Grup önerisi görüşmeleri sırasında söz alan Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 3. Bölge Milletvekili Eren Erdem, iyi tarım uygulamaları yapan Silivri Belediyesinin Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi'ni örnek göstererek toplumun refah seviyesinin artmasının katma değeri yüksek ürünler üretmesine bağlı olduğunu vurguladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinde konuşan TBMM'da 25 & 26. Dönem İstanbul Milletvekili, TBMM Dışişleri Komisyonu, İSİPAB, CHP PM Üyesi, CHP Medya Komisyonu, Gazeteci & Yazar Eren Erdem, Ar-Ge harcamalarının önemi ve Türkiye'deki durumu üzerinde durdu. Bilgiye yatırım denilince ilk akla gelen kavram olan Ar-Ge'ye dünya ölçeğinde en az bütçeyi ülkemizin ayırdığını söyleyen Erdem, “Boş işlerle uğraşmaya devam eder aynı zamanda Katar şeyhlerine sırtımızı yaslayarak var olacağımız inancımızı sürdürürsek sonumuz felakettir, önümüzde dev bir uçurum vardır. Dünyayı yakalamak durumundayız, bunun için güçlü bir vizyona ihtiyacımız var” dedi.
ERDEM: YARI SÖMÜRGE BİR ÜLKE OLMAKTAN ANCAK YAZILIM TEKNOLOJİSİ, ALTERNATİF ENERJİ DEVRİMİ VE ORGANİK TARIM FAALİYETLERİ İLE KURTULABİLİRİZ
Ar-Ge harcamalarının günümüz ekonomi dünyasının itici gücü olduğunu ifade eden Eren Erdem, Türkiye'nin kurtuluş reçetesini şöyle açıkladı: “Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, parlamentonun gündemi sürekli olarak OHAL ve OHAL'in sonuçları üzerinde şekillendiği için gerçek gündemi yakalamakta zorlanabiliyoruz. Bu parlamentonun toplumun yararına değer üretmek gibi bir vazifesi var, bunu tekrar hatırlatmak isterim. Türkiye şu anda kendi sanayi devrimini gerçekleştirememiş, tabiri caizse ekonomisini alternatif enerji devriminin gerçekleşmesi ile birlikte tedavülden kalkacak petrol şeyhlerinin kasasındaki kara paralarla ikame eden yarı sömürge bir ülke haline getirilmiştir. Bu realitenin çıkış yolu yazılım teknolojisidir, alternatif enerji devrimidir ve organik tarım faaliyetleridir. Bunu yapmak için ya da bunları hayata geçirebilmek için çok ciddi bir vizyona ihtiyaç vardır. Başta, ‘bilimle falan kafanızı çok yormayın' diyen siyasi lisandan bu meseleye eğilmeyi bir amaç edinme durumuna geçiş yapmak gerekir.
“AR-GE'YE YETERLİ BÜTÇE AYRILMIYOR”
Durumun vahametini görme açısından bazı rakamlardan bahsedeceğim. Örneğin bugün politikasını hepimizin eleştirdiği İsrail devletinin Ar-Ge'ye ayırdığı bütçe %4,5, İsveç'in %3.74, Amerika'nın %3, Japonya'nın %3.4, bizim %0.95. Yani biz Ar-Ge'ye yılda 8 milyar bütçe ayırıyoruz. Bunun %21'i savunmaya, %10'u endüstriyel üretim ve teknolojiye, %10'u eğitime, %6'sı ulaşıma ve %53'ü diğer başlıkları altında gidiyor. Türkiye'de GSM abone sayısı 76 milyon fakat bizim bir yerli telefon yazılımımız bile yok. Neden? Çünkü bu alanda hiçbir teşvik yapılmıyor. Teknoparklar açılmış, teknoparkların içerisinde şirketlerin geniş bir istihdamla teknoloji ve yazılım üretmesi gerekiyor ama bu alanda şirketler teşvik edilmediği için teknoparklar katma değeri yüksek bir üretim yapmıyor. Durumumuz tam da şöyle; arabanın dışını yapmışız ama motorunu yapmayı unutmuşuz, araba yerinde duruyor gitmiyor arkadaşlar. Çok güvendiğiniz Katar şeyhlerinin petrol satarak kara parasını burada aklamaya devam edeceğini, bu işi böyle götüreceğinizi zannediyorsunuz. Yanlış…
“YATIRIM YOK, TEŞVİK YOK, VİZYON YOK!”
Solar evler, kendi enerjisini kendi üretiyor. Bu devrim şu anda dünyada tabiri caizse bütün ülkelerin gündeminde. Bizim için teknoloji TÜBİTAK'ın başına Hayvanat Bahçesi Müdürü koymaktan, tweet atmaktan ibaret olacak! Japonya'da doğal afeti enerjiye çeviren bir tasarım yapıldı. Deprem enerjiye dönüştürülüyor aynı zamanda doğal afet bir kazanıma yol açmış oluyor. Türkiye'de doğal afet olunca vatandaş Aksaray'ı yüzerek geçmek durumunda kalıyor. Stormy denilen solar otobüsler de kendi enerjisini üretme potansiyeline sahip. Güneş panellerini araçlara monte ederek enerji üretimi yapıyorlar. Bizde vaziyet nedir? Biz yağmurun çamurun felakete dönüştüğü bir ülke pozisyonundayız. Neden? Yatırım yok, teşvik yok, bu alana eğilecek bir vizyok yok!
“EĞİTİM ENTEGRASYONUNA İHTİYACIMIZ VAR”
Özellikle sosyal demokrat belediyecilik diye tanımladığımız çerçevede değer üreten belediyelerimizin organik tarım üzerinden Türkiye'deki doğal zenginliği ve toprağın verimliliğini istihdama dönüştürecek çalışmalar yaptığı çok fazla örnek var ama ben size Silivri'den bahsedeceğim. İstanbul'da Silivri Belediye'miz alternatif bitki yetiştiriciliğine yönelik araştırmalar doğrultusunda üretim yaparak, bitki özlerinin üreticiden tüketiciye erişmesini sağlıyor. Tıbbi ve aromatik bitkilerden elde edile özüt, çiftçiye buğday ve arpa gibi geleneksel tarım ürünleri hasadından çok daha fazla kazanç getiriyor. Kindar nesile değil; bilimsel, ilerici, aydınlanmanın yaratmış olduğu bütün koşulları kavrayan nesil inşa edecek bir eğitim entegrasyonuna ihtiyacımız var.
“KATAR ŞEYHLERİNE SIRTIMIZI DAYAMAYI SÜRDÜRÜRSEK SONUMUZ FELAKET OLACAK”
Ar-Ge yatırımlarına bütçe ayırmayışımızdan kaynaklı olarak geldiğimiz vahim durumu bir rakamla size göstermek istiyorum. Apple'ın 2017 piyasa değeri 800 milyar dolar, Türkiye Cumhuriyeti'nin 2017 bütçesi 651 milyar TL arkadaşlar! Ülkemizin genç nüfus oranı oldukça yüksek, bizim gençlerimizi kanalize etmemiz gereken nokta alternatif enerji devrimidir, teknolojidir, yazılım teknolojisidir. Biz sanayi devrimini gerçekleştirecek treni çoktan kaçırdık, bugün ‘dört sıfır' diye tanımlanan yazılım ve teknoloji eksenli bu yeni süreci yakalamamız gerekiyor. Bu konuda parlamentoda mutlaka bir çalışma yapmak durumundayız.
Çok güvendiğiniz Katar petrol şeyhlerinin sermayeleri yakın bir tarihte dünya alternatif enerji kaynaklarına yönelimini tamamladığında darmadağın olacak. Arap coğrafyasında petrol şeyhlerinin hükümdarlığı sona erecek. İş buraya doğru gidiyor arkadaşlar. Bizim kalkınmamızın tek yolu bu süreci yakalamak. Boş işlerle uğraşmaya devam eder aynı zamanda Katar şeyhlerine sırtımızı yaslayarak var olacağımız inancımızı sürdürürsek sonumuz felakettir, önümüzde dev bir uçurum vardır. Dünyayı yakalamak durumundayız, bunun için güçlü bir vizyona ihtiyacımız var.”
Haber:
Hazal BAŞARAN
