Maşalacı: Allah, Kullarına Eziyet Edeni Sevmez

Maşalacı: Allah, Kullarına  Eziyet Edeni Sevmez

15.08.2010 10:33:01

AKP Eski İl Genel Meclis Üyesi Ahmet Maşalacı, uzun süreli sessizliğini Boğluca Deresi istimlak süreci hakkında gazetemize verdiği özel röportajla bozdu. Maşalacı, süreçte görev alan yetkilileri, tehdit yerine ikna yoluna başvurmaları gerektiği konusunda uyardı.

 

MAŞALACI: ALLAH KULLARINA

EZİYET EDEN ADAMI SEVMEZ

Maşalacı şöyle konuştu: “Bizim bu istimlâk-kamulaştırma sürecinde devlete, hükümete karşı çıkılacak diye bir düşüncemiz yok. Ama bir düşüncemiz varsa o da şudur ki; Allah kullarına eziyet eden adamı sevmez. Bu önce idareciler sonra tüm insanlar için söylenen bir söz.

 

“VATANDAŞ DÜKKÂNLARINI

 KORUMAK İÇİN

HUKUKA BAŞVURDU”

Emeğimizle kazandığımız söz konusu bölgede kendi dükkânımız var. Sel baskınlarının olduğu dönemde başbakanımız bölgenin kamulaştırılacağını ve insanlara aynı sıkıntıyı yaşatmayacağını belirtti. O dönem CHP il genel meclis üyesi olan arkadaşımız kamulaştırma kararını mahkemeye vereceğini ileri sürdü. Biz de il genel meclis üyesiydik. Bu sebepten buradaki insanların cezalandırıldığı şeklinde yanlış anlama olmasın. Bunlar yanlış iddialar.  Oradaki vatandaş dükkânını korumak için mahkemeye, hukuka başvurdu. Hakkını savunmak için kavga edecek hali yok. Biz hukuka başvurmadık çünkü inanıyorduk ki bizim büyüklerimiz insanlara sıkıntı çektirmez.

 

“MALIN DEĞİL, ÇALIŞAN

İNSANIN HESABINI YAPIYORUZ”

Daire sahipleri için kamulaştırmada ödenen bedeller bir velinimet ancak dükkân sahipleri için aynı şeyi söyleyemeyiz. O dükkânlarda atalarından, dedelerinden miras kalarak, geçimlerini zanaatla devam ettiren insanlar var. Burada malın değil bu çalışan insanların hesabını yapıyoruz. Bunca sene vergi veren insanlara “Git başının çaresine bak nerede dükkân bulursan bul hayatını idame ettir” deniliyor. Kimsenin bunu söyleme hakkı yok bunu ancak dinsiz imansız, kâfir söyler. Ben böyle bir durumu onaylamıyorum. Eğer ben Silivri Belediyesi’nin topraklarına bir yer katıyorsam bana bunun karşılığında mal verecek.

 

“YETKİLİLER TEHDİT YERİNE

UZLAŞMA SAĞLAMALI”

Burada iki seçenek var. Biri Silivri Belediye Başkanı diğeri ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Ya Silivri Belediye Başkanı diyecek ki; ‘’Silivri Belediyesi’nin dükkânları var,  isteyen istediği yerden alsın’’ ya da Silivri Belediyesi’nin mevcut arazisinden dükkânlara karşılık metrekaresi değerinde yer verecek. Eğer verilen dükkân ufaksa ben üzerine para istemiyorum kendi adıma. Ancak benimle uzlaşsın,  beni tehdit etmesin. Ben saldırgan biri olarak bir beyanat vermek istemiyorum. Ancak birilerinin yetkilileri uyarması gerek. Bu durumda iş dükkân sahiplerine düşüyor.

 

“SİLİVRİ’DE SİYASETÇİ YOK”

Silivri’de iktidar partisinden son partiye kadar siyasetçi yok. Neden yok diyorum, Silivri’de 150-200 tane dükkân sahibi var ancak hiçbir siyasetçi sahip çıkmıyor. Duyduklarım doğruysa eğer Silivri Belediyesi tarafından Esnaf ve Sanatkarlar Odası’na, Şoförler Odası’na yer verilmiş ve bu yüzden seslerini çıkarmıyorlar. Bu kişilerin bunu yapmak yerine kamuoyunun dikkatini konu ile ilgili sıkıntılara çekmesi gerek.

 

“KUL YAPMAZSA ALLAH YAPAR’’

Her su basılan yer istimlâk edilemez. Madem öyle bu binalar yıkılmalı, dükkân sahiplerine tek katlı dükkânlar verilmeli. Yapılabilecek birçok proje var. Burada Özcan Işıklar’a büyük sorumluluk düşüyor. Onun dükkân sahiplerini yönlendirmesi gerek. Ben para değil yerime karşılığında yine yer almak istiyorum. Işıklar esnafı korumalı, Büyükşehir’den gereken yardımı istemeli. Onlar yapmıyorsa kendisi yapmalı. Merkeze New Center Alışveriş Merkezi yapıldı. Ondan önce var olan Silivri’nin nostaljik çarşısı yok oldu. Kazananların yanına kar kaldı ama Silivri’ye bir beton yığını kaldı. Birçok esnaf mağdur oldu. Bunu yapan dönemin yönetimi hiçbir zaman affedilmeyecek. Kul bir şey yapmazsa Allah yapar. Allah’ın yaptığının da bir daha telafisi olmaz. Biz henüz Allah’a havale etmedik.

 

“ÖZCAN IŞIKLAR VE METİN

KARAKAŞ BİRARAYA GELMELİ”

Silivri’de şöyle bir sorun var;  herkes birbirinden korkak. Evde eşine, çocuğuna dert yananlar aman bana bir zarar gelir korkusuyla dışarıda konuşmuyor. Bu sebepten kimse beyanat vermeye çıkmıyor. Bu durumda toplanmayı sağlayacak, yardımcı olacak ilk kişi Sayın Belediye Başkanı Özcan Işıklar, ikinci kişi ise İktidar Partisi İlçe Başkanı Metin Karakaş. Silivri için bir araya gelmeliler. Bu her ikisinin de Silivri için yapabileceklerini göstererecekleri büyük bir sınav. Silivri’yi düşünmek sadece konuşmayla ahkâm kesmeyle değil ancak bu şekilde olur. Festivallerle, eğlencelerle vatandaşın karnı doymaz.

 

 “BENİM ALDIĞIM OYU SİLİVRİ’DE

HİÇ KİMSE ALAMADI”

Siyasetçinin emeklisi olmaz. Ben adam iyiyse iyi derim ama adam yanlış yapıyorsa da kim olursa olsun muhalefet yaparım. Benim bir şey olup olmamam önemli değil. Ben en zor zamanda en güzel yere en güzel oyla geldim. Benim aldığım oyu Silivri’de hiç kimse alamadı. Demek ki vatandaş bizi seviyordu bize o oyu verdi, bizi güzel bir yere getirdi. Ancak kendi kurumumuz içindeki adamlar bizi sevemedi, biz onlarla anlaşamadık. Bunun nedeni de onların yaptığı yanlışa karşı çıkmamız.

 

“KOLTUKLAR BAKİ DEĞİLDİR’’

Ben her dönemde yanlışın karşısında, kim ne yaparsa yapsın doğrunun da yanındayım. Doğru adam, insana hizmet veren adam benim için kıymetli. Koltuklar baki değildir. O koltuk kimsenin altında kalmıyor. Candan Erçetin’in de dediği gibi;  ‘’Ne mal ne mülk hepsi hikâye.’’ Bizim meselemiz koltuk sahibi olmak değil. Bizim için önemli olan böyle bir durumda kimin bize ne kadar yardım edeceği.

 

“ESNAF PARAYLA, TEHDİTLE RAZI

EDİLMEYE ÇALIŞILMAMALI’’

Bizde kötü bir atasözü var; “Beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın.’’ Benim karşımdaki komşum adamsa esnafının durumuna üzülüyor ama eğer adam değilse birilerinin işi bozuldu diye seviniyor. Silivri’de ne yazık ki böyle fesatlık durumu var. Ama insanların çoğu buradaki haksız durumu görüyor. Bunlar dikkate alınmalı. Esnaf parayla, tehditle razı edilmeye çalışılmamalı. Belki razı olanlar var ancak ben razı değilim.

 

“ŞERİATIN KESTİĞİ

PARMAK ACIMAZ’’

Orada 20 sene esnaflık yapan, devletine vergi veren insanlar nereye gidecek? Birileri çıkıyor  “Ben senin dükkânını alıyorum’’ diyor. Olur mu böyle şey!? Bu memlekette hukuk var, mahkemeler var. Orada hâkim bile diyecek ‘’Bu saatten sonra bu adam nerede dükkân bulacak, nerede devam ettirecek işini’’. Sen dereyi ıslah et, binaları yık ancak benim yerimi almaya kimsenin hakkı yok. Alınıyorsa da bana yer-dükkân verilecek. Zorla da almaya kalkılıyorsa Şeriatın kestiği parmak  acımaz. Ben beddua okur Allaha havale ederim. Ben orada çalışan adamların sorumluluğunu alamam, hepsine bakamam.”

Cemile KAYAR/Senem MARMARA

YORUM YAP