Sevginar Sali

Bir felâkete duçar olmayan kimse, huzurun kıymetini bilemez!

Kayıplar veriyoruz, kaygılanıyor, sıkılıyor, üzülüyoruz… Salgının süreci uzadıkça zararı ve dertlerimiz de katlanıyor…

Çok sevdiğim bir kıssadan hisse var; hatırlamanın zamanı sanki…

***

“Huzur ve saadet de böyledir, bir felâkete duçar olmayan kimse, huzurun kıymetini bilemez…

Bir padişah acemi bir köle ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, geminin mihnetini tatmamıştı. Ağlamaya, inlemeye başladı. Tir tir titriyordu. Avutmak için çok uğraştılar, ama bir türlü sakinleşmedi.

Padişahın keyfi kaçtı. Herkes aciz bir vaziyetteyken gemide bulunan yaşlı bir adam padişahın huzuruna çıktı,

‘Müsaade buyurursanız ben onu sustururum' dedi. Padişah da ‘Lütfetmiş olursunuz' dedi.

Yaşlı adam emretti, köleyi denize attılar. Köle birkaç kere suya battı çıktı. Sonra saçından yakaladılar, gemiden tarafa çektiler. Köle gemiye yaklaşınca iki eliyle dümene asıldı, oradan gemiye çıktı, bir köşede uslu uslu oturmaya başladı.

Yaşlı adamın yaptığı iş padişahı hayrete düşürdü, ‘Bu işteki hikmet nedir' diye sordu.

Yaşlı adam cevap verdi:

“Köle evvelce suya batmayı tatmamıştı. Gemideki selâmetin kıymetini bilmiyordu. İşte huzur ve saadet de böyledir, bir felâkete duçar olmayan kimse, huzurun kıymetini bilemez…

*Alıntı

***

İkinci dalganın sonunda tünelin ucunda ışık göründü… Bu beklediğimiz müjdenin ışığı mı, yoksa ‘üçüncü dalga' diye adlandırılan ve üzerimize gelen trenin farları mı bilen eden yok. En zorunu atlattığımız kesin, onun için umudumuzu yitirmeden mücadeleye devam…

 

GÜNÜN SÖZÜ

“Eğer başka bir ailede, başka bir ülkede, hatta belki bir arka sokakta doğmuş olsaydık bugün bambaşka kimliklerimiz olacaktı. O yüzden; iyi, kötü, doğru, başarı neye göre kime göre… Eğer sen inandığını yaşıyorsan, yüreğindeysen insanların dediklerine içerlenme. Her birimiz kendi iki gözümüzün arkasından bakıyoruz.

Seni yaralayanlar da kendi dünyalarından bakıyorlar sadece. Sen bu değilsin. Sen sadece iki gözünün arkasından gördüklerinle değil, yüreğinin sonsuzluğundan, sığ kalıpların üzerinden bakıyorsun. Kimlikler, o. şu. bu aslolan değil. Aslolan hepsinin ötesinde insan ve saf sevgi, varoluş.

Kalıplar, şablonlar, sınırlar, bayraklar, binalar, insanı anlamaya, hayatı hissetmeye gölge etmeye devam edecek. Sen gözünün önünde durana, illüzyona takılmadan rüyana koş. Kartvizitinde yazan unvanlar, bol sıfırlı hesaplar, etiketler değil, yüreklerde hissettirdiklerin seni ölümsüz kılacak. Kısa da olsa yaşam yaşamaya değsin insan gibi…

Tıpkı bir kelebeğin yaşamı gibi…”

*‘Gerçekten yaşıyor musun?'dan alıntı…

YORUM YAP