Sevginar Sali

Sermaye düşmanlığı!

Dışardan bakılınca burnundan kıl aldırmayan adamlar/kadınlar gibi göründükleri görüşüne birkaç yıl öncesine kadar katılırdım. Bir insanı yargılamak yerine anlamaya çalışmak daha doğru ve karşımdakinin değil benim hayatımı kolaylaştıran şey olduğuna inanıyorum artık. Hele bir de bir şekilde iletişime geçmek zorundaysak; ki aynı toplum içinde birbirini etkileyen dinamitler rolündeyseniz bu gerçekliği inkar etme şansınız yok, ona göre iş ve yaşamınıza yön vermelisiniz. Silivri SİAD özellikle Hakan Kocabaş dönemi ile birlikte toplumun tüm kesimleriyle kucaklaşma, bütünleşme ve birleşmenin imkanlarını zorluyor. İstismara çok açık bir yapıları var, muhtemelen kalantor sanayici ve iş adamları hüviyetlerine bürünene kadar epey de darbe yemişlerdir. Nasıl olsa paranın kaynağı olarak görülüp, maddi ölçekte değerlendiriliyorlar pek çoklarının yüzeysel bakışlarında… Çok fena bir şey; karşınızdaki insan size baktığında ne emeğiniz, ne endişeleriniz, ne uykusuz geceler veya stresli gün/ay veya yıllarınızı görmüyor keş, deste deste paracıklar canlanıyor gözünde… Saçlarınızdaki beyazların, kaygıdan göz altında, kaşlarınızı çatmaktan arasında oluşan kırışıklıkların sebebine kimse kafa yormuyor! Tekleyen kalbiniz, her yeni stres dalgasıyla isyan eden mideniz de kimsenin umurunda değil; belki sadece evde bekleyeniniz, birkaç seveniniz dışında... Dün SİAD'ın toplantısında bakıyorum da… Sizin benim gibi insanlar canım bunlar. Tabi ticari zekâları ve becerileri ortalamanın üstünde ki bizim gibi küçük dükkânlar yerine kocaman fabrikaları var. Evet, muhtemelen işleri, üretimleri, bütçeleri hayalimizi zorlayan nitelikte ama bir de düşüncelerinin aynı yük ve kapsamda olduğunu hesap etmeyi dener misiniz? Meselelere hep kestirmeden giderek anlamaya, görmeye çalışıyoruz… Hani karşıdan bakınca yakın görünen mesafeler onları geçmeye giriştiğinizde uzadıkça uzar ya o misal…
Geçen gün Hakan Kocabaş ile yaptığımız söyleşi esnasında artık konu ışık hızıyla Silivri ve Türkiye'den çıkıp AB ve uluslararası ticaret anlaşmalarına dayanınca; ‘Anacığım ne diyor bu adam? Nelere kafa yoruyor, bizim ekonomi bakanı bu konuların uzağından bile geçmez!' paniğine teslim bayrağını çekmiş olarak yakaladım kendimi. Belki de düşünüyordur da televizyon ve gazetelerdeki, hatta TBMM'de abuk sabuk konuların tartışmasından onların haber yapılması, olmasına bir türlü hatta hiçbir zaman sıra gelmiyordur!!!
Sanayici oturmuş kendi söküğünü dikmeye çalışıyor. Kendi söküğünü dikmekle çözüm sağlanamayacak gibi! Baktılar gemi su alıyor, hükümet düşmüş cinsel istismarcılara özgürlük kazandırmanın, başkanlık hevesinin derdine devletin çıkarlarını yetkilileri yerine iş adamları, yatırımcılar düşünüyor. Devlet sorunları tespit edip, çözümleri önlerine koyacağına! Hep mi ters işler bir memlekette işler Yarabbi; artık bize doğru yolu göster kimsede mecal kalmadı…
Patron bilinci kimliğimi ele mi geçirdi ne? Kendimden korka korka anlıyorum ben bu adamları, kadınları… Kendi yerimi zar zor, idare ediyorum hiç onların yerinde olmak istemem… En çok olmak istediğim yer bir evhanımın huzurlu dünyası. Ne olabilir ki? En fazla bulaşık makinesi arızalanır; aldırırsın kocaya yenisini… Olmadı takside girer pazar harçlıklarından oluşturduğun kirli çıkı fonundan satın alırsın… Onların hayatının da zor olduğu gerçeğini kaldıracak güçte değilim, sakın hayallerimi yıkmayın!
Sayın AK Parti İlçe Başkanı Rıfat Kutlu, İBB yetkilileri bir daha geldiklerinde mahalle ve merkez sorunlarının yanına bir başlık da sanayi için açsınlar, ihtiyaç aciliyetinin tansiyonu da ateşi de yüksek.
Acaba Kadir Topbaş ile bir telefonluk arkadaşlığımın hatırına ben yüzsüzlük yapma pahasına arasam; da bana mı kaldı Allah aşkına!? Silivri'de ihtiyaç ve talepler, hizmet beklentilerin farkındayım yine de yatırımcılar ekonomik kıskaçta boğuşurken, yöneticilerimizin biraz güzellik yapması farz diye düşünüyorum.
Şaka falan yapmıyorum, deliliğe vuruyorum bu ara pek çok meseleyi akıllı insanların baş edeceği şeyler değil yaşadıklarımız; kabul edin. Kim üstüne vazife bilip de yapar sabırsızlıkla bekliyorum ancak şurası kesin; SİAD ile İBB ve de AK Parti ilişkilerinde bir iyileşme ve iletişim acilen sağlanmalı.
Ekonomi gemimiz su alıyor, kaptanların ayağına sıkmışız; e kim kurtaracak bizi!? Sermaye düşmanlığının vakti değil. Siyasiler güçlü sermaye odaklarını sevmez. Ya da şöyle söyleyelim kendi yarattıkları zenginler dışındakileri; oysa onlar da o kadar sakat doğan yapılar ki… Çökmeleri an meselesi… Ekonomik gücü olanların her an siyasi erki ele geçirmeye heves etmesi de ancak bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin saplantısı… Güçlü ekonomiyi Hükümet tek başına tesis edemez. Hükümet ekonomi politikaları ve özel sektörü/yatırımcıları bir kuşun iki kanadı gibi düşünün. Sanayici ve iş dünyasına destek olmayan hükümet, ekonomi kuşunu sağlıklı şekilde uçuramaz.

YORUM YAP