Ahmet Yücegök

Festivalin Ardından


Eğrisi ve doğrusuyla bir festivali geride bıraktık…
Askerlik yapanlar bilirler. Her hangi bir suç işlendiğinde,  bir üst komutan “savunmanı, hemen değil de, ( 48) saat içinde  masamda istiyorum” der…
Bu iki günlük süre düşünme payıdır.
Kişi olayı değerlendirirken artık daha mantıklı ve soğukkanlıdır…
  O (48) saat içinde öfkesi yatışmıştır…
Olay hakkında  karar verirken, duyguların dürtüsüyle değil,aklı ile hareket eder.     
Silivri Yoğurt Festivali yapıldı. Aradan değil (48) saatten, neredeyse bir haftayı geçti.
Peki…
“Festival, nasıldı?.”
“Nasıl geçti?” derseniz.
Şayet, “Ölçü eğer izleyici sayısı ise,  geçen yıla göre çok iyi” derim..
İnanılmaz bir kalabalık. Sahnedeki, görüntüler dev ekranlarla değişik yerlere dağıtılmış olmasına rağmen “havaya iğne atsan yere düşmez” cinsintendi.
Ama…
Diğer taraftan içerik yönünden…Amaç yönünden…Ekonomik fayda yönünden bakarsak...
Şöyle söyleyeyim…
Festival sorumlusu Belediye Başkanı, sunucusu ve sanatçıların  açılış konuşmalarında mecburen bahsetmeleri dışında,  Yoğurt ve Yoğurt üzerine, çok az konuşulmuştur. Silivri Yoğurt Festivali’nde. Birincisi bu.
İkincisi, festivalin kültür ve sanat yanı. Zayıftı.
Bu tür festivallerde, ağırlık eğlenceden tarafa ağır basıyorsa, kültürel etkinliğin müştyerisi azdır. Çok önemli kişiler davet edilmiş olsa da, hatta gelmiş olsa bile türkücüler kadar ilgi görmez.. Çünkü, kişi eğlenceye şartlandırmıştır kendini…
Ayrıca, festival komitesi bu konuda belli bir süre altyapı çalışması yapmamış ise sıkıcı bulunur…Düzenleme komitesinin  “Altyapı  çalışması yapması” dememde kasıt. Belli bir süre , belli yerlere duyurusunu yapmak. İşin, reklamını yapmak.
Neyse…
Eksiyi ile gediği ile Silivri Yoğurt Festivali her yıl  yapılmalı… Dışarıdan pahalı şarkıcı,türkücü getirilmesi şart değil. Geçen yıl, öyle büyük paralarla değil “Silivri’nin bağrından çıkanlarla yapılacak” dendi. Olmadı, olamadı .
İnşallah gelecek yıl…     
***
Hafta içinde yerel basında çıkan bir haber.
“Belediyenin arsa satışları ile ilgili  2009 Yılı ortasında almış  olduğu Meclis Kararı İptal oldu” Aslında, haberler biraz abartılı ve biraz da eksik. Olayın, ilk aşaması bu,  olayın bir üst mahkeme safhası var daha, itirazın oradan mutlaka geri döneceğinden eminim. Adı geçen kararın alınışı üzerinden bir yıl, hatta daha da fazla geçmiş. Kararda ki arsalardan bazıları satılmış, büyük çoğunluğu henüz satılmamış. Duruyor.      
İtirazdaki amacı anlamış değilim. Satılmasını istemiyorlar mı?.
 Ne yapılmak isteniyor?.
Anlamış değilim.
Varsayalım ki, bir üst mahkemede İTİRAZI HAKLI GÖRDÜ. Ne olacak?.
Çok, çok “aldığınız bu kararı beğenmedim , gidin yeniden alın” der. Mecliste, çoğunluk olduğu için yeniden karar alması zor değil.

***
Cumhuriyet Halk Partisi İlçe yönetiminin düzenlemiş olduğu “dostluk ve dayanışma” yemeği vardı haftanın bir başka gününde.
Tahminlerin üzerinde bir katılım vardı.
Partinin en üst yöneticisinden tutun da en alt birim yöneticisine kadar tamamı oradaydı. Parti üyelerinden hariç Silivri’nin  önemli Sivil Toplum Kuruluşlarının neredeyse tamamı oradaydı.
Yer, seçilen yer olarak çok güzel düşünülmüş. Hem geniş hem havadar.Yağış olsa bile üstü kapanabilecek bir düzeneğe sahip bir mekan. Yani, tam bir yazlık.
***
Ve, düğünler…
Ramazan ayı yaklaşıyor diye  herkes  bir an önce düğününü yapmak istiyor. Sünnet düğünü konusunda nasıl bilmem ama “iki bayram arasında, evlenme düğünü olmazmış” diyen, öyle inanan var. Belki de o yüzden hafta sonları her taraftan çalgı sesi geliyor. Bir kısmı, sünnet veya evlenme düğünü öncesinde, kına gecesi yapıyor. Kına geceleri genellikle sokak aralarında. Caddeyi kapatanlar bile var.
“Konvoy yapmak yasak” dendi.
Sanki “Yasaklar çiğnenmek içinmiş” gibi. Bilhassa hafta sonları onların yüzünden Silivri trafiği alt üst. Bir de verdikleri o rahatsızlık. Ses kirliliği. Görüntü kirliliği.

PİŞKİNLİĞİN BU KADARI
Ülkemde güzel şeyler de oluyor diyecek oldum…Haftanın ilk günleriydi.
Salı günü …
 Bir haber Hakkari ve Van’da (7) şehit.
Ve…
Ayni akşam haberlerin bir kısmında Başbakan Gurup Toplantısı yapıyor. Kendi gurubunu formatlamak amaçlı bir toplantı.
Konuşuyor konuşuyor..
Ve,bir ara duralıyor, ağlayacakmış gibi yapıyor…
Yutkunuyor.
Tam karşısında sıra sıra dizilmiş birkaç Milletvekilinin gözleri doluyor ağlıyorlar…
İnanılır gibi değil!.
 Hadi, Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bu ağlama üzerine deneyimli, o her zaman öyle  “hüngür, hüngür” ağlıyorlar ama diğerleri ne öyle?...
Efendim…
Tam (30) yıl önce 12  Eylül 1980 Yılında yapılan askeri darbe sonrası idam edilen iki isimden bahsediyor. Birinin mektubunu okuyor. Müthiş bir görüntü.
İster sahi, ister rol olsun…
  Böyle bir sahneyi, böyle bir gösteriyi kim önerdiyse müthiş..
Müthiş diyorum, çünkü o gün tam () tane şehit var,onları unutup başbakan ve ağlayan milletvekillerini eşlik edenlerin olduğunu bilenlerdenim…
Evet…
Az buz değil, tam (30) yıl öncesi bir olay.
İnanır mısınız?.
Gündem kaydı…
 İşsizlik,Terör, geçim sıkıntısı Gazze Meselesi, Marmara Gemisi ve ölenler, Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç’a yapılan suikast , Sayın Baykal’ı genel başkanlıktan eden düzmece kaset olayı bir anda unutuldu. Onların yerini (12) Eylül üzerine beylik laflar ortalığı kapladı…
 Herkes kendine göre bir 12 Eylül 1980 tarifi yapmaya başladı.Tıpkı,bir sürü insanın “karanlık bir odada ki fili, elinle tutuğu yere göre  tarif etmesi “gibi…  
Tam (8) yıldır İktidardaki bu iktidar, düne kadar önüne gelene efelenirken, bu gün yine mağdurları oynamak istiyor.
Sanki, 12 Eylül 1980’de Türkiye’de değillermiş gibi…
Her biri yaşamları deniz aşırı yerlerde, dünyadan habersiz geçirmiş gibi..
Sanki, Ülkelerine yeni gelmişler. İlk defa böyle bir zulümle tanışıyorlarmış gibi.
Vah,vah,vah.
Konuşana bakıyorsun yaşı elliyi aşmış…
Ağlayanlara bakıyorsun her biri altmış yaşın üstünde...
Peki, bu ağlamalar sızlamalar, bu duygu sömürüsü niçin?.
Efendim, 12 Eylül 2010’da yapılacak REFERANDUM içinmiş.
EVET denmesi içinmiş…
 Evetler fazla çıkarsa şayet…
Hesap sorulacakmış 12 Eylül 1980’cilerden.
“Yersek” tabi…
Aradan (30) yıl geçmiş olsa bile…Belli bir yaşın üzerindekiler hatırlamasa bile bizler, biliyoruz …
Canlı tanığıyız o günlerin…
Ve, o darbenin mantığı gereği, bu gün duygu sömürüsü yapanlar, o gün kollanan taraftaydılar. Onlar da gençtiler ama maalesef öyleydiler. Hiç öyle, böyle demesinler.
12 Eylül öncesi günlerde, her gün onlarca insanın öldüğü o günlerde ortada adı geçen   gençlik SAĞ ve SOL gençlikti. Her biri henüz 20’li yaşlarda ülkenin gidişatı üzerine kaygı duyuyorlardı. Sorumluluk duyuyorlardı. Huzursuzdular. Ülke “İyi yönetilmiyor” diyorlardı.
Doğrusuyla, yanlışıyla kendileri için değil, ülkeleri içindi tüm dertleri.
Demem…
Şimdi, sağ kalanların saçları beyazlamış. Ama, sanılmasın ki, Sayın Başbakanın o sözlerinden etkilenip Referandum’da “evet” diyecekler.
Onlar 12 Eylül’e de  HAYIR dediler.
Uzantılarına da HAYIR diyecekler..
 Neyse…
Anladık ki, bu kadar ağlama sızlamanın amacı, insanlar 12 Eylül 2010’da yapılacak Referandum’da  EVET oyu kullansınlar diyeymiş.
Ağlama sızlamalarına kanmayan o günlerin gerçekten mağdurları, AKP yöneticilerini çok iyi tanır. Ve, o günlerden, bu güne kadar 12 Eylül 1980’le ilgili tek laf etmediklerini bilir.
Ve, bu “ağlama” korosunun aleyhinde  tek satır laf etmediğini de bilir.
Ve…
  İktidar olduklarından bu yana (8) yıldır, adaletle ilgili birkaç bina dışında  hakla,hukukla ve adaletle ilgili kıllarını kıpırdatmadıklarını…    
Evet…
İnsanların duyguları hiçbir devirde bu kadar sömürülmemişti.
Tam (8) yıldır tek başına iktidardalar. Ve,  hala “mağdur” olduğunu iddia ediyorlar…Duyguları, sömürüyor. Tıpkı,Türbanı sömürdükleri gibi.
Pes yani.

HAFTANIN  EN ÇOK KONUŞULANI
  ÇHP Silivri İlçe Örgütü tarafından düzenlenen Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve Çevre il ve ilçe Belediye Başkanları ve Bölge Milletvekilleri, İl genel Meclisi ve Belediye Meclis üyelerinin katılımı ile düzenlenen yemek VE Silivri SİAD’ın düzenlediği “Silivri’nin Ekonomik ve Sosyal Sorunları “ konulu toplantı.                            

HAFTANIN  SES GETİRENİ
Silivri, Gümüşyaka Mahallesi’nin yeni yapılan  Pazar Yeri ile ilgili gelişmeler.

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
İSKİ su fiyatlarında (1) Kuruş indirim yapmış. Bu yeni uygulama 02/07/2010 Tarihinden sonra başlayacakmış.

BEN YENİ DUYDUM.
Yeniçeri,Yahudi’yi yakalamış :
“ulan sizler Hazreti İsa’yı çarmığa germediniz mi ? “
Yahudi şaşkın ;
“o iş yüz yıllar önce olmuş,ben ne bileyim !”
Yeniçeri dinlememiş bile :
“Ben yeni duydum ! “
 (23/7/2010 - Milliyet/H.Pulur- Başbakanın ,12 Eylül döneminde yazılan bir mektubu okuması üzerine “   

GÜNE UYAN
“Şiddetin şekli ne olursa olsun,işlevi aynı : teslim almak “
(ANONİM)

ANLAMAKTA ZORLANDIĞIM
Yaşı genç olanlarda kararsızlık, zenginlerde gurur, küstahlarda kibir, güzellerde ise hor görme vardır. Bütün bunlara sahip olmayanlardaysa bütün kötülüklerin anası olan aptallık vardır.
( Cervantes )

EN KOLAY ANLAŞILAN
“Hak ;
Ona ait olanın, ona verilmesidir.
(Platon )

KISA-KISA…..
• CHP Silivri İlçe örgütü, Lozan Barış Antlaşması’nın 87. yıldönümünü İstanbul, Beşiktaş kutladı.
• Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı (67) binden fazla okul varmış. Kürtçe eğitim için ki, en az (5) lehçe imiş, her okulda (1) kişi olsa bile, eğitim verilmesi zorunlu hale geldiğinde, 200-250 bin civarında dersane,(500) binden fazla Kürtçe eğitim verecek öğretmen demekmiş.(23/7/2010-Milliyet,H.Pulur)

YORUM YAP