Sevginar Sali

Sessizlik, olgunluk ve demokrasi...


AK Parti’nin son danışma meclisinde İlçe Başkanı Dilek Demiral’ın sarf ettiği aktarılan ifadeler sonradan aklıma dank etti. Bir meclis üyemizin ziyaretinde sohbet ederken demek daha doğrusu olur… AK Partili değil, adaylık veya ilçe başkanlığı beklentisi yok onu belirteyim sadece…
Ne diyor Demiral, iki ay sonra gerçekleştirilmesi beklenen ilçe kongresi ile ilgili? "Elbette İlçe Başkanı Adaylarımız olacak. Sizden istediğim nifak sokmaya çalışanlara fırsat vermeyin. Burada en önemli örnek Türkiye, Başbakanını seçti ancak tek ses bile çıkmadı. İnşallah tüm teşkilatlarımızda bu olgunlukla kongre sürecini geçirecektir…”
Türkiye, Başbakanını seçmiş tek ses bile çıkmamış! Kuzuların sessizliği çağrışımından öteye gitmedi bende bu ifade. Koca Türkiye’den nasıl tek ses çıkmaz ya? Olgunluk mu bu? Ya demokrasi nasıl bir şey!? Çok seslilik ne?
Karar vereceğiz; olgun mu yaşayacağız, demokrasi içinde mi?!
Geçenlerde bence gereğinden fazla seven bir gazeteci meslektaşım dikkat etmem konusunda tavsiyede bulunuyor; Işıklar’ı Muharrem İnce taraftarı gösterirken, Kemal Kılıçdaroğlu karşıtı gibi lanse ediyormuşum!
Bu konuda bildiğim her şeyi yazamadığımı itiraf edeyim peşin peşin… Ama bunun sorumlusu ben değilim… Ya da en azından tek başıma değilim.
Muharrem İnce’nin genel başkanlık konusundaki çıkışı beklediğimden çok daha şık bir şekilde gerçekleşti. CHP demokrasinin nezaket sınırlarını zorlamakta çekinmez genelde… Ama zarif sayılabilecek bir genel başkanlık yarışına imza attılar. Söylenmesi, konuşulması gereken her şey yüksek sesle telaffuz edildi… Parti içi demokrasi adına önemli bir kazanım ve gösterge. CHP’yi bu ülkede rejimin ve demokrasinin güvencesi olarak gören anlayışa bir kez daha hak verdim.
Kılıçdaroğlu’nun yaptıklarını onaylayarak, İnce’nin çıkışına saygı duymak çok mu zor veya imkansız mı? Bana göre mümkün! Kılıçdaroğlu’nun genel başkan kalacağı zaten belliydi, sistem tarafından garanti altına alınmış bir durum. İnce’nin çıkışını desteklemek gerçek CHP’lilikti!
Uzun lafın kısası CHP’nin parti içindeki demokrasisini ‘tek ses çıkmayan’, AK Parti’deki ‘olgunluğa’ bin kere tercih ederim. İdeolojik bir yaklaşım değil bu; tamamen yönetim ve sistem bakış açısıyla ilgili…
Bir düşünür diyor ki; "Satın alınmış bir gazeteciden daha ölü başka bir şey yoktur!”
Ben de diyorum ki farklı ‘tek ses çıkmayan’ yerde demokrasi yoktur!
Herkes fikrini söylesin, hedefini ortaya koysun ve ona ulaşmak için başkalarına zarar vermeme sınırında mücadelesini gücü ve aklı nispetinde gerçekleştirsin. Ve halk, ve partililer özgür ve sorgulayıcı haklarıyla karar versin…
Kimse bir başkası tarafından sindirilmesin, susturulmasın, aşağılanmasın, düşünce özgürlüğü kısıtlanmasın!
Çok mu şey istiyorum? Sanmıyorum…
Bu kadarını çok görenler bence kendine dönüp baksın! Gittikleri yol, yol değil…

ALLAH RAZI OLSUN
Silivri’nin hayırsever şansına bin bir kez maşallah. Nurullah Baldöktü’leri, Yusuf Sarıbekir’leri, Güler Sarıbekir’leri, Adem Ünal’ları Allah Silivri’nin başından eksik etmesin… SİAD’ın yeni üyelerindeki ısınma hareketlerini de arttırsın : )
Nurullah Baldöktü, kendi adını taşıyan okula söz verdiği ek derslikleri tamamlayarak teslim etti. Çocukların yeni binalarında ferah ferah eğitim görme imkânını alkışlıyoruz. Silivri sizden razı, Allah da razı olsun!


YORUM YAP