Cemil Kenar

Her yol Roma’ya çıkar

Bir yıl rötarlı oynanan Avrupa Şampiyonasında kazanan İtalya oldu. Kupa Roma'ya gitti…

Pandemi nedeni ile ertelenmese zamanında oynanmış olsa İtalya-Türkiye açılış maçına biletim vardı, ertelenince iade ettik. Belki de bu nedenle bizim çocukların maçları dışındaki maçları takip etmedim. Sadece finali izledim.

Müthiş final oldu.

Vembley'in ambiyansı kapanış töreni kupa töreni muhteşemdi.

İngilizler 55 yılın hasretiyle maça çok hızlı başladı hemen öne geçtiler ama dakikalar ilerledikçe oyundan düşmeye başladılar ve İtalyanların golünden sonra maç uzatmalar dahil aman bir kaza kurşununa kurban gitmeyelim der gibi oynandı.

Oyun disiplinini, motivasyon, kaybetme kaygısı ve mücadele temposu o kadar yüksekti ki iki takımda da oyuncuların penaltı atacak gücü kalmadı. Birde garip penaltı kullanma stilleri denenince sonucu kaleciler belirledi.

Her Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupasından sonra futbolda bir takım yeni taktikler sistemler, damga vuran oyuncular konuşulurdu. Bu şampiyonadan geriye kalan, akıllarda kalan bir şey var mı?

Mesela turnuvadan üç gün sonra beş dakika anlatabileceğiniz iyi bir 10 numara, 8 numara, 9 numara kaldı mı aklınızda?

Elbette hepsi üst düzey oyuncular ama çoğu belli kalıpların dışına çıkmayan bireysel becerileri kısıtlı oyuncular.

Hücum maç kazandırır, savunma şampiyonluk kupa kazandırır, mantığı futbolun sihrini büyüsünü bozdu.

Oysa eskiden bu tür turnuvalardan sonra günlerce Zico, Platini, Maradona, Van Basten, Kempes, Panenka, konuşulurdu. Günümüzde Ronaldo ve Messi dışındakilerin esamesi okunmuyor.

Bence bu turnuvadan sonra akılda kalan şey seremoniler olmalı. Makedonları, İtalyanları seremonide İstiklal Marşlarını söylerken gördünüz mü? İşte olay budur…

Yoğun maç trafiği, hastalık, sakatlık hepsi hikaye.

O marşı hissederek, duyguyla, coşkuyla, yüksek sesle söylediğiniz zaman her şeyi unutur, KAMİKAZE olur saldırırsın.

Profesyonellik para pul istatistikler hepsi bir yere kadar oyuncunun aidiyet duygusu yüksek olacak. Bizde ise örneğin Adanademirspor Başkanı, Türkiye'nin Real Madrid'ini kuruyorum diye son kullanma tarihi geçmiş yıldızları toplamaya çalışıyor. Aidiyet duygusunun parayla satın alabileceğini, öncekilerin gittiği yoldan gidip farklı sonuç alabileceğini sanıyor!!!

Her kulübün kendine has dinamikleri değerleri, prensipleri, gelenek-görenekleri vardır. Mümkün mertebe uygun tavır ve davranışlar beklenir. Büyük kulüplerde bunlara özellikle dikkat edilir.

Ali Koç ne yaptı?

Yeni Fenerbahçe, vizyon, misyon dedi. Aziz Yıldırım kompleksine kapılarak kulübün bütün değerlerini altüst etti.

Sezon bitmeden Beşiktaş'a imza atıp Aziz Yıldırım ile pazarlığa oturan ve gönderilen Gökhan Gönül'ü yeni sezon bitmeden imza attırarak geri getirdi üstelik Kaptan yaptı. Şimdi de gönderiyor. Tutarsızlığı, başarısızlığı başka yerde aramaya gerek yok. Ekstra özellikleri ve aidiyet duygusu kabul görmüş bazı istisnalar olabilir ama büyük takımlardan gidenler genellikle bir daha geri dönemez.

Fenerbahçe'de takım kaptanlığının şartları, kriterleri bellidir. Kıdem ve aidiyet duygusu önce gelir. Sen bunları yok sayarsan ya da Aziz Yıldırım'a inat olsun diye önce imza atanı sabah erken kalkanı kaptan yaparsan kaç transfer yaptığının kimleri aldığının önemi yok. Çubuklu ruhunu yakalayamazsın…

Aidiyet duygusu eksik, ruhu olmayan takımlardan da başarı beklemek için Koç Holding çalışanı olmak lazım!!!

YORUM YAP