Hüseyin Kuru

Emlak vergileri üzerine...

Birkaç haftadır emlak vergileri üzerine basında ve sosyal medya da haberler ve eleştiriler yayınlanıyor.
Dünya gazetesinde yayınlanan bir haberden devam edelim;
''Uzun zamandan beri ilk kez bir vergi konusu gündeme geldi: Emlak Vergisi.
Başta büyük şehirler olmak üzere, pek çok yerleşim yerindeki arsa, arazi, konut ve işyeri emlak vergileri sorun olma yolunda.
Zira belediyelerin emlak vergisi değerlerini çok fahiş tutarlarda yükselttiği yönünde işaretler var.
Bilindiği üzere; emlak vergisi, genel beyan dönemi olarak adlandırılan dört yılda bir taşınmazların metrekare rayiç bedelleri üzerinden hesaplanıyor.
Rayiç bedeller de mevzuatına göre takdir komisyonları tarafından belirleniyor.
Bu bedeller esas alınarak belediyeler tarafından emlak vergileri tahsil ediliyor.
Öte yandan rayiç bedelleri, Maliye Bakanlığınca her yıl belirlenen yeniden değerleme oranının yarısı oranında artırılarak bu dört yıl boyunca emlak vergisi tutarları revize ediliyor.
Yani yürürlükte olan mevzuata göre; 2014 genel beyan dönemi çerçevesinde izleyen 2015, 2016 ve 2017 yılları emlak vergileri artırılarak tahsil ediliyor.
***
Şimdi 2018 genel beyan dönemi çalışmaları var.. emlak vergisine esas metrekare rayiç bedelleri takdir komisyonları tarafından belirlenmiş ve 2017 yılı Temmuz ayı içerisinde de belediyelere ve muhtarlıklara gönderilmiş durumda.
Demek ki 2018 yılında başlayacak ve 2019, 2020, 2021 yıllarında uygulanacak emlak vergisine esas rayiç bedeller tamam.
İşte bu rayiç bedellerin fahiş bir şekilde tespit edildiğine ilişkin iddialar gündeme gelince gürültü kopmaya başlamış.
Emlak Vergisi Kanunu ve ilgili mevzuata göre; Takdir Komisyonu kararlarına karşı kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları 15 gün içerisinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açabiliyorlar.
Vergi Mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine ise 15 gün içerisinde Danıştay'a başvurabiliyorlar.
Geçmişte Anayasa Mahkemesinin 31.5.2012 tarihinde verdiği E.2011/38, K.2012/89 sayılı kararı ile artık vatandaşlar da yargı yerlerine gidebiliyorlar.
Bu nedenle şimdi vatandaşlar da vergi mahkemelerine koşuyorlar.
Bunun için de son başvuru tarihi 7 Eylül 2017 olarak görülüyor.
Gerçekten de belediyeler rayiç bedelleri çok mu artırmış durumda?
Tüm belediyeler için aynı şey mi söz konusu?...
Dilerseniz bazı belediye rayiçlerinden birkaç örnek verelim; İstanbul Beşiktaş
belediyesi, konut rayiç bedellerini yüzde 130 artırmış, yine Beşiktaş Belediyesi, Levent bölgesindeki çok sayıda işyeri bedellerini de yüzde 235 oranında artırırken Etiler'deki konutların bedellerini yüzde 180 oranında yükseltmiş.
İstanbul Beykoz Belediyesi konut rayiçlerini yüzde 45 ile 245 arasında yükseltmiş, Ankara Çankaya Belediyesi, ofis ve konut rayiçlerini yüzde 33-35 oranında artırmış.
Buna karşın aynı Çankaya Belediyesi Oran'daki villa rayiçlerini yüzde 220 kadar yükseltmiş ki bunun anlamı şu: yurt içi üretici fiyatları endeksinin yarısı tutarları dikkate alınarak en son 2017 yılında 100 lira olarak uygulanan emlak vergisi, şimdi 2018 yılında, belediyelere göre farklı olmak üzere, 280 liraya kadar çıkacak.
Tabi 280 lira emlak vergisi sadece 2018 yılında uygulanacak; izleyen 2019, 2020,2021 yıllarında da bu vergiler yurt içi üretici fiyatları endeksinin yarısı oranında artırımlı alınacak.
***
Emlak vergileri ile oynamak çok tehlikelidir; aynen bumerang silahı gibi dönüp sahibini vuran bir silah gibidir.. 25 milyonun üzerinde mükellefi olan bir vergidir.
Kümes kadar yeri olan Ayşe hanım teyzeden Boğaz'da yalısı olan Gülnihal hanımefendiye kadar herkes potadadır.
Kümesi olandan vergi alınmasının, sahibi Ayşe hanım teyzeye verdiği yük kadar; kocasından veya babasından kendisine sadece villa miras kalan Gülnihal hanımefendinin aşırı yüksek vergisi de yüktür.
Maliye Bakanlığı bu muhataralı durumu tecrübeyle çok iyi bilmektedir.
Dolayısıyla şu anda yetersiz kalan mevzuatıyla bile ilgilenmemektedir.
Emlak vergisi sadece belediyelerin başına kalmış bir konudur.
Bu noktada, zamanında en yetkili bürokrat olarak geçmişten gelen yaşanmışlıkla dürüstçe bir hususu tespit edelim.
Türkiye'de gayrimenkuller üzerinden alınan tapu harçları, veraset vergisi, intikal vergisi ve dolayısıyla emlak vergisi kayıp ve kaçakları yüksektir.
Şöyle ki; taraflar için yüzde 4'e kadar çıkan tapu harcı emlak vergisi değerlerine göre alındığı için ciddi bir yük olmaktadır.
Bu nedenle özellikle harçlara dayanak teşkil eden emlak vergisi rayiç değerlerinin çok düşük tespit edildiği ortadadır.
Pek çok taşınmazın değerinin ortalama onda birine kadar bu değerlerin düşük olduğu açıktır.. yani taşınmazın gerçek değerinin onda biri kadar değer üzerinden emlak vergisi alınır.
Ne yazık ki herkesi ilgilendiren bu vergilerin düşük değerli olarak uygulanmasında genel bir kabul vardır.
Emlak vergisi rayiç bedellerinin düşük tutulmasıyla vergi kaçakçılığından rüşvete kadar pek çok çirkinliği örten bir durum söz konusudur.
Peki şimdi sıkıntı nerede?...
Sıkıntı, belediyelerin kör topal eksik aldığı emlak vergilerinin değerlerini çok aşırı yükseltmesinde yatıyor.
Bir başka sıkıntı da özellikle muhalefet partilerindeki belediyelerin yeni gelir arayışından ve dolayısıyla zorunlu olarak zam yapmalarından kaynaklanıyor. Aslında belediyeciliği çok iyi bilen ve başarılı olan iktidar partisi bir şekilde ince ayar yapıyor''.
İyi haftalar..

YORUM YAP