerçekçi şekilde anlamamız ve algılamamız gerçek bir içe dönüşün ve sağlıklı inşaların önünü açacaktır.

YORUM YAP