“Silivri’nin geleceği için ortak akla ve yönetişime inanıyorum”

“Silivri’nin geleceği için ortak akla ve yönetişime inanıyorum”

21.11.2025 14:43:34

Silivri Gündem Söyleşileri'ndesiyasete bakışından Silivri'nin geleceğine, kentsel dönüşümden yönetişim anlayışına kadar pek çok başlıkta samimi açıklamalar yapan Yazıcı, “Siyaset benim için manevi tatmin” derken, “Silivri'nin geleceği planlanmalı; mimari karakteri belirlenmeli; kültürel ve coğrafi potansiyeli gelire dönüştürülmeli” ifadeleriyle dikkat çekti.

Silivri'de inşaat ve eğitim alanında yarattığı marka değerleriyle tanınan Yazıcı Yapı Yönetim Kurulu Üyesi, Odak Koleji Yönetim Kurulu Başkanı ve İBB AK Parti Meclis Üyesi, Silivri Belediye Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Celalettin Yazıcı, Hürhaber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Sevginar Sali ile Silivri Haber Ajansı Sahibi Yusuf Eker'in hazırlayıp sunduğu Silivri Gündem Söyleşileri programının Byaytac production imzalı yeni bölümünde sorularımızı yanıtladı.
“MARKAYI İŞTE DE, EĞİTİMDE DE, SİYASETTE DE AYNI TUTKUYLA ÜRETMEK”
Sevginar Sali: Silivri'de Yazıcı Yapı ile inşaatta, Odak Koleji ile eğitimde iki güçlü marka oluşturdunuz. Siyasette sizin için bu marka değerinin karşılığı nedir?
“SİYASET BENİM İÇİN MANEVİ TATMİN”
Celalettin Yazıcı: Siyasette halkın problemlerine bir nebze olsun çare bulabiliyorsak, halkın değerleriyle buluşabiliyorsak bunun karşılığı manevi tatmindir. Ticarette bir iş yaparsınız, finans elde etmek için yaparsınız; ama ben iş hayatında hep şuna odaklandım: Kendi işimi en iyi şekilde yapmak. Maddi karşılığı zaten geliyorsa gelir.
Siyasette de aynı bakış açısıyla hareket ediyorum. Yaptığım işi içselleştiriyor, tutkuyla yapmaya çalışıyorum. Kimseyi mahcup etmemeye, bana güvenen insanları, temsil ettiğim grubu ve ailemi utandırmamaya gayret ediyorum.
“HİÇBİR ŞEYE ADAY OLMADIM, HER ŞEY DOĞAL GELİŞTİ”
Hayatım boyunca hiçbir şeye aday olmuş biri değilim. Lisede sınıf başkanlığına bile beni başkaları aday gösterdi. Bu bir farklılık ya da üstünlük değil; belki karakterim böyle. Siyaset de bu şekilde gelişti aslında. Kariyer planlayarak siyasete girmedim. Zaman zaman teklifler gelirdi, hep mesafeli dururdum.
Ama bazen kader dersiniz… Belki soyadımın getirdiği bir kader, belki kişilik özelliklerimin. Böylece siyasetin içinde bulduk kendimizi. Ben de elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
“SERT BAŞLADINIZ, BAKALIM DEVAMI NASIL GELECEK?”
Sevginar Sali: Belki de daha önce yaptığınız işlerin altında kalmamak adına… Sonuçta hem inşaatta hem eğitimde bir çıta koydunuz. Siyasette de bu çıtayı düşürmemeye çalıştığınızı düşünüyoruz. Biz gazetecilikte bazı şeyleri doğrudan sormaktansa biraz daha dolaylı, hatta bazen tuzak sorularla kimi cevapları almak isteriz.
Celalettin Yazıcı: Sert başladınız, bakalım bundan sonra ne gelecek!
Sevginar Sali: Çünkü siz iş hayatında hedeflerle ve planlı bir şekilde hareket eden birisiniz. Bu nedenle siyasetle ilgili almak istediğimiz cevabın henüz tam karşılığını alamadık sanırım. Neyse, ilerleyen zamanlara bakarız…
“BİRİKİMLİ İNSANLARIN SİYASETTE OLMASINI ÇOK ARZULUYORUM”
Yusuf Eker: O zaman ben şunu sorayım… Siyasete girişiniz 2019. Öncesinde de adınız sık sık siyasi atmosfere dahil olmanız için konuşuluyordu. “Siyasette mutlaka olması gereken isimlerden biri” olarak gösterildiğiniz dönemler vardı. Sizce Silivri'de mutlaka “şu isim siyasette olmalı” dediğiniz; vizyonuyla, duruşuyla, öngörüsüyle başarılı bulduğunuz kişiler var mı?
Celalettin Yazıcı: Siyaset bir ülkenin dinamosudur. Ekonominin, demokrasinin, toplumsal gelişmenin itici gücüdür. Bu nedenle birikimli ve yetkin insanların siyasette yer almasını çok arzuluyorum. Ancak maalesef ülkemizin koşulları, Siyasi Partiler Yasası ve siyasetin doğası gereği, birikimli insanların siyasi mecrada çok başarılı olamadıklarını görüyoruz. Ya giremiyorlar ya da girdiklerinde uzun süre tutunamıyorlar.
“SİYASİ SORUMLULUK, KAÇILACAK DEĞİL ÜSTLENİLECEK BİR ŞEYDİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
Zaman zaman çevremdeki iş insanı arkadaşlarım da beni bu konuda eleştiriyor. Ben de kendimi sorguladığım oluyor. Ama bir şekilde birileri bu sorumluluğu almak zorunda. Siyasi sorumluluk dediğimiz şey, kaçılacak değil üstlenilecek bir şeydir diye düşünüyorum.
Bizim aile yapımız da buna uygun; ben de hayatım boyunca toplumun sorunlarına duyarsız kalmadım. Siyasete girmeden önce de toplumla ilgili meselelerde çözüm üretmeye çalışan biriydim. Silivri'de iş dünyasında, esnaflıkta, eğitimde çok birikimli insanlar var. Hepsinin bu kente büyük değer katacağına inanıyorum.
“GELİŞMENİN VE DEĞİŞİMİN TEMEL DİNAMOSU SİYASETTİR”
İsim vermek doğru olmayabilir ama şuna inanıyorum: Türkiye'ye mutluluk, zenginlik, gelişmişlik, daha fazla demokrasi gelecekse bunun anahtarı siyasettir. Gelişmenin ve değişimin temel dinamosu siyasettir.
“SİYASETÇİYİ TOPLUMDAN AYRI DÜŞÜNMEMEK LAZIM”
Sevginar Sali: Zaten siyasetin amacı da bu; amacına uygun şekilde icra edilmesi gerekiyor.
Celalettin Yazıcı: Kesinlikle. Ama siyasetçiyi toplumdan ayrı düşünmemek lazım. Bu ülkenin içinde yetişiyorlar. Türkiye ne kadar doğru ve düzgünse, bir esnaf nasılsa, bir gazeteci nasılsa siyasetçi de onun paralelindedir. Memur nasılsa… Düzelmemiz gereken çok alan var; siyaset de onlardan biri.
(Bu bölümde Celalettin Yazıcı, AK Parti tercihine ve sağ–sol kavramlarına bakışına da değiniyor. Ailesinin Demokrat Parti ve Adalet Partisi geleneğinden geldiğini, sağ–sol ayrımının 1789 Fransız İhtilali ile ortaya çıktığını ancak günümüzde anlamını yitirdiğini, AK Parti'nin ise Türkiye'nin merkezini temsil ettiğini vurguluyor.)
“HER İŞİ TUTKUYLA YAPARIM”
Yusuf Eker: Celalettin Bey'in çok mütevazı bir kişiliği olduğunu Silivri'de herkes bilir. Dışarıdan bakıldığında ise elini attığı her işte başarılı olan bir profil görünüyor. Hem Odak Koleji hem Yazıcı Yapı ile güçlü bir vizyon ortaya koydunuz. Bir Celalettin Yazıcı kolay yetişti mi? Bu noktaya gelene kadar neler yaşadınız?
Celalettin Yazıcı: Çok teşekkür ederim hakkımdaki güzel düşünceleriniz için. Ben yaptığım her işi tutkuyla yaparım; tüm benliğimle, olağanüstü bir mücadele ile… Hangi işe girdiysem, onun en iyisini yapmak için çaba sarf ettim. Çünkü işinizi iyi yaparsanız insanların gözlerinin içine bakabilirsiniz. Eğer işinizde kötüyseniz, allame-i cihan olsanız da insanın yüzü yere düşebilir.
Benim hayattan beklentim çok basit: Kısa bir ömür yaşıyoruz, bu ömrü onurlu, düzgün, insanların gözünün içine bakarak tamamlamak istiyorum. Hak vaki olduğunda da geride güzel bir iz bırakmak istiyorum.
Elbette zaman zaman başarısızlıklarım oldu. Her şeyi mükemmel yaptığımı iddia edemem.
“OLAĞANÜSTÜ YETKİ İSTEMEM; BEN YÖNETİŞİME İNANIRIM”
Yusuf Eker: Silivri için olağan veya olağanüstü yetkilerle donatılsaydınız, yapacağınız ilk üç şey ne olurdu?
Celalettin Yazıcı: Aslında şunu söyleyeyim: Olağan ya da olağanüstü yetkilerle donatılmayı asla istemem. Bu Silivri'yi başarıya götürmez. Dünyadaki başarılı sistemlere baktığınızda, tepeden aşağı hiyerarşik yönetim modellerinin artık karşılık bulmadığını görüyoruz. Ben “yönetişim”e inanırım; yani paylaşımcı, yatay, uzmanlık alanlarının birlikte yönettiği bir modele. Silivri'nin de böyle bir anlayışla yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum.
“SİLİVRİ'NİN GELECEĞİ PLANLANMIŞ DEĞİL”
Benim için birinci sırada planlama gelir. Bugün Silivri'nin geleceğini bilmiyoruz; çünkü planlanmış değil. Her gelen iktidar ya da belediye başkanı kendi vizyonuyla, kendi öngörüsüyle bir şeyler yapmaya başlıyor. Ancak 5 yıl sonra, 10 yıl sonra Silivri'nin nerede olacağına ilişkin net bir plan, ortak bir yol haritası yok.
Bu nedenle şehri planlamalıyız:Sporda, altyapıda, üstyapıda, ticarette hangi sektörlerin avantajlı olduğu, hangi alanlarda Silivri'nin katma değer üretebileceği, bunların hepsi belirlenmeli ve bu plan çerçevesinde herkes sorumluluk üstlenmeli.
“ŞEHRİN MİMARİ KARAKTERİ OLMALI”
İkinci mesele, şehrin karakterini belirlemek. Mimari kimlik yok; üstelik bu kimliğin eksikliği şehre zarar veriyor.Silivri'nin sokaklarına baktığınızda parke taşları bile bütünlük göstermiyor. Her dönemde başka bir parke, başka bir bank, başka bir tabela… Bu bir şehir estetiği değildir. Dışarıdan gelen biri bu görüntü kirliliğini gördüğünde bu kente nasıl saygı duyabilir?
Şehir planlanmalı ki mimari karakter ortaya çıkabilsin. Bir bütünlük sağlanmadıkça marka şehir olamazsınız.
“COĞRAFİ VE KÜLTÜREL ÜRETİM DEĞERLERİNİ GELİRE DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”
Üçüncü olarak, Silivri'nin coğrafi konumunu ve kültürel üretim değerlerini gelire dönüştürmek gerekiyor.
Silivri'nin üretim potansiyeli büyük; tarım var, deniz var, turizm potansiyeli var. Bunları ekonomiye kazandıracak planlama ve programlama yapılmalı. O zaman Silivri'nin “başka bir lige” çıkmasının önü açılır.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM VATANDAŞIN DOĞRUDAN CAN MESELESİDİR”
Sevginar Sali: Kentsel dönüşüm ve deprem hazırlığıyla ilgili çok büyük bir hassasiyetiniz var. Her meclis toplantısında ısrarla gündeme getiriyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Celalettin Yazıcı: Kentsel dönüşüm, vatandaşlarımızın doğrudan canını ilgilendiren bir konu. Para kaybedebilirsiniz, işinizde başarısız olabilirsiniz, yanlış bir yatırım yapabilirsiniz; bunların telafisi vardır. Ama depremde riskli bir binanın içindeyseniz bedelini canınızla ödemek zorunda kalırsınız. Bu nedenle Silivri'de çok ciddi bir risk olduğunu düşünüyorum.
Ben bu konuda kendimi büyük ölçüde sorumlu hissediyorum. Yarın burada büyük bir deprem olduğunda, eğer ben gerekenleri yapmıyorsam, konuyu yeterince gündeme getirmiyorsam, bunun vicdani yükünü taşıyamayacağımı hissediyorum. Bu yüzden her meclis toplantısında dile getiriyorum.
Sadece söylemek yetmez. Muhalefet olarak eleştirmek görevimiz ama aynı zamanda çözümleri de önermek zorundayız. Ben de her mecliste bu konunun nasıl yapılabileceğine dair önerilerimizi sunuyorum.
“ÇATI KATLARINDA BİR ADIM ATILDI AMA YOLUN BAŞINDAYIZ”
Bir tanesinde başarılı olabildik, çatı katlarında… Hata kısmen olduk. Ama bana göre daha geliştirilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşümle ilgili yapmamız gereken daha çok iş var.
“KOPYA OLMAMALIYIZ; KENDİ KÜLTÜREL HAZİNEMİZİ ORTAYA ÇIKARMALIYIZ”
Yusuf Eker: Bildiğim kadarıyla Celalettin Bey, ailecek seyahat etmeyi çok seviyorsunuz. Biraz önce Salih Abi'den bahsettik; burada Kemalettin Abi'nin adını anmadan geçmeyelim, ona da selamlarımızı iletelim. Hem işte hem aile hayatınızda gıptayla bakılacak bir dayanışma sergiliyorsunuz.
Başka bir ülkeye gittiniz ve “Bu Silivri'de olsa çok daha güzel olurdu” dediğiniz, “Keşke Silivri'ye de uyarlayabilsek” diye düşündüğünüz bir şey var mı?
“KOPYA OLMAMALIYIZ; KENDİ KÜLTÜREL HAZİNEMİZİ ORTAYA ÇIKARMALIYIZ”
Celalettin Yazıcı: Zaman zaman seyahat etme imkânımız oluyor. Gittiğim ülkelerde daha çok insanların yaşam biçimlerini, mimarilerini ve mesleğim gereği inançlarını gözlemlerim. Neye inanıyorlar, nasıl inanıyorlar, bu inançlar onların kimliklerini nasıl şekillendiriyor… Bunlar beni hep çok etkiler.
Elbette her seyahatten önemli birikimler ve ilhamlar elde ediyorum. Ama oradan bir şeyi olduğu gibi buraya kopyalamak yerine, kendi kültürel değerlerimiz üzerinden zenginleşmemiz gerektiğine inanıyorum. Bizim çok güçlü bir kültürel mirasımız var; bunu hamaset olsun diye söylemiyorum. Dünyada Türkiye kadar kültürel çeşitliliğe sahip çok az ülke var. Yemeklerde, halk danslarında, geleneklerde, yaşam biçimlerinde olağanüstü bir zenginlik taşıyoruz.
“Kopyalar asıllarını yaşatır” diye bir söz vardır. Biz kopya olmamalıyız. Bizim bir gömülü hazinemiz olduğuna inanıyorum. O hazinenin üzerindeki toprağı eşelediğimizde, kendi değerlerimizi gün yüzüne çıkardığımızda; bugün hayal bile edemeyeceğimiz mesafeler kat ederiz.
“YILMAZ'IN YÖNETİMİ, BALCIOĞLU'NUN İNSANİ İLİŞKİLERİ İYİ”
Sevginar Sali: Cumhur İttifakı döneminde Volkan Yılmaz'la çalıştınız. Şimdi de Bora Balcıoğlu'nun Başkanlığında Silivri Belediyesi'nin çalışmalarını yakından takip ediyorsunuz. Yönetim tarzı açısından bu iki dönemi kıyasladığınızda, size göre farklılıklar neler?
Celalettin Yazıcı: Şöyle söyleyebilirim… Volkan Bey döneminde birlikte çalıştığımız süreçte çok başarılı bir dönem geçirdiğimizi düşünüyorum. Bunu sadece ben söylemiyorum; Silivri'de yaşayan pek çok kişi aynı şeyi ifade ediyor. Sosyal medyada, dijital platformlarda da bu yönde geniş bir kanaat var.
Mali disiplin açısından baktığımızda, Volkan Bey döneminde çok daha başarılı bir tablo vardı. Bunu yıl sonu raporlarından da, komisyon çalışmalarından da net şekilde görebiliyoruz. Bora Bey döneminde ise mali disiplinin aynı ölçüde korunmadığını görüyoruz. Belediyenin borçlarının arttığını, yatırım yapma gücünün ve kapasitesinin azaldığını hep birlikte gözlemliyoruz.
Belediye hizmetlerinde de bu dönemde önemli eksiklikler olduğunu söylemem gerekiyor. Ancak şunu da eklemek lazım: Bora Bey insan ilişkilerini daha önceleyen bir yaklaşım sergiliyor. Bunun elbette artıları var; halk tarafından da takdir edildiğini görüyoruz. Fakat bir belediye başkanının asli görevinin, elindeki bütçeyi en doğru şekilde yönetip bunu hizmete ve üretime dönüştürmek olduğunu düşünüyorum.
“SİLİVRİ İÇİN ORTAK ÇALIŞMANIN TAMAMLAYICI GÜCÜNE İNANIYORUM”
Sevginar Sali: Söyleşimizin sonuna geldik. Celalettin Bey, son sözlerinizi alabiliriz.
Celalettin Yazıcı: Öncelikle bu söyleşi için size, Yusuf Bey'e ve Aytaç Prodüksiyon'un değerli ekibine çok teşekkür ediyorum. Son söz olarak şunu söylemek isterim:Bizim çok önemli değerlerimiz, çok güçlü bir kültürel mirasımız ve büyük bir birikimimiz var. Bunların kıymetini bilmeli, bu mirası açığa çıkarıp birlik ve beraberlik içinde Silivri için çalışmalıyız.
Ben hiçbir siyasi partiye ya da görüşe “öteki”, “düşman”, hatta “rakip” olarak bile bakmıyorum. Farklı görüşler, eğer doğru yönetilirse, birbirinin tamamlayıcısıdır. Bu farklar ancak Silivri'nin gelişmesi ve değişmesi için bir motivasyon aracı olarak kullanılmalı.
Toplumu bir bütün halinde ileri taşıyacak olan şeyin siyaset olduğuna inanıyorum. Siyasetin bu anlamda bir dinamoya dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

YORUM YAP