Sevginar Sali

Artık hatalarımızdan ders alalım

Ne kadar zor bir haftayı geride bıraktık. Son 2-3 yıl ülke olarak yaşadıklarımızı düşünüyorum da ‘daha kötü ne olabilir ki!?' sorumuzu hayat hiç cevapsız bırakmadı sağ olsun. Az kayıp vermedik ama bir şekilde kalan sağlar ile yolumuza devam etmeyi de öğrendik.
Allah insana kaldıramayacağı acıyı vermezmiş sözünü kimse ne erken ne de geç yaşta tecrübe etmesin inşallah. Bir kırılma noktası falan illa olacaksa, şartsa şairin yolun ortası dediği dönemde pek çok zorluğumuzun üstesinden gelmeye muktedir olduğu vakitlerde yaşansın.
Deprem afeti diyemeyeceğim çünkü doğanın kanunları kadar insan hatalarının da etkili olduğu bildiğiniz bir felaket yaşadı Anadolu illerimiz. Kahramanmaraş, Elbistan, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adana ve Adıyaman, Hatay ve Kilis sallandıkça Türkiye'nin her bir köşesinde yürekler ağızlara geldi. Sadece Türkiye değil üstelik dünyanın her yerinde insanlık kötü haberlerle yıkıldı, iyi olanları ile yeniden ayağa kalktık.
7 günlük milli yasımızın sona erdiği bugün eskisinden daha çok, yaralı olan insanlarımız için de işlerimize, hayata yeniden dört kolla sarılmak zorunda olduğumuzu unutmayın. Enseyi karartarak, kendimizi bir kahırdan diğerine vurarak hiçbir şeyi çözemeyiz. Depremde kaybettiğimiz hayatlara geride kalanlarını, eksik bırakılanları yaşatma borcumuz var çünkü. Yaraların sarılmasında her birimizin karınca kararınca sorumluluk alması gerek.
Ve daha önemlisi depremler karşısında güçlü, hazırlıklı, bilinçli olmamız lazım. Bu ülkenin daha fazla deprem yarasına ihtiyacı yok. Limitleri fazla zorlamayalım; akıllanalım. Sözünü ettiğim bilinç seviyesine erişmemizde asıl rol devletimize ait. Devlet önlemleri alacak, vatandaşını buna uyduracak, uymamakta ısrar edenlere yaptırımlar uygulayacak. Bunu başarabilen pek çok örnek var üstelik. Amerika'yı yeniden keşfetmeye de gerek yok. Sadece aynı hataların kurbanları olmaya devam mı edeceğiz, ders alıp hayatımızı mı yaşayacağız buna karar vermeli.
YARDIM KONUSU
Deprem bölgelerine yardım konusu öyle bir haftada çözüme kavuşturulacak bir mesele değil takdir edersiniz ki. Ancak gelinen süreçte temel gıda ve ihtiyaçların karşılandığı görülürken, barınma hususunun çözümlenmesi gerek. Bu da şunu gerektiriyor; ayni yerine herkesin imkanı nispetinde ve güvendiği kurum aracılığı ile nakdi yardımlara yönelmeli. Nakdi yardım için şahsi tercihimi bir kez de burada sizinle paylaşmak isterim; Silivri Belediyesi tarafından kontrol edilen Silivri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği hesabına bağışta bulunabilirsiniz. IBAN Numarası: TR30 0013 4000 0166 6556 2000 08
Silivri Belediyesi pek çok konuda olduğu gibi afet yönetimi, yardımlarda da epey güven kazandı. Bu vesile ile depremden etkilenen bölgelere Silivri'den giden bütün destekler konusunda emeği geçenleri bir kez daha tebrik etmek, emeklerine sağlık demek istiyorum. İnsanlarımızın duyarlılıkla ortaya çıkan güzelliği ise Silivri'nin güzelliğine güzellik kattı. Bu zor günlerde bu deneyimi yaşamak ise çok iyileştirici ve de kıymetli. Silivri Kaymakamı, Belediye Başkanı, SAK Sorumlumuz Uğur Tozlu, ekibi, afet gönüllülerimiz, bağışçılarımız bu uğurda karınca misali gayret gösteren herkesten Allah razı olsun.
BİR TEŞEKKÜR DE BULGARİSTAN VE HÖH'E
Bu ara yoğun olarak seçim çalışmalarını izlemeye alışık olduğumuz Bulgaristan ve burada gönülden bağlı olduğumuz Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin Türkiye'de yaşanan depremler sonrasında destek için adeta seferber olduklarını görmek beni çok duygulandırdı. Bulgaristan'ın en ücra köylerinde bile Anadolu illerimizin deprem yaralarını sarmak için çırpınan insanları takip etmek yaşadığımız büyük acının hafifletici sebeplerindendi. Hiç görmedikleri, hatta duymadıkları yerlerde zorluk yaşayan insanlar için verilen emekler olağanüstü. Türk ve Bulgar tüm duyarlı vatandaşlara teşekkür ederken bu organizasyonu sağlayan HÖH Genel Başkanı Ahmet Ahmedov'a teşekkürü bir borç biliyorum. HÖH onursal Başkanı Ahmet Doğan, Genel Başkan Mustafa Karadayı ve Kırcali Belediye Başkanımız Hasan Azis'in gayretlerini de belirtemeden geçemeyeceğim.
Bulgaristan ile Türkiye halkları arasında dostluğun, yardımlaşmanın ırksal bir ayrımı olmadığını bir kez daha görmek, zor vakitlerde hissetmek çok güzel.
GÜNÜN SÖZÜ
“Hz. Mevlana'nın dediği gibi, hayat bir nefestir aldığımız kadar, hayat bir kafestir kaldığımız kadar, hayat bir hevestir daldığımız kadar. Her şeyden önce insanız, akıl sahibiyiz, duygu sahibiyiz, duruş sahibiyiz, fikir sahibiyiz, mukaddesat ve mukadderat sahibiyiz. Zorluklar çok olsa da direnmeliyiz, sıkıntılar bunaltsa da katlanmalıyız, felaketler dört bir koldan üzerimize gelse de dayanmalıyız. Acılara birlikte göğüs gerdiğimiz sürece, dayanışmayı canlı tuttuğumuz müddetçe daha güçlü, daha metin, daha muktedir bir millet oluruz.
Yapmamız gereken kendi kafamızla düşünmemiz, kendi gönlümüzle hissetmemiz, insani değer ve emanetleri pusula yapmamızdır. Yüce dinimiz, şartlar ne kadar ağır olursa olsun sürekli umut aşılamaktadır. Asıl tehlike, asıl tehdit, karamsarlığın enkazı altında kalmaktır. Türkiye birinci derece deprem kuşağında olup, çok sayıda diri fay hattının üzerindedir. Coğrafyamızın değişmez, değiştirilemez gerçeği budur. Ancak kaderimiz, kederimize de dönüşmemelidir. Önemli olan depreme karşı dayanıklı binaların yapılması, depremle mücadele şuurunun topyekûn kazanılmasıdır.”
Volkan Yılmaz

YORUM YAP