Şahin Dirik

İkisinin arasındaki fark...

Hepinize mütevazı köşemden bu gün bir kez daha selam gönderiyorum değerli okurlarımız. Bildiğiniz üzere Sayın Ekrem İmamoğlu geçtiğimiz hafta hakkı olan mazbatasını bir kez daha alarak İBB Başkanı olarak görevine döndü. Kendisinin göreve döndüğü gün sosyal medyada bir paylaşım dikkatimi çekti. Elinde Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasını tutan bir genç İBB Başkanı makam odasında poz veriyordu. Fotoğraftaki genç ise Eren Yalınkaya'dır. Kimdir Eren Yalınkaya? CHP Beylikdüzü lise komisyonları (Halk-Lis) başkanı. Yani basit bir gençlik kolları ilçe yöneticisi ayarında bir mevkideki arkadaşımız. Ekrem Bey'in mazbatasını alır almaz gençleri odasına alıp böyle fotoğraflar çekilmelerine izin vermesi, başı böylesine kalabalıkken bunlara vakit ayırması bana çok garip gelmişti. Çünkü bunlar biz Silivrili gençlerin ilçemizde son on yıllık Özcan Işıklar iktidarı sırasında hiç görmediğimiz muamelelerdi. Ben şahsen partide son 4 yıldır aktif görev almama rağmen Silivri Belediye Başkanlığı makam odasını göz ucuyla bile görmemişimdir. Bizim başkan ulaşılmazları mı oynuyordu? Takdir siz değerli halkımızın… Ancak Ekrem İmamoğlu'nun karakterini ve başkanlık anlayışını göz önünde bulundurunca bu kadar şaşırmamam gerektiğini anımsadım.
Ben size Ekrem İmamoğlu ve Özcan Işıklar arasındaki idarecilik, yöneticilik, başkanlık anlayışı farkını geçmişten bir takım anılarımla özetleyeyim. Biraz geçmişe dönelim… Beylikdüzü Halk-Lis başkanı Eren Yalınkaya'nın göreve başladığı ilk günlerde Silivri'de de yeni bir Halk-Lis başkanı ataması yapılmıştı. Bu isim Çağla Türkmen'di. Çağla, 2016 yılında parti içi dostlukları pekiştirme amacıyla Eren Yalınkaya başkanlığında çalışan Beylikdüzü Lise Komisyonu'nu Silivri'ye kahvaltıya davet etti.
Beylikdüzü'nün liseli gençleri Ekrem İmamoğlu tarafından kendilerine tahsis edilen Mercedes Sprinter ile Silivri'ye geldi. Hiçbir parti yöneticisi destek olmadığı için kendi harçlıklarından malzeme alan Silivrili gençler, Beylikdüzü'nden gelen arkadaşlarını parti binasında çay, zeytin, peynir vs. ile ağırladı.
Aradan biraz zaman geçti ve Beylikdüzü gençleri de Silivrili arkadaşlarını iade-i ziyaret olması açısından kahvaltıya davet etti. Ne parti yöneticileri ne de belediye başkanı kendilerine destek olmadığı için Silivrili gençler Silivri Birlik otobüsüne binerek kendi imkânlarıyla Beylikdüzü'ne gitti. Orada Yaşam Vadisi'nde ağırlandıkları konforlu kafeyi gördüklerinde son derece mahcup olmuşlardı ancak hiçbir şey diyemediler. Dönemin Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP ilçe yöneticilerinin yaşıtlarına sağladıkları imkânlara şahit olan Silivrili gençler kahvaltılarını yaptıktan sonra boyunları bükük bir şekilde geri döndü. Silivri'ye geldiklerine kimseye bir şey söylemediler…
Bu olanların üzerinden henüz birkaç ay geçmişti ki Silivri Halk-Lis Başkanı Çağla Türkmen Hürhaber Gazetesi'ne yani şu anda okuduğunuz gazeteye Silivri Halk-Lis Başkanı sıfatıyla 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlama mesajı gönderdiği gerekçisiyle İlçe Başkanı Suna Göçengil'in bilgisi dahilinde Gençlik Kolları Başkanı Berker Esen tarafından görevden alındı. Hürhaber'in yayın politikası CHP ile hiçbir şekilde çelişmediği gibi Çağla Türkmen'in kutlama mesajında da parti politikalarıyla çelişen tek bir cümle yoktu. Doğru dürüst bir gerekçe gösterilmeden çalışan genç bir parti neferi görevden uzaklaştırıldı. Ben bu uzaklaştırma olayında bir kıskançlık sezi-yorum. “Aman partide 3-5 kişi dışında kim-senin adı ön plana çıkmasın, 16 yaşında kız bizden habersiz nasıl basına mesaj gönderir, onu bile kıskanırız” şeklinde bir düşünce yapısının sonucu olduğunu düşünüyorum bu görevden alma olayının. O dönem lise komisyonlarında görev alan hemen hemen herkes de aynen böyle düşünüyordu.
Silivri Halk-Lis Başkanı Çağla Türkmen böyle sessiz sedasız görevden uzaklaştırıldı. Zaten o gittikten sonra da CHP Silivri'nin lise teşkilatı dağıldı ve bir daha da senelerce toparlanamadı. Parti için “Küçük olsun, bizim olsun” diyen bir zihniyetin ürünüydü bence bu yaptırımlar. Çağla'nın Beylikdüzü'lü mevkidaşı Eren'e ne mi oldu? Hala görevde. Hem mazbatanın alındığı gün İBB başkanlık makam odasında İmamoğlu'nun mazbatasıyla fotoğraf çektirebilecek kadar değer görüyor.
Bir de bu olayların yaşandığı dönemin belediye başkanlarının akıbetlerine bakalım… Aradan zaman geçti, gün geldi ve devran döndü. Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kaderin bir cilvesi olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterildi ve çeyrek asırdan sonra İBB'yi CHP'ye kazandıran başkan olarak, rekor oyla seçilen başkan olarak, başbakanlık, meclis başkanlığı yapmış bir rakibi atletmiş bir ilçe belediye başkanı olarak tarihe geçti.
Peki Özcan Işıklar'a ne oldu? Kendi ilçesinde yeniden aday gösterilebilmek için çırpındı durdu. Karşısına biri kendi yardımcısı olmak üzere 5 tane parti içi rakip çıktı. Adı iki kez parti meclisinde reddedildi. Ancak ne yazık ki hala daha çözemediğimiz bir şekilde kendini aday yaptırabildi. Ne var ki mevcut başkan olarak girdiği, garanti kazanılabilecek bir seçimi kaybetti. Çünkü arkasında halk desteği yoktu. Aynı Silivri halkı İmamoğlu'na %62'yi reva görürken Işıklar kendi ilçesinde %43'te takılı kaldı ve kaybetti. Aradaki 19 puan nereye gitti? İşte iki zihniyetin arasındaki insana, gençlere ve hizmete verdikleri önemin farkı ortada. 19 puanlık oy kaybı… Başka bir şey söyle-meye gerek dahi yok. Son sözü zaten halk söylemiş.

YORUM YAP