Hamzaçebi: 2B sorununu çözeceğiz

Hamzaçebi: 2B sorununu çözeceğiz

26.08.2019 09:58:19

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, İlçe Başkanı Suna Göçengil ve partililerle birlikte Danamandıra, Sayalar ve Çayırdere Mahallelerinde 2B arazileri ile ilgili bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. Tapu sürecini vatandaşlarla birlikte değerlendiren Hamzaçebi, “Bir yasa çıktı, ‘rayiç bedel' dedi. Yanlış. Uymuyorsa değişecek. Yasalar insanların ihtiyaçları için vardır. İhtiyaçlarla yasalar arasında çelişki varsa; yasalar değişir, ihtiyaçlar değişmez. Vatandaşın tapu ihtiyacı var. Bu araziler size analarınızın ak sütü gibi helaldir” dedi ve uyardı: “Sakın ola ki, “Bu son şansımız artık alamayız, gidip bir emlakçı bulayım da o bana müşteri bulsun, arazinin bir bölümünü ona vereyim” diye düşünmeyin. Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Siz bize inanın, güvenin, biz bunu çözeriz.”

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil, Örgütten Sorumlu İlçe Başkan Yardımcısı Ahmet Yücegök, Silivri Belediyesi Meclis Üyeleri Elif Yılmazer ve Ersin Taşkın, ilçe yöneticileri ve partililerle birlikte sırasıyla Danamandıra, Sayalar ve Çayırdere Mahallelerinde 141 yıldır kullandıkları arazileri satın alabilmek için komisyonun belirleyeceği bedel konusunda endişeli olan vatandaşlarla bir araya gelerek sorunlar ve çözüm yolları konusunda fikir alışverişinde bulundu. Hamzaçebi, 23 Ağustos Cuma günü kaydettiği programına muhtarlık ziyaretleri ile başladı. Danamandıra'da Cengiz Çelik, Sayalar'da Hüseyin Ece, Çayırdere'de Doğan Bilgiç'i hizmet bürolarında ziyaret eden Hamzaçebi, muhtarlardan çalışmaları hakkında bilgi aldı, mahallenin sorunlarını, talep ve beklentilerini dinledi. Hamzaçebi, muhtarlık ziyaretlerinin ardından kullandıkları arazilerin tapularını alma konusunda umutla bekleyen vatandaşla buluştu.

“ÇATALCA VE SİLİVRİ'DEKİ MÜLKİYET SORUNLARINI MECLİS'E BİZ TAŞIDIK”
Hamzaçebi, gittiği mahallelerde mülkiyet sorununa ilişkin yaptığı genel değerlendirmede şunları kaydetti: “Hatırlıyorsunuzdur, 2017 yılında 7020 sayılı bir kanun çıktı. O kanun çıkarken ben Meclis Başkan Vekiliydim. Genel Kurul'u yönetiyordum. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 7020 sayılı kanunun bir maddesiyle köylülere, köy yerleşik alanındaki arazilerin 7 bin metrekareye kadar olan kısmının rayiç bedel üzerinden satılacağını kabul etmişti. 2017'de çıkan bu yasa ‘rayiç bedel' dedi. Yanlış. Uymuyorsa değişecek. Yasalar insanların ihtiyaçları için vardır. İhtiyaçlarla yasalar arasında çelişki varsa yasalar değişir, ihtiyaçlar değişmez. Vatandaşın tapu ihtiyacı var. Bu araziler size analarınızın ak sütü gibi helaldir. Dedelerinizden geliyor size. 141 yıldır bir insan bir yeri kullanıyorsa onundur. Medeni Kanunda bir kural vardır. Tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazı 20 sene kullanırsan adına tescil için dava açıyorsun senin oluyor. 2B konusunda haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşıyorum. Haklı çıktık. Niye haklı çıktık? Bu fiyatlar yüksek dedik. Keşke haklı çıkmasaydık, bu fiyatlar yüksek olmasaydı da herkesin alabileceği bedeller olsaydı bu fiyatlar, CHP olarak bizde haksız çıkmış olsaydık. O yasa öyle geçti. Bütün partiler destekledi. Fakat ‘rayiç bedel' lafına ben takıldım çünkü benim bildiğim köylü Türkiye'nin neresinde olursa olsun piyasa bedeli demek olan rayiç bedelden arazi alamaz. Köylünün ekonomik durumu malum. Baktım ki kimse alamamış. İnsanlar bakıyor yemyeşil topraklar, tarım arazileri, yanı başınızda İstanbul herkes sizi zengin zannediyor, cebinizde para var sanıyor. Bilmiyorlar ki o eskiden olan inekleri de sattınız, tarım da yapılamıyor artık… Durum iyi değil. Vatandaşlarımıza söz verdim; ‘Ankara'ya döndüğümde hemen kanun teklifini vereceğim, size belediyenin belirlediği emlak vergi değeri üzerinden bu arazilerin satılması için meclise bir öneride bulunacağız. Ecrimisilleri de sileceğiz çünkü siz burada işgalci değilsiniz' diye.

“BU KÖYLERDE YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZIN DEDELERİ BU ARAZİLERE OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE PADİŞAH TARAFINDAN İSKÂN EDİLMİŞLERDİR”
Neden işgalci değilsiniz? Siz bunu gayet iyi biliyorsunuz ama yine de anlatayım. Rumi takvimde 1293 yılına denk gelmesi nedeniyle daha çok ‘'93 Harbi'' olarak bilinen, 1877-1878 tarihlerinde meydana gelen ‘'Osmanlı-Rus Savaşı'', Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlardaki sınırımda önemli değişiklilere neden olmuştur. Yaklaşık bir yıl süren savaş ve takip eden süreçte 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu Balkanlarda çok fazla toprak kaybetmiştir. Bunun sonucunda Balkanlardan, özellikle de Tuna Bölgesinden Anadolu'ya büyük bir göç dalgası yaşanmıştır. Balkanlardan bugün ki Türkiye coğrafyasına yaşanan göç sonrasında Osmanlı İmparatorluk yönetimi göç eden yüzbinlerce insanı Trakya ve Anadolu topraklarına yerleştirmiştir. Bu gelişigüzel değil, bilinçli bir şekilde yürütülen iskân politikasıyla gerçekleştirilmiştir. Padişah II. Abdülhamit bu politikayla göçmenlerin yaratacağı işgücü potansiyeli ile boş arazilerin ekonomiye kazandırılmasını hedefliyordu.
Milli duygulardan dolayı özel yakınlık duyulan göçmenlerin nakil, geçici barınma ve iskânları konularında II. Abdülhamit sistemli bir politika uygulanmıştır. Bu çerçevede ‘' İdare-i Umumiye-i Muhacirin Komisyonu'' kurulmuş, bu komisyona bağlı olarak İstanbul'un birçok yerinde açılan hesap, iskân, sevk ve sıhhiye şubeleriyle muhacirlerin her türlü sorunları karşılanmaya ve iskânları gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu komisyonu yeterli görmeyen II. Abdülhamit daha sonra Yıldız Saray'ında kendi başkanlığında ‘'Umum Muhacirin Komisyonu'' adıyla yeni bir komisyon daha kurmuştur. Bu komisyonun görevleri göçmenlerin iskân iaşeleri ile ilgili genel kararları almanın yanı sıra yerleştirilecek muhacirlerin iskân mahallerini tespit ederek gerekli tedbirleri almaktır.
Osmanlı yönetimi savaş sırasında Rumeli'den gelen göçmenleri geçici iskân politikası çerçevesinde öncelikle geldikleri yere göç ettirmek istiyordu. Zira temel amaç Rumeli'deki nüfus içinde Müslüman-Türk oranını korumaktı. Ancak gelen göçmenlerden bir kısmının geldikleri yerler işgalden kurtulmadığı, bir kısmının da artık yeni maceraya atılmak istememeleri nedeniyle bu mümkün olmadı ve geçici iskân kalıcı iskâna dönüştü.

“İŞGALCİ SAYILMANIZ MÜMKÜN DEĞİL”
Belirtilen çerçevede uygulanan iskân politikaları kapsamında Balkanlardan gelen muhacirlerin bir bölümü de İstanbul ili Silivri İlçesinin üç köyü (Sayalar, Çayırdere ve Danamandıra) ile Çatalca İlçesi'nin beş köyü (Aydınlar, Hallaçlı, Gümüşpınar, Kahramandere ve Yaylacık) ve Çatalca İlçesi'nin Binkılıç Mahallesinin (Yeni Fatih ve Atatürk mahallelerinde) iskân edilmişlerdir. Anlaşılacağı üzere halen anılan köylerde (Büyükşehir Belediye Kanunu'nda yapılan değişiklikle köyler mahalle oldu) yaşayan vatandaşlarımızın dedeleri bu arazilere Osmanlı imparatorluk yönetimi tarafından iskân edilmişlerdir. Diğer bir ifadeyle bu vatandaşlarımız ataları-dedelerinden bu yana 141 yıldır bu topraklarda yaşamakta ve çiftçilik yapmaktadırlar. Bu nedenle devletin uyguladığı iskân politikası sonucu bu arazilere yerleştirilen ve torunları halen burada yaşayan vatandaşlarımızı işgalci saymak mümkün değildir. Bu nedenle size rayiç bedel olmaz. Arazilerin rayiç bedel değil, belediyelerin belirlediği emlak vergi değeri üzerinden bu vatandaşlarımıza satılması adalete daha uygun olur.

“RAYİÇ BEDEL YERİNE EMLAK VERGİSİ DEĞERİ ÜZERİNDEN DEVİR YAPILMALIDIR”
Vatandaş 2B arazisini kullanmış oraya ev yapmışsa, tarım yapıyorsa, evinin olduğu araziyi rayiç bedelin %50'si üzerinden alabiliyor. 2B'nin geçmişi şurada 50 yıldır yani; şehirdeki yerleşimler için söylüyorum, köy yerleşimi için demiyorum. Öte yandan bir başka kanun var. Türkiye'nin neresinde olursa olsun hazine tarım arazisini 3 yıl kullanan tapusunu alabiliyor. Onun da şu an fiyatı rayiç bedelin yarısı. 141 yıldır kullanıyorsunuz, rayiç bedel olmaz; doğrusu sizin bütçenize de uygun olan emlak vergi değeridir. Aslında ideali bedelsizdir ya da sembolik bedeldir belki. Bunu kabul ettirmek son derece zor. Belediyenin belirlediği emlak vergi değeri ne ise bu değerden size verilmeli.

“ÖZELLİKLE MÜLKİYET KONULARINDA HANGİ ADIMI ATARSAK İKTİDAR BİZİ TAKİP EDER”
Ben Ankara'ya dönünce bu yönde kanun teklifini vereceğim dedim. Kanun teklifini hazırladım, sizlere de ulaştırmaya çalıştım. Mecliste bir konuşma yaptım. Sizin durumunuzu anlattım. Ben Çatalca'da köylülere şunu söylemiştim: ‘Bana soracaksınız, ya Sayın Akif Hamzaçebi, sen kanun teklifini vereceğim, bunu düzelteceğim diyorsun da sen muhalefet milletvekilisin, nasıl düzelteceksin?' Hiç merak etmeyin dedim, biz hangi konuda, bu mülkiyet konularında özellikle hangi adımı atarsak iktidar bizi takip eder. Nitekim benim ziyaretimden iki gün sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı geldi, muhtarlarla toplantı yaptı, “Rayiç bedelin yarısı oranında bir bedelle vereceğiz” sözünü verdi. Bakın bu bizim çalışmamız nedeniyledir. Ben biliyorum ki mülkiyet, tapu konusunda biz hangi adımı attıysak onlar takip edilmiştir. 2B olsun, hazine tarım arazilerinin satışı olsun, 2981 sayılı imar affı olsun, gecekondular, tapu tahsil belgeleri bütün bunlarda şahsen benim kanun tekliflerim vardır diğer milletvekili arkadaşlarla beraber verdiğim. Biz tabiri caizse gazını alıp gitmeyiz, dolaşır sizleri dinleriz, çözüm neyse kanun teklifine dönüştürürüz. Ben hep öyle çalıştım. Burada olduğu gibi. Çevre ve Şehircilik Bakanı arayıp, ‘Rayiç bedelin yarısı oranında bir bedelle vereceğiz” sözünün yasalaşması noktasında benden destek beklediğini dile getirdi. Genel Kurul'da kendisine teşekkür ettim, “Çatalca'nın köylerine gittim, bu sorunu çözme sözü verdim. Köylülerimiz bana sormadı ama ben, ‘Sen muhalefet milletvekilisin, nasıl düzelteceksin?' diye bana sorabilirsiniz dedim. Hiç merak etmeyin biz bu mülkiyet konularında hangi adımı atarsak iktidar bizi takip eder demiştim.

“ZİYARETİMDEN 2 GÜN SONRA ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI SAYIN MURAT KURUM BU KÖYLERİ ZİYARET EDEREK ‘FİYATLARI RAYİÇ BEDELİN YARISINA İNDİRECEKLERİ' SÖZÜNÜ VERMEK ZORUNDA KALDI”
Sağ olsun Çevre ve Şehircilik Bakanımız da benden iki gün sonra gelmiş, en azından rayiç bedeli yarısına indirme sözünü vermiş, şimdi de teklifi bu yönde getirdi. Kendisine teşekkür ediyorum dedim. Şimdi sizin huzurunuzda ona teşekkür ediyorum. Bizim amacımız sorunu çözmektir.

“RAYİÇ BEDELİN YARISINA İNDİRİLMESİ, CHP'NİN ÇALIŞMALARI SAYESİNDE OLDU”
Görüldüğü üzere yasada yer alan rayiç bedel ibaresinin “rayiç bedelin %50'sine” olarak indirilmesi bile tamamen CHP'nin çalışmaları sayesinde gerçekleşmiştir. Biz buralara gelip bu konuları alevledirmeseydik bunlar olmazdı. Anılan Kanun 2017 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiş ve başvuru için 2 yıllık bir süre öngörmüştür. Ancak rayiç bedelin köylülerin ödeme gücünü aşması nedeniyle bugüne kadar bir ilerleme sağlanamamıştır. Vatandaşa iki sene zaman kaybettirildi.

“HAKLARINIZIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ”
Şimdi önümüze bakalım, biz yine buradayız. Çözülmesi için takip edeceğiz. İnşallah makul bir fiyat çıkar karşınıza, hepiniz tapunuzu alırsınız. Sakın ola ki, “Bu fiyat yüksek, bu son şansımız alamayız artık gidip bir emlakçı bulayım da o bana İstanbul'dan bir müşteri bulsun arazinin bir bölümünü ona vereyim” diye düşünmeyin. Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Siz bize inanın, güvenin, biz bunu çözeriz. Yanınızdayız. İnşallah sorun çözülür, makul bir fiyat çıkar. Bundan mutlu oluruz.”

Soru-cevap şeklinde ilerleyen bilgilendirme toplantıları, dinleyicilerin memnuniyeti ile tamamlandı.
Hazal BAŞARAN

YORUM YAP