Yeniden yazmaya başladığımda Salı-Cumartesi günlerini tercih ettim. "Cumartesileri ölü gündür, resmi kurumlar ve bankalar kapalı yeteri kadar okunmazsın” ikazlarına aldırış etmedim. Beni okumak isteyen bir şekilde okur diye düşündüm, ama bu kadar avantaj elde edeceğimi emin olun aklıma bile getirmemiştim. Hürhaber’de seçimin son köşe yazısını yazma zevkini fazlasıyla yaşıyorum. Dilerim okuyucularıma da yaşatırım. Birileri hasetlenip de son anda giriş yapmazsa!
Bütün zorlamalara rağmen oy kullanacağımız güne ulaştığımız için mutlu olmalıyız. Seçimi engellemek için iç ve dış savaş çıkartmayı göze alanlara inat sandığa gidip oy pusulasını ve mührü elinize aldığınızda, vicdanınızla baş başa kaldığınızda Allah’a şükürler edin. Çünkü ben bu günleri görebileceğimizden ciddi olarak endişe duymaya başlamıştım. Milletimizin soğukkanlı tutumu tüm hesapları bertaraf ettiği gibi, seçim sonrasında kara bulutların dağılmasında da çok etkili olacaktır. İnşallah şaibesiz bir seçim yaşarız.
Silivri için iyi bir seçim dönemi yaşadığımızı kabul edelim. Her ne kadar arada bir ayar kaçsa da yüz yüze bakamayacağımız durum olmadı. Bayraklama ve ses rahatsızlığı mümkün olduğu kadar asgari düzeyde tutuldu. Parti yöneticilerimizi kutluyor gelecek seçimler için çok olumlu adımlar atıldığına inanıyorum. Son gün konvoy yapılmayacağını duymaktan ayrıca mutlu oldum. Seçmen kararını verdikten sonra yakıt israfı ve de korna yarışıyla değiştirecek hali yok. Bu güzel ortamı sağlayan emniyetimize ve tüm yetkililerimize ayrıca teşekkür borçluyuz. Kırmızıda bekleyen mülki amir, yanlışlara kırmızı göstermekten çekinmedi.
İki aday da kazanmayı hak etti. Kaybeden hatayı yan etkenlerde arayacak. Elbette şahsi hatalar ve yanlış yaklaşımlar olmuştur ama bu saatten sonra telafi etmenin imkanı yok. İki aday diyorum, kusuruma bakılmasın hatır için çiğ siyaset yenmiyor. Benim yazmamla olacak olsa Nurdoğan’a destek yazıları döşenirdim. Bu güzel ortama katkı verdikleri, çeşitlilik sundukları için diğer partilere ve de adaylarına da teşekkür ederim ancak daha fazlasını yapmak bana ters gelir.
Özcan Işıklar ve CHP yapabileceklerini yaptılar. Bu saatten sonra il mitingine katılıp, sandık başkanlarıyla son bir görüşme yapıp, kumanyaların hazırlığını gözden geçirip sandıkların açılmasını bekleyecekler. Silivri’de iktidar olmanın ve Silivri’ye güvenmenin rahatlığını yaşadılar. İçlerindeki hainlerle mücadele konusunda ne kadar netice alabildiler emin olun anlayamadım. Ben Silivri’deki CHP’lilerin daha bir partilerine bağlı olduklarını düşünürdüm yanılmışım. Şahsi düşmanlıklar ne siyaset bıraktı, ne de ideal. Gözlerin köreltiği, mantığın ve aklın tatile gönderildiği bir kesim ibretle, hayretle izleniyor. Şimdi bir şey söylenmiyor ama seçim sonrası açık bir muhasebe olacak.
Bu kadar eskiye, içerdekine, dışarıdakine, Sarıgül’e rağmen Işıklar seçim kazanırsa her türlü takdiri hak ediyor. Normal bir insanın dengesini bozacak bu ittifaka rağmen Işıklar sağlam ve doğru kalabildi. Dengesini kaybetmedi, dengesizlik yapmadı. Benim korkum Işıklar’ın kazandıktan sonra Silivri’nin Işıklar’ı olmaktan çıkıp, Allah muhafaza diktatör Işıklar olmasında. Böylesi bir başarı insanı çok rahat yoldan çıkarır. Bu konudaki olabilecek olumsuzluklara karşı mücadele konusunda okuyucularımın ve Silivri’nin emrinde olacağımın bilinmesini isterim. İsterse Işıklar’a "Senden büyük Allah var” deme konusunda hizmette kusur etmem.
Tahir Sert kazanırsa Başbakan sayesinde kazanacak. Kendinin, eskilerin, teşkilatın, hainlerin hiçbir katkısı olmayacak. Olmayacak ama hemen hemen tüm bunlar ve eklenecek daha niceleri "Ben kazandırdım” diyecek. En büyük sermayesi "Başbakan benden Silivri’yi istedi” sözünü bütün çevrelere daha yüksek sesle söylemesi gerekiyor. Silivri Belediye Başkanı olarak Başbakanla abi-kardeş ilişkisi kurabilir ve devam ettirse ne ala, aksi halde baba-oğul ilişkisi kurmuş olanlar pusuda bekliyor. Manavoğlu bu satırlara sakın "Bilmece gibi” deme, en iyi senin anlaman gerekiyor. Derdimi anlatamıyorsam ben bu işi bırakırım, vebaline katlanırsın.
Ak Parti ve Tahir Sert yapabiliyorsa son günde mümkün olduğu kadar çok seçmene ulaşmalı. Rakibinin Silivri dışında olması avantajı. Seçmene ulaşmanın yanında partililerine de ulaşması gerekiyor. Partililerden oy isteyecek hali yok. Etrafındaki yüz elli kadar insan güven telkin etmiyor. En başta meclis üyeleri artı Kandemir, partililere hiçbir beklenti içinde olmadan kazanmak istediklerine inandırmak zorundalar. 2009’da yaşanan koltuk kapma rezaletini Silivri bir daha yaşamak istemiyor. Ak Partililerin ise hiç tahammülleri yok. İkna edebilmek için geç kalındı ama denemekte fayda var. Başkan yardımcılığı bekleyen altmış kişi sayabilirim bir çırpıda. 2009’da kaybedildiği halde ödüllendirilenleri görünce 2014 de kazanılırsa çivi hepten çıkacak gibi. İstenmediğimi geç de olsa anladığım için Işıklar’a yaptığım teklifi Tahir Sert için hiç aklımdan bile geçirmiyorum.
***
Kırk kere yazarsan kimseyi inandıramazsan bile kendin inanmaya başlarsın. Allah’ın bildiğini, Silivri’nin gördüğünü, Ak Partililerin yaşadığını, Karakaş’ın kasıtlı ve de bilerek yaptığını anladığı halde ısrarla tersini yazmak çok güçlü bir irade ile beraberinde olağanüstü bir inat gerektirir. Tebrik ve takdir ediyorum. Seçimden sonra yazmayı düşünüyordum ama önceye almak şart oldu. CHP İlçe Başkanı Mümin Tuğlu aday olmayı ne kadar hak ettiyse, Karakaş da o kadar hak etti. Kısaca hiç hak etmedi. Bu günkü kaos ortamının, beklentisi yüksek çıkarperverlerin sorumluluğu onundur. Seçim öncesi fazla uzatmak istemiyorum. Karakaş’ın kurtuluşu, köşe yazılarındaki övgülerde değil, Tahir Sert’in seçimi kazanmasındadır. Kaybedilen seçim bir şans verdi kullanılamadı. İkinci bir şans beklemek veya vermek Silivri’de Ak Parti’nin sonu olur. Seçimi etkilememek adına kesiyorum. Saygı ve sevgi dolu bir seçim diliyorum. Sonucun şimdiden Silivri’mize, memleketimize ve tüm dünyaya hayırlı olmasını diliyorum.
Kazansanız da, kaybetseniz de sandıksız kalmayın.