Nagihan Şanlı

Bağlı mıyız, bağımlı mıyız?

Bağlı olmak; özgürce yakınlık kurmak iken, bağımlı olmak muhtaçlık gerektirip özgür olamamaktır.

Kontrol edemediğin her şey seni kontrol eder. Ve bu ona karşı bağımlı olduğun anlamına gelir. Bu bir düşünce de olabilir, madde bir varlıkta olabilir. O olmadan asla dediğin bir şey varsa dikkat ona bağımlı olabilirsin.
Araç olması gerekeni amaç edinmek, o amaca bağımlı olmaktır da diyebiliriz. Örneğin interneti, hayatım için doğru kullanmak, gerektiği kadar kullanmak araç iken, internet benim vaktimi yönetmeye başladığında bağımlılığa döner.
*
Hayatının merkezinde kim ya da ne var?
İnsan dışındaki her şey hatta insan da dahil insana hizmet için vardır. Merkezde olması gereken yere kendimiz dışında bir kişiyi, objeyi, nesneyi ya da düşünceyi koyduğumuzda ona bağımlı olmaya başlıyoruz.
Eğer hayatınızda işleriniz yolunda gitmiyorsa merkeze kendiniz dışında bir şeyi koymuş ve dengeyi bozmuş olabilirsiniz.
*
Peki buna neden ihtiyaç duyuyoruz?
Daha dünyaya ilk adımımızı attığımız andan itibaren istisnasız hepimiz, güvenli bir bağ kurmaya ihtiyaç duyarız. Çünkü buna muhtacız. Bakıma, beslenmeye, temizlenmeye, korunmaya ve sevilmeye muhtaç olarak geliriz dünyaya.
Doğuştan bebeklikle gelen bu muhtaçlık duygusu, güvenle bağ kurma sağlanamadığında, hayat boyu devam eder.
Bir kişiye, bir maddeye, eşyaya, duyguya, teknolojiye, ideolojiye, alışverişe, yemeğe… her şeye olabilir.
Bu güvenli bağ ilk olarak anne ile sağlanır.
Anne karnında dokuz ve doğumdan sonra geçen ikinci dokuz aylık süreç bağlanma açısından çok önemlidir.
Bilinçsiz olarak geliştirdiğimiz bu bağlanma stilini hayatımız boyunca diğer bütün ilişkilerde farkında olmadan uygulamaya devam ederiz.
*
Psikolojide kullandığımız bir kaç bağlanma modelinden bahsetmek kendi bağlanma modelimizi anlamamıza yarar sağlayabilir.
GÜVENLİ BAĞLANMA; Bu bağlanma tarzına sahip bireyler, hem kendilerini hem de başkalarını olumlu görme eğilimindedirler. Yakın ilişkilere değer verirler, bu tür ilişkileri başlatmakta ve sürdürmekte başarılıdırlar. Etkili iletişim kurabilir, çatışmaları iyi yönetir, çözüm odaklı olurlar, güven duyarlar ve güvenilir olurlar. Kıskançlık duygusu neredeyse yoktur. Dış güvenceye ihtiyaç duymazlar. Eğer sizde özgüveni yüksek, etkileşimi iyi, sevgi dolu, güvenli, pozitif ve sevgiyi alabilen verebilen bireylerseniz güvenli bağlanma modeline sahip olabilirsiniz.
KAÇINGAN BAĞLANMA; Bu bağlanma tarzına sahip bireyler, kendilerini olumlu başkalarını ise olumsuz görme eğilimindedirler. Kimse ile kolay kolay yakın ilişki geliştirmezler. Başkalarına duydukları gereksinimi ve yakın ilişkilerin önemini reddederler. Bu yapı çocukluk yıllarında gelişir.
Çocuk ihtiyaç duyduğu güven, sığınak ve de şefkati anneden göremeyince, bu ihtiyaç duygusunu içinde en düşük dereceye indirmeyi başarır. Bu nedenle bu çocuklar sonraki yıllarda kimsenin ilgisine güvenemez ve de kimse ile kolay yakın ilişki geliştirmezler. Ne bağlanırlar ne de birilerinin kendilerine bağlanmalarına tahammül ederler. Eğer sizde güçlü bir bağımsızlık duygusu taşıyorsanız, yalnız vakit geçirmeyi daha çok tercih ediyorsanız, size yaklaşan kişileri tehdit olarak algılıyorsanız, bağlanmaktan korkuyor olabilirsiniz. Ve muhtemelen ilişkileriniz kısa süreli oluyor olabilir.
KAYGILI BAĞLANMA; bu bağlanma türüne sahip bireyler kendilerine güvenmezlerken başkalarına güvenirler. Bunun nedeni ise başkalarının kendinden daha üstün görmeleri ve kendilerini daha değersiz görmeleridir. Bununda çocukken yaşanılan bazı temel sebebleri veya travmaları olabilir. Terk edilme korkusu, reddedilme korkusu, birine bağımlı hale gelme korkusu, onaylanma ihtiyacı, yetersizlik, değersizlik duygusu, öz güven düşüklüğü, eleştirilme vb.. Eğer sizde kendinize güvenmiyorsanız, yalnız kalmaktan korkuyorsanız, terkedilmekten korkuyorsanız, kendinizi sevilmeye değer bulmuyorsanız, eleştirilmeyi kaldıramıyorsanız kaygılı bağlanma modeline sahip olabilirsiniz.
KORKULU / DÜZENSİZ BAĞLANMA; bu bağlanma tarzına sahip olanlar, hem kendine hem de başkalarına güvenmezler.
Bireyin; çocukluk yıllarında annesine aşırı bağlılığından kaynaklanan psikolojik bir problemdir. Çocuk annesinin sevgi, güven ve şefkatine ihtiyaç duyduğu durumlarda annenin sabit ve sürekli bir güven alanı kuramadığından kaynaklanır. Çocuk annenin şefkatinden yoksun kalacağı korkusuyla annesine aşırı bağlılık duyar. Eğer sizde güven problemi yaşıyorsanız, reddedilmekten korkuyorsanız, anksiyete, kaygı ve kafa karışıklığı çok yaşıyorsanız korkulu bağlanma modeline sahip olabilirsiniz.
Eğer güvenle bir bağ kuramadıysak bağlılık bağımlılığa doğru ilerler. Fiziksel, zihinsel ve duygusal bağımlılık olarak kendini gösterebilir.
Bir şeye aşırı bağlılık sonucu oluşan bağımlılıkta ruhumuzun bir parçasını orada bırakırız.
Bugün en çok gözden kaçırılan bağımlıklardan biri ise duygusal bağımlılıklar. Sürekli eleştirilen yetersiz hissettirilen çocuklar hayatları boyunca birilerinin onu onaylamasına ihtiyaç duyarak yaşıyor. Değersiz hissettirilerek kendini sevmekten uzak duran bireyler sürekli duygusal şiddete maruz kalıyor.
Peki buna maruz kalarak büyüdüysek ne yapmalıyız?
İşte bu noktada kendimizle güvenli bağı bizim kurmamız gerekecek. Öncelikle duygusal, ruhsal ve zihinsel şifalanma ile kendimizle bağımızı güçlendirip merkeze kendimizi koyarak diğer herseyi olması gerektiği yerde tutarak ilk adımı atabiliriz. Sevdiğimiz her şeye bağımlı değil bağlı olarak.
Bütün bağımlılıklarımdan kurtulup; iyiliğe, sevgiye, güzelliğe, hoş görüye, sadakate, merhamete.. ve en önemlisi Özüme ve kendime bağlı olmaya niyet ediyorum.

YORUM YAP