Hüseyin Kuru

Avrupa, hayale yolculuk bile değil!

Hafta içinde İngiltere'de bir referandum yapıldı. Dünya piyasaları bir anda altüst oldu!
Konu şu; İngiltere'de, ülke olarak AB üyeliğine ‘devam mı' yoksa ‘tamam mı' noktasında halkın bir karar vermesi istendi.
Yapılan referandum sonuçları tabiatıyla Dünya'da şaşkınlık yarattı. Buna göre sandıklardan çıkan sonuca göre, ülke %52 ile AB'ne hayır dedi!
Başta Kraliçe olmak üzere siyasi partiler, marjinal gruplar, basının tabloid gazeteleri AB kampanyasında hayır'cıları oynadı!
Başbakan Cameron referandum oylamasından birkaç hafta önce de ‘Türkiye 3000 yılından önce AB giremez' diye bir demeç vermişti!
Bak şu Allah'ın işine, adam 3 hafta duramadı, istifa etti!
Yerine ise dedesi Osmanlı imparatorluğunda gazetecilik yapan Ali Kemal Beyin torunu Boris Johnson büyük ihtimalle Down Street No 10 sahibi olarak Başbakanlık koltuğuna oturacak.
Neyse devam edelim… İngiliz kamuoyu ikiye bölünmüş durumda... Özellikle toplumda ki genç kesim AB üyeliğine sıcak bakıyor ve evetçi kanadı temsil ediyor.
Lakin evetçi gençlerin ebeveynleri ise gençlerle aynı kanaatte değil. AB üyeliğine hayır diyor ve AB üyeliğin sonlandırılması talep ediyor.
Tabi iş bu oylamayla bitse iyi… Bu süreç en az 2 yıl devam edecek anlamına geliyor!
Malum biliyorsunuz bir çok konuda İngiltere AB kriterlerine tabi değil.
Misal;
• Euro para birimine geçmediler; kendi paraları olan Sterlini kullanmaya devam ediyorlar.
• Trafik kurallarını değiştirmediler; hala trafik soldan işliyor.
•Egemenlik kuralının ülkelerde kalmasını istediler vs.vs…

&&&

Şimdi ise İngiliz kamuoyu ‘biz ne halt ettik' noktasında geri dönüş için bir Milyon imza toplanmış ve her gün Evet'çilerin kampanyası ile çağrıda bulunuluyor. Özellikle gençler tarafından da büyük destek görüyor.
Bu arada AB kuran 6 kurucu ülkenin dışişleri bakanı bir araya gelmiş ve İngiltere'ye süreci hızlandırmasını, yani kısaca İngiltere'nin AB'den defolup gitmesini diplomatik bir dille beyan etmişler.
Şimdi ne olacak derseniz?
Süreç yani çıkış en az 2 yıl sürecektir ve Brexit Kararı kısa vadede finansal piyasalarda dalgalanmaya sebep olacaktır… Oldu da!
Ancak Türkiye'nin Brexit Kararı sonrası stratejik ve ticari bir kaybı olmayacağını düşünüyorum.
Peki, bu durum nasıl meydana geldi;
İngiltere hükümeti Kasım 2015'te Avrupa Konseyi'nden dört şey talep etti. Bu dört ana talep Avrupa Birliği kuruluş aşamasının dört önemli esaslarından oluşuyor.
İLK TALEP göç eden Avrupa Birliği vatandaşlarına sosyal hizmetlerin dört yıla kadar ertelenebilmesi konusu. Doğu Avrupa ülkeleri İngiltere'nin bu talebine sert tepki gösteriyor. İngiltere Başbakanı David Cameron, Avrupalıların Birleşik Krallık'a giriş yapmadan önce dört sene bekleyip çocuk ve barınma yardımı gibi refah seviyesiyle ilgili durumlarını belirtmelerini istiyor.

İKİNCİ TALEP ise para birimi hakkında… İngiltere Başbakanı Euro'nun Avrupa Birliği içerisinde kabul edilen tek geçerli para birimi olmasını istemiyor. Çünkü Avrupa Birliği sadece tek bir para birimine sahip olursa, Euro'nun geçerli olduğu üye ülkelerin aldığı kararlar Euro'yu kullanmayan ülkeler için zorunlu olmayabilir. Bu kararlar artık zorlayıcı olmamalı… Bu karar ayrıca Londra finans pazarının da güçlenmesini sağlayacak.

ÜÇÜNCÜ TALEP ise ortak pazar hakkında… Avrupa Birliği'nin rekabet oranını artırmak için, İngiltere Başbakanı nakit akışının serbestçe olmasını ve bunun kolaylaştırılmasını istiyor. Ayrıca girişimcilerin önündeki AB'ye ait bürokratik engellerin kaldırılmasını talep ediyor.

DÖRDÜNCÜ TALEP ise milli egemenlik hakkında… Avrupa Birliği'nin siyasi uyum sürecinin güçlenmesinden sakınmak amacıyla David Cameron ‘Avrupalı insanların birbirine en yakın oldukları birlik' ibaresinin Avrupa Birliği antlaşmasından çıkarılmasını istiyor. Başka bir deyişle kontrol mekanizmalarını artırmayı ve ulusal meclislerin veto etme haklarını güçlendirmeyi amaçlıyor. Cameron ulusal meclislerden Avrupa Birliği yasa taslaklarını durdurma ya da değiştirilmesine olanak tanıyan ‘kırmızı kart‘ uygulaması istiyor. Birçok ülke Londra'yı bu konuda destekliyor.'

İngiltere bir ada devleti. Yıllarca kapalı bir toplum olarak kalmışlar ve kültürel bir etki, tanışma ve aktarım sağlayamamışlar!
Osmanlı ile başlayan ticaretlerinde bile hilekârlık ve sahtekarlık temel prensipleri olmuş... Habertürk Gazete'sinin Pazar günki sayısında Murat Bardakçı üstat yazmış - anlayacağınız eksantrik ve tuhaf bir millet… Ta ki deniz aşırı ticaretle ve sömürge zihniyeti ile hep büyümüşler.
Zulümle abat olmuşlar!
Commenwealth, İngiliz milletler topluluğu hala faaliyettedir ama en önemlisi zamanı, aklı ve parayı doğru kullanarak 20.yy'da büyük kaldılar.
Ancak teknolojik üstünlükleri bitiyor ve kader de adalet edecek. Bu saatten sonra Avrupa'yı biz bile kurtaramayız.
İngiliz sicimi, İngiliz adaleti ve çay seremonileri ile hatırlanan, Osmanlı İmparatorluğunun ezeli, Türklerin ebedi düşmanı bir milletten bahsediyoruz.
Haftaya devam edelim.
İyi haftalar…

YORUM YAP